17/Şubat/2013
- Yunanistan’la birlik kurabiliriz.
- Osmanlı İmparatorluğunu Osmanlı Birliği olarak diriltiriz.
-Kürtler yaramaz çocuklar, devlette haksızlık yapan bir baba gibi görülebilir.
- Topluluklar geçmişin soruşturulması ile gelişemezler, hatta yaşayamazlar, gelecek düşünülür.
Kürtlerle tarihi bir çekişmemiz yoktur. Bugünkü durum, yaşlanmış tarım dönemi günümüzün sanayi dönemi düzenine cevap vermeyebilir.
-Muhalefet çözüm üretmiyor, sadece iktidarın çözümlerini tehlikeli buluyor.
- Çözümü siyasiler üretmez, çözümü ilim adamları üretir. Akevler çözümleri, Akevler sitesinde ve milli gazetede Adil Ekonomik Düzen’de yayımlıyor. Mahir Bey dahi okuma zahmeti duymuyor. Teşhisle meşgul, tedaviye geçilmedi.
-Muhalefet konulara siyasi kazanç amacıyla yaşanıyor.
- İktidar da öyledir. Yoksa hükümetin yarısı Akevler ortaklarından ve sempatizanlarından oluşan bakanlardan oluşuyor. İktidar olunca bizden cüzamlıymışız gibi kaçıyorlar. Onları oralara yükselten kuruluşlarla istişare eder, çözümler üretirler. Muhalefetin çözümü yok, iktidarın da yok.
- Kürtleri Türkçe öğrenmelerine zorlama yerine, Türkçe öğrenmelerini onlar için yararlı hale getirmeliyiz.
- Yerinde yönetim ve hakemlik sistemi içinde çalışma gerekli ve tüm vatandaşların aidatsız sigortalanması gerekli. İstanbul’daki Kürtler Türkçe konuşuyorlar, çoğu Kürtçe bilmiyor. Türkiye’yi İstanbullulaştırdığımız zaman sorun biter.
Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/basari-nedir/yazi-728064
İstihbarat zaafı
23 Şubat 2013
-Üst düzey istihbaratçılar rüşvet alarak bazı suçluları korumuşlar. Rüşvet iddiası büyütülmüştür.
- Bir kamu görevi görürken çoğu zaman kamu yararı gereği bazı suçları görmemek zorunda kalırsınız. Adalet yargının görevidir. İstihbaratın görevi değildir. İstihbaratın görevi kamuyu zararlı faaliyetlere karşı bilgilendirmektedir. Bazı konularda kamuyu suçlulara karşı faaliyete geçirme kamunun yararına olur. Siyasileri, bilgilendirerek resmiyete koymazlar. Rüşvet ve bahşişi çıkarları için değil kamu yararı için yaparlar. Yetkili kamu görevlisi bunu bilir ve hep yapar.
- Abdi İpekçi’de olduğu gibi sahte fail üretilir ve asıl fail saklanabilir.
- MİT siyasilere bağlıdır. Siyasiler de dış siyasilere bağlıdır. O da sermayeye bağlıdır. Sermaye papayı, Müslümanlara öldürterek Müslümanlarla Hıristiyanların arasını açmak istedi. ABD ve
Türkiye siyasilerini kullandı. İstihbarat verilen görevi yaptı.
- İstihbarat darbelere artık alet olmuyor.
- Sermaye CIA’yı kurmuş, mafyayı kurmuş, siyasilere emir veriyor, darbeler yaptırıyorlar. Türk sermayesi ile Türk ordusunu almış olarak MİT'i kullanıyorlardı. ABD ve CIA sermayeyi denemiş oldu. Türkiye’de ordu sermaye ile anlaşamayarak milli görüşü destekledi. 2002 seçiminde ordu Ak Parti’yi destekledi. MİT arada kaldı. Ordu tarafını tuttu. Böylece MİT milli istihbarat oldu.
- Cumhuriyet ideolojisi, irticayı, komünizmi, Kürtçülüğü ve Türkçülüğü düşman saydı ve dış güçler bunları kullandılar. Milli İstihbarat dış güçleri etkisizleştirme idi.
- Bunu istihbarat değil, ordu yapıyordu. Müdahalede sağ hedef gösteriliyor ve sol vuruluyordu. 28 Şubat’ta onun için askerlerin müdahalesine izin vermediler. Milli Görüş gidecek ve askerler gelmeyecekti. Sonra Milli Görüşün ikinci versiyonu geldi.
- Hayatımı anlatan kitap yazdım. MİT mahkemeye verdi. Beraat ettim.
- İstihbaratçılar görevleri gereği ikili oynarlar. Kendisinden görünüp öbürüne haber götürür. Bunu yaparken son derece zor işler yaparlar. Sonunda iki tarafı da dengede tutarlar. İki taraf da ikili olduğunu bilirler. Mahir Bey, ikili olmayan, tek tarafa sadık olduğu için MİT tarafından dışlanmıştır.
Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/istihbarat-zaafi/yazi-730070
NOT: Yazıda geçen italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Adil Düzen’de İstihbarat
Adil Düzen’de istihbarat için görevli yoktur. Bir kurum vardır. Bunlar gelen haberleri değerlendirirler. Herkes görevlidir. Duyduğu bir haberi burada güvendiği kimseye bildirir. Provokasyon yapılmaz, tecessüs yapılmaz.
Böylece yeraltı örgütü oluşmaz. Oysa bugün milli istihbarat karşıtı mafya oluşmakta ve bunlar yer altında anlaşmakta dolayısıyla milli istihbaratla mafya anlaşmakta. Ülkeyi onlar yönlendirirler. Bu işten ne istihbarat örgütünün, ne de mafya babalarının haberi olur. Meçhul bir el her ikisini ustalıkla kullanmaya başlar. Genellikle bu üçüncü eli sermaye finanse eder. Her iki taraf dediğini yaptırır. Bu sebeple gizli haber alma teşkilatı İslamiyet’te yoktur.
Ülkenin veya topluluğun aleyhine hatta şahıs aleyhine bir şey duydukları zaman kimse söylemez kendi istihbaratına bildirir. Haberleri değerlendirip olayların gidişini hükümete bildirme işini yapan bir merkez vardır.
Halka devlet beyanları istihbarat örgütü ile değil, başkanların resmi beyanları ile duyurulur. Halk başkanların beyanlarını doğru kabul eder. Başkanları yalan söylüyorsa o zaman halk o topluluğu terk eder. Halk gizli söylentilere asla kulak vermez. Böyle yapan topluluklar helak olurlar.
İstihbarat konusunda Adil Düzen’in koyduğu başka kural da kimse hakkında gizli bir dosya tutmamaktır. Resmi dosyalarda birinin adı geçtiğinde o kişinin özel dosyasına konur ve bu dosya yalnız ona ait olur. Onun izni olmadan kimse o dosyaya bakamaz. Kendisi ise kendi aleyhinde söylediklerini öğrenir ve cevaplar dosyasına konur.
Onun adının geçtiği yerlerde savunması mutlaka yer alır. Bu dosyalar saldırma aracı olarak başkaları tarafından kullanılamaz, mahkeme kararı ile de olsa kimse deşifre edemez. Ama kendisi savunmada bu dosyalardaki kayıtları daima savunma aracı olarak kullanabilir.
Diyelim ki biri diğerini bir suçla itham etti. İstihbaratları değerlendiren kuruma gidilir. Hemen itham edilene bildirilir. O cevap verirse o da değerlendirerek hükme varır. Değerlendirmede kendisinden bahsedilen herkese bildirilir. Herksin dosyasına konur.
Bunun en büyük yararı kişi yaptığı işin gizli kalmadığını öğrenmiş olacağından artık devam etmez. Muhakeme edilmeden suç işlemeler önlenir. Herkese her ithama karşı cevap verme imkânı doğar. Bu dosyaların gizli olması ile kötülüğün yayılması önlenir.