20 Haziran 2013
*Birinci gerçek:
Türkiye halkını birbirinden kopuk, birbirine düşman, birbiriyle barışmaz, anlaşmaz, uyuşmaz iki kısma ayırdılar: Egemen azınlık halkı ile çoğunluktaki Müslüman halk.
*İkinci gerçek:
Müslüman çoğunluğu birbirinden kopuk irtibatsız bine yakın irili ufaklı parçaya, İslamcılığa, cemaate, gruba ayırdılar.
*Üçüncü gerçek:
Ümmeti yıktılar. Onun yerine hizip, fırka, cemaat, tarikat, parça, sekt asabiyeti, militanlığı ve fanatizmi getirdiler.
*Dördüncü gerçek:
Çoğunlukta olan Müslümanları dilsiz ettiler. Alfabeyi değiştirdiler, lisanı bozdular. Düşüncenin, medeniyetin, bütün hayırlı faaliyetlerin, yüksek kültürün ana vasıtası olan edebî, yazılı, zengin Türkçe elden gidince halk ve okumuşlar câhil kaldı.
*Beşinci gerçek:
Eğitimi çökerttiler… Eğitimde keyfiyete değil kemiyete önem verdiler… Okullardan bitirme imtihanlarını, liselerden bakaloryayı kaldırdılar. Seviyeyi korkunç şekilde düşürdüler. Eğitim çökünce medeniyet çöktü.
*Altıncı gerçek:
Uzun yıllar boyunca yüksek ve müzmin enflasyonla bütün kurumları çürüttüler. Kendileri yüz milyarlarca dolar faiz, borsa rantları elde ettiler, ceremesini ülke ve halk çekti.
*Yedinci gerçek:
İslam’ı mihraptan yıkmak için, birtakım sahte ve bid’atçi ilahiyatçılar vasıtasıyla dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Fazlurrahmancılık, İslam feminizmi ve daha bir sürü bid’at cereyanı çıkarttılar, Ehl-i Sünneti sarstılar.
*Sekizinci gerçek:
Bugün Türkiye’de iki ayrı medeniyet çarpışmaktadır. Biri, çağdaşların ve laiklerin şeytani medeniyeti, diğeri Müslümanların medeniyeti. İslam’ın medeniyeti demedim. Müslümanlar çağdaş kültür, İslam ahlakı, İslam’ı doğru şekilde anlamak, İslam sanatı, İslam mimarisi, kurumsallaşma, yazılı kültür, şehir kültürü konularında maalesef gerçek İslam’ın gerisinde kalmıştır. Bunun başlıca iki sebebi vardır. Yetersizlik ve din sömürüsü.
*Dokuzuncu gerçek:
Şu anda İslami kesimin içinde sürüsüyle casus, ajan, provokatör, istihbaratçı, kripto bulunmaktadır. Bunlar Müslümanları parçalamakta, birbirine düşürmekte, yanlış yollara yönlendirmektedir.
*Onuncu gerçek:
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hürriyet, serbestlik, imkân ve fırsat olmasına rağmen Müslümanlar, gevşek bir konfederasyon şeklinde bile olsa birleşemiyorlar, tek bir ümmet olamıyorlar, başlarına ehliyetli bir İmam-ı kebir seçerek ona biat ve itaat edemiyorlar.
*On birinci gerçek:
Bugünkü Türkiye Müslümanları bir fetret devri yaşamaktadır… Başlarında bir imam bulunmayan, tek bir ümmet oluşturamayan Müslümanlar fetret Müslümanlarıdır. Kimse aksini iddia etmeye kalkışmasın. Cahilî, Şifahî, sathî ve bedevî kültür, çoğunluktaki Müslümanları zillet, esaret ve güçsüzlük içinde bırakmıştır.
*On ikinci gerçek:
Bu ülkede her yıl İslami hizmet ve faaliyetler için muazzam paralar, milyarlarca dolarlar toplanıp harcanmaktadır ama Müslümanlar yine de birleşememekte, yine de biatli ve itaatli olamamaktadır. Bunda cahilî ahlakın büyük rolü vardır. Maalesef Türkiye Müslümanları Kur’anî, Nebevî, Şer’î yüksek ahlaktan büyük ölçüde kopmuşlardır. İslamla bağdaşmayan cahilî ahlak… Nerede Kur’an ahlakı, Peygamber (Sallallahu aleyhi vesellem) ahlakı, Selef-i Sâlihîn ahlakı; nerede bugünkü ahlak.
Türkiye’nin bugün karşıya karşıya bulunduğu çok vahim, çok büyük, çok derin krizlerin çare ve çözümleri Kur’anda, Sünnette, Şeriatta, İslam Hikmetindedir.
Bu çare ve çözümleri arayıp bulacak, Müslüman halkı irşad edip ona yol gösterecek, idarecilere rehberlik edecek büyük ulema, büyük fukaha, büyük meşayih, büyük kamil mürşidler, ziyalı yüksek kültürlü Müslüman düşünürler nerededir?
Yazının devamı için;
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Turkiyeyi_birbirine_dusman_iki_millete_ayirdilar/15452#.UcbqzW1rPIU
Yorum:
Kuran Medeniyetiyle Tek Olabiliriz
Tüm insanlarda ben bilirim, benim yaptığım doğru, benim düşündüklerim inanılmaz dedikleri sürece hiç bir şey düzelmez. Böyle insanlar ilim adamlarına kulak vermezler.
Türkiye'nin sorunlarını çözmek için ana kaynağımız Kuran olmalıdır. Kuran'ı da çok güzel yorumlayan, onu kendi ilmiyle bilen kişileri dinlemekle sorunlarımız çözülecektir. İşte bu noktada Müslüman olsun, egemen azınlık halkı olsun fark etmez halkın tümü buna kendiliğinden uyacaktır.
Gerçekleşen şu son park olayları gösteriyor ki insanları mutlu etmek çok zor. Bazı insanların rahatsız oldukları fakat dile getiremedikleri şeylerden kaynaklı olduğunu da ortaya çıkarmıştır.
İnsanların bazıları kavgayla bir çok şeyi halledeceklerini zannetmektedirler. Kavgayla çıkılan yolun gerisinde hüsran ve zarar vardır. Kavganın yerine en güzel çözüm konuşmaktır.
Çağdaş ve laik medeniyetten bugün anladığımız açılıp, saçılmak ve kendi düşüncelerini empoze etmektir. Müslüman medeniyetten bugün anladıklarımız ise, Kuran da olmayan davranışlarda bulunmak ve bunun Kuran'dan olduğunu söylemek. Ayrıca tarikatlara mensup olmak, kendi gibi olmayanı dışlamak.
Bugün bunların her ikisi de kendi içerisinde çelişkileri olan medeniyettir. İşte asıl medeniyet Kuran medeniyetidir. Kuran'dan çıkan hükümler çerçevesinde oluşturulmuş, tüm insanlığın barış içinde yaşadığı, insanların haksızlığa uğramadığı, uğrasa bile cezanın çabuk gerçekleşeceği bir medeniyettir. İşte bu medeniyet hem çağdaş hem İslami'dir.