01.12.2012
Ah Ertuğrul Özkök ah!.. "Sertleşme" üzerinde yaptığı çeşitlemeleri değerlendirdiğim yazıma öyle bir cevap vermiş ki, düşünce organında ciddi bir yumuşama sürecine girdiğini hissettim.
28 Şubat post-modern darbesi sürecinde attığı manşetlerle Ahmet Kaya'yı sürgüne ve ölüme götüren yolu açtığını yazmıştım.
Demiş ki "Siz de Uğur Mumcu aleyhine en ağır yazıları yazdınız, en ağır hakaretleri ettiniz. Bu durumda siz Uğur Mumcu'yu hedef göstermiş mi oluyorsunuz?"
Bunca yıl gazete yönettikten sonra "Polemik" ile "Hedef gösterme" arasındaki farkı bilmemesi mümkün mü? Ben Özal'ı savunduğum için sadece Uğur Mumcu ile polemiklere girmedim ki... Sizin susturduğunuz Emin Çölaşan'la da karşılıklı yazışmadık mı?
Beni ve ailemi hedef alan o yazıları Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni olarak okurken "Bunlar Mehmet Barlas'ı hedef gösteriyor, ne güzel" diye mi düşünüyordun?
Yoksa ben mi kovdum?
Yoksa ben hedef gösterdiğim için mi Emin Çölaşan'ı Hürriyet'ten kovdunuz?
Ama mesela senin yönettiğin Hürriyet'in yayınları ile Liberal Demokrasi Derneği Başkanı Atilla Yayla Gazi Üniversitesi'nden atılıp, üç ay da hapse mahkûm edilmedi mi?
Bütün bunlar olurken Yayla'dan "Keşanlı Galile" diye söz etmen polemik miydi?
Sonuçta Ertuğrul Özkök yönetimindeki Hürriyet'te Ahmet Kaya'ya, Hrant Dink'e ve Orhan Pamuk'a ne yapıldıysa Atilla Yayla'ya da aynısı yapılmamış mıdır?
Hani bir Amerikalı Alman'a "Neden Yahudileri öldürdünüz" diye sorunca Alman "Ama siz de Kızılderilileri öldürdünüz" diye kendini savunmuş ya...
12 Eylül-28 Şubat
Devamı için Not supported field expression!
Yorum:
Zulüm Düzeni
Bugün dünyada herkes Amerika’nın da İsrail’in de yaptığı sömürüleri de bilir, zulümleri de. Buna rağmen adamlar çok büyük bir pişkinlikle dünyaya “Biz demokrasi bekçisiyiz.” derler. Hedefin güç olduğu herkesçe malumken bunun yapılması dünyayı maymuna çeviren bir avuç insanın mı zaferidir, yoksa zulme sessiz kalarak zulmü hak eden bir gezegen insanın mı aptallığıdır? Bu maalesef tartışılamayacak kadar gereksiz bir sorudur.
Sürekli bir şeylerden yakınan, her şeyi eleştiren ama elini taşın altına koymaya hiç mi hiç niyeti olmayan insanlar ile canla başla çalışıp bir gün bu sömürü düzeninin sona ereceğine inanan insanlar arasındaki fark Rabbimin indinde muhakkak ki biliniyordur.
Her ne kadar ameller niyetlere göre de olsa, insan bu dünyada bir şeyler değişsin istiyor; başarı her ne kadar Allah’tan da olsa, insan hakkın zaferine şahit olmak istiyor. Sadece çalışıp sonuçlarla hiç ilgilenmemek çok ileri bir sabır işi ama ne mutlu o kimseye ki Allah sabredenlerle beraberdir, zulüm düzeninin son bulması için çalışanlarla beraberdir.