Casson, bizimle ilgili daha geniş bir ufuk çiziyor. PKK terörü, Suriye, Irak, İran, İsrail, ABD politikaları, bölgemizdeki gelişmeler hepsi birlikte düşünüldüğünde, sadece cuntacılar ve darbelerle uğraşmadığımız daha net görülecektir. Bölgemizde ne oluyorsa, birinci derecede Türkiye’yi ilgilendiriyor. Bu coğrafyada önü kesilmek istenen ülke Türkiye’dir. Bize şer şebekesinin oyunu belli. Gerilim stratejisi ve provokasyonlarla Türkiye’yi kutuplaştırmak... Gençlik, darbe dönemlerinde sağ-sol diye kanlı bir çatışmanın içine bunun için itildi. İdeolojik kutuplaşmalar ile halk çocukları vuruşturuldu. Laik-anti laik, Sünni-Alevi, Türk-Kürt kutuplaşmaları için fitne ateşi olan suikastlar, faili meçhul cinayetler ve katliamlar bunun için tezgâhlandı. Türkiye’yi kutuplaştırmak isteyenlerin değirmenine kimse su taşımamalı…
Yorum:
Kutuplaşmaya Hizmet
Bugün ergenekon, balyoz vs. davalarının en önemli hedeflerinden biri yıllardır süregelen kutuplaşmalara bir yenisini daha eklemektir. Bize düşen geçmişten ders çıkartıp bu tuzağa düşmemekti. Oysa tam tersi davranışlar sergilenerek karşılıklı kinin artmasına neden olunmuş ve intikam için beklemeye geçilmiştir.
Sosyal, ekonomik ve hukuki reformlar yapılabilse idi, zaten bu yapılar kendiliğinden tasfiye edilmiş olunacak, hem kutuplaşmanın önüne geçilecek, hem de tüm dünyaya örnek olacak yapı oluşturulabilecekti.
Ekseriyet demokrasisi hicret demokrasisine , faizli ve veresiyeli sistem faizsiz ve selemli sisteme, hakimlik sistemi hakemlik sistemine çevrilse idi, bugün ne kutuplaşmadan, ne çatışmadan bahsedebilirdik. Bu sayede hem güvenlik , hem özgürlük hem de demokratikleşme sorunları da çözülmüş olacaktı.
Kuran'a kulak vermek yerine mevcut düzeni koruma çabasına girip suni demokratikleşme ve özgürleşme nutukları maalesef çatışmayı körüklemekte , karşılıklı kini artırmaktadır. Umarım çok daha fazla zarar görmeden Kuran'a kulak vermeye başlarız.