Maalesef, bu tartışma politik bir zeminde gidiyor. Başbakan Erdoğan Midyat’ta diyor ki: “Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok. Bizim milliyetçilik anlayışımızda ne var biliyor musun? Vatanseverlik var, insan severlik var. Fakirin, fukaranın, garip gurebanın yanında yer almak var. Şu güzel ülkemizi, dünya ülkeleri arasında ilk 10’un içerisine sokmak var. Etnik milliyetçiliği kim yaparsa yapsın o sapkınlığın içindedir, fesat içindedir, fitne peşindedir.”
http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/ben-milliyetciyim-_2056633.html
Yorum:
Yerinden Yönetim
İnsanın kendinden olanı yakın görmesi ve sevmesi fıtratından gelen özelliklerindendir. Türk olan Türklere daha yakındır, Müslüman biri müslümanlara daha yakındır ve onlarla beraberken kendini daha güvende ve mutlu hisseder. Bu her türlü yakınlık için geçerlidir, mesleki, ilmi vs. birimlerde bile kişiler kendi mesleklerinde olanlara kendini daha yakın hisseder ve bağ kurar, aynı okula gidenlerde bile bu vardır.
İnsanların aidiyet hissettikleri en geniş müesseseler milliyetleri ve dinleridir. İnsanlar genellikle bu değerleri etrafında birleşir ve organize olmaya çalışırlar. İnsanların sadece bu değerlerde değil her türlü alanda özgürce organize olmalarının sağlanması ve bu organizasyonların güvence altında olması ülkede beraberliğin sağlanmasının yegane yoludur. Misal olarak yahudi bir topluluğun yahudi anlayışı içerisinde yaşamasının güvence altında olduğu, kürtlerin kendi dilleri ile eğitim yapabildiği ve kültürel değerlerini özgürce yaşadıkları ortamın tesis edildiği bir devlet yapısı içerisinde beraberlik sağlanabilir.Farklı ırki, dini, mezhebi vs. unsurlar bir ulus olarak bu özgürlük ortamının sağlanabilmesi ile bir arada olabilir. Temelini ırki, dini veya mezhebi bir temele dayandıran devletlerin huzurlu ve uzun ömürlü olması beklenemez.
Herkesin istediği anlayışa uygun yerel birimlerin oluşturulmasına imkan verilmesi insanların diğer insanlarla birlikte bu özgürlüğün teminatı olan devletin devamlılığına katkı yapmasını sağlayacaktır. Bu sayede her hususta çeşitilik artacak, günümüz dünyasının herkesi birbirine benzeten, yerel kültürel anlayışları yok eden küreselleşme saçmalığının da önüne geçilebilecek ve çeşitlilik içerisinde beraberlik sağlanabilecektir.
İnsanların fıtratından gelen duygularının önündeki engelleri kaldıran ve onlara özgürce yaşama imkanı sağlayan devletler hangi ırktan, hangi inançtan ve mezhepten olursa olsun insanlar tarafından sevilecek, korunacak ve vatan kabul edilecektir. Biz ülkemizde barış ortamının gerçekten tesis edilmesinin ve özgürlüğümüzün teminat altına alınmasının Adil Düzen ile gerçekleşeceğine inanıyoruz. Diğer uğraşların günü kurtarmaktan öte bir anlamı yok.