18.08.2013
Mısır'daki katliam vicdanı ve insanlık duygusu olan her dünyalıyı mateme boğdu...
Bir savaş romanında bir küçük kız silahıyla kendisini hedef alan askere "Ölürken insanın canı yanar mı" diye soruyordu.
Askerin cevabı ise kızın sorusundan daha acıydı:
- Evet, ölürken insanın canı yanar ama yaşamak daha can yakıcıdır!
Mısır cuntasının katlettiği insanların ailelerinin, yakınlarının acılarını, onları hiç tanımadan paylaşmıyor muyuz? "İnsan" olmak aynı coğrafyadan, aynı dinden veya aynı ırktan olmaktan öteye bir olgudur.
"Ölüm" tüm canlılara sunulmuş ilahi bir sosyal adalet değil midir?
Ecel ve felek
Ama bizim "Ecel" dediğimiz o kaçınılmaz kaderin zamanlamasını zalim despotlar veya acımasız katiller belirlediği zaman, ölüme daha farklı isyan eder insanlık...
Pir Sultan Abdal ne diyor?
"Kısmet verip bizi salan çöllere
Ya eceldir ya didardır ya nasip
Felek bizi saldı özge hallere
Ya eceldir ya didardır ya nasip"
Pir Sultan Abdal'ın ölümü farklı nedenlere bağladığı şiirindekine benzer bir "Ecel" yorumunu da Ernest Hemingway şöyle yapmış:
- Sonunda herkes ölür... Ölenlerin nasıl yaşadıklarına ve ne şekilde öldüklerine bakarak farkı bulursunuz.
Tribünden izlemek
Tamamı için Not supported field expression!
Yorum:
Kıssadan Hisse
Allah, insanı yarattı.
Rehberler gönderdi, doğruyu gösterdi.
Kitaplar indirdi, düzeni öğretti.
İyiliği emretti.
Kötülükten men etti.
Karşılığında cennet vaat etti.
Allah’ın vaadi iradiydi, istemeyene gazabı ile hükmederdi.
Ve sonunda hak olan vaadini gerçekleştirirdi çünkü O daima gerçekleştirebileceğini vaat ederdi.
*
İnsan, bütün bu yapılanları beğenmedi.
Rehberleri yalanlayıp, kitapları tahrif etti.
Yanlışı seçip, uyarıları görmezden geldi.
Kötülüğe irade edip, iyilikten kaçındı.
İnsan bencildi, nankördü, kibirliydi, cahildi ve zalimdi.
Anlamamakta diretecekti böylece tarih tekerrür edecekti.
Nefsini üstün gördü, “Ben daha doğrusunu bilirim.” dedi.
Bu haliyle artık İblis’ten geri miydi?
Sonunda kendi yaptığına bile ancak: “Dünya nasıl bu hale geldi?” diyebildi.
İnsan şaşkındı ve kızgındı.
Türü için barış içinde kardeşçe yaşanacak, özgür ve mutlu bir dünya tasarlamıştı.
İyi de nerede yanlış yapmıştı?
Teknoloji vardı, insan hakları(!) vardı, demokrasi vardı, özgürlük vardı, refah vardı… Her şeyden öte insan aklı ve günün gerekleri vardı, daha başka neye ihtiyaç vardı?
Bütün bunlara rağmen bu fiyasko tam bir hayal kırıklığıydı.
*
Artık zaman, vaatlerin gerçekleşme zamanıydı. Allah barış düzeni dışında düzen aramanın cezasına savaş, ölüm, sefalet ve gözyaşı diyordu. Hak olan tek vaat de buydu.
Dünyayı bu hale getiren biz insanlar, hakka kulak tıkamanın bedeli olarak seyirci kalmaya, ahlanıp vahlanmaya ve gözyaşı dökmeye devam edeceğiz.