Hakikat bayrağını dalgalandıracak bir Hilal yolcu
1335 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Hakikat bayrağını dalgalandıracak bir Hilâl yolculuğu çağrısı…

YUSUF KAPLAN

06 KASIM 2012

Hız ve haz'a dayalı küresel popüler ve vulger kültür, gençliğin varoluşsal sürgününü uzatıyor. Haksızlığa, ikiyüzlülüğe, aldatılmaya başkaldırabilecek gençlik, hız ve haz vadeden ayartıcı küresel kültür ortamında, yalnızca kariyerin, cinselliğin, paranın izini sürmeye sürüklenerek başkaldırma özelliklerini yitiriyor.

Ayartıcı hız ve haz kültürü, en çok gençliği vuruyor: Üstelik de gençliğin en güçlü nitelikleriyle yere seriyor ve tüketiyor gençliği: Gençliğin bütün niteliklerinin başlıca itici gücü enerjiisiyle.

Böylelikle, gençlik, bütün enerjisiyle hız ve haz'da kaybolmak için vargücüyle kendinden, hakikatten ve hayattan kaçmaya bakıyor.

GENÇLİĞİ HEDER EDİYORUZ!

Dünyanın en genç ülkelerinden biriyiz: Ama 'gençliği' heder etmekte dünyada birinciyiz!

Sömürgeci, yönsüz ve temelsiz eğitim sistemimiz, gençliğin zekasını, aklını, enerjisini, ruhunu yerle bir etmekten başka bir işe yaramıyor: Gençliğin zihnini çöp sepetine çeviriyor. Beynini donduruyor. Yeteneklerini öldürüyor.

Öte yandan Türkiye'deki medya, müzik, spor ve eğlence endüstrisi gençliğin ruhunu delik deşik ediyor: Yalnızca kaygan zeminlerde patinaj yapmaya mahkûm ediyor gençliği. Ortaya duyarlıkları aşınmış, yolunu şaşırmış, ruhunu yitirmiş, düşünme melekeleri dumura uğrayan arabeskle eurobesk arasında salınıp duran bir yığın çıkıyor.

BAŞPARMAK DEVRİMİ'NDEN…

Bütün bunlara bir de ceptelefonlarıyla birlikte yaşanan 'başparmak devrimi' eklenince, gençlik, bütün enerjisini, tastamam a-sosyal medya işlevi gören 'sosyal medya'da tüketiyor.

Yeni sanal teknoloji, gençleri, başparmak devrimiyle köleleştiriyor kendisine. Kendi elleriyle kendisini sanal teknolojiye kurban ediyor, gençlik güle oynaya!

Başparmak devrimi, gençleri baş aşağı yere seriyor. Başparmak devrimi, gençleri, hayattan kaçırarak duyarsızlaştırıyor ve anlamsız bir şebeke'ye bağımlı hâle getirerek gençliğin enerjisini ve ruhunu çalmaktan, gençliği hayattan ve kendinden kaçırmaktan başka bir işe yaramıyor.

..........................................

…YENİDEN İŞARET PARMAĞININ SONSUZ HAKİKATİNE

Gençliği hayata döndürecek, gençliğin algı kapılarını yeniden sonsuzluğa, ebedî hakikate ve hayata ayarlayacak, güçlü, kanatlandırıcı, ufuk ve zihin açıcı, ötelerin ötesine işaret edebilecek bir işaret parmağı hareketine ve devrimine ihtiyacımız var.

İşte bu işaret parmağı devrimi olarak adlandırdığım bir gençlik hareketinin doğum işareti geçtiğimiz Pazar günü Üsküdar'da Valide Sultan Camii'nin avlusunda/n verildi.

Yedi Tepeden Yedi Kıtaya sloganıyla 'bismillah' diyen Yedi Hilal gençlik hareketi, Türkiye'nin önde gelen âlimlerinin, fikir adamlarının, yazarlarının, gençlik hareketi öncülerinin katılımıyla ülkemizde gençliğin üzerinde dolaşan karabulutları dağıtacak bir tohum düşürdü toprağa.

Mustafa Enesoğlu kardeşimin öncülüğünde iki yıldır çalışmaları sürdürülen Yedi Hilal hareketi, gençliğin algı kapılarını ebedî hakikatin öteye ayarlı ufkuna endeksleyerek, medeniyetimizin ilim, irfan ve hikmet pınarlarından kana kana içecek, pergelin sâbit ayağını hakikat medeniyetine basarak bütün dünyalarda yolculuk yapabilecek, Türkiye'de ve dünyadaki bütün İslâmî kesimlere, oluşumlara, cemaatlere eşit mesafede durabilecek, hepsinden 'süt' emebilecek ve karanlığın hükümsürdüğü çağımızda dünyamızı aydınlatacak hilale hayata geçirerek hakikat sarayının burçlarına dikecek bir yolculuğa 'vira bismillah' dedi.

YENİ MTTB'LERE DOĞRU…

Yedi Hilal, iddialı geliyor. Bence de iddialı olmalı. Zira ancak büyük rüyaların ve iddiaların sahibi ve bunları hayata geçirme azmi ve cehdi içinde olan kişiler, geleceğe yürüyebilir, geleceğin yol haritasını hazırlayabilirler.

Büyük düşünen ama ayakları yere basarak yürüyen insanlar bizi kanatlandırabilirler, bize ruh üfleyebilirler.

Hayal görebilen insanlar, hayat kurabilir ve hayat sunabilirler bütün insanlığa ve varlığa. Hayal göremeyen insanlar, başkalarının hayallerini görmeye ve başkalarının hayalleriyle yaşamaya mahkûm olmaktan kurtulamazlar.

Yedi Hilal'in gelişini, yeni bir MTTB (Millî Türk Talebe Birliği)'nin işareti olarak görmek istiyorum. Önceki MTTB kuşağı, şimdiki Türkiye'nin siyaset, kültür, sanat ve fikir hayatına damgasını vurdu. 'Yeni MTTB' kuşağı da yaşanan savrulmalardan, yapılan yanlışlıklardan ders alarak yarının Türkiye'sinin hayatına damgasını daha kalıcı, daha umut vaat edici ve daha kanatlandırıcı bir şekilde neden vurmasın ki?

Bunun için, bütün cemaatlere, fikrî hareketlere, sosyo-kültürel oluşumlara eşit mesafede yaklaşabilir ve hedeflerini kısa, orta ve uzun vadeli dilimlere ayırarak iyi belirginleştirebilir ve bedel ödemeye hazır, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmeyen bir azim, kararlılık ve ruhla yoluna koyulabilirse, geleceğin hakikat medeniyetinin ilim, irfan ve hikmet yolculuklarını gerçekleştirebilecek yeni bir öncü kuşak yetiştirilebilir.

Yeter ki, niyetimiz salih ve sahici olsun!

Yeter ki, idrakimiz, nebevî olsun!

Yeter ki, ahlâkımız esinini ve besinini sarsılmaz, muhkem ve savrulmaz bir ilâhî hakikat aşkından alsın!

Yeter ki, hakikat tohumlarını toprağa düşürecek şiarlara ve şuura, hakikat medeniyetini şiire durduracak yolculuğa çıkacak samimiyete, fedakârlığa, alçakgönüllülüğe, diriliş ve varoluş erleri olma mükellefiyetlerine ve mesuliyetlerine sahip olabilelim.

İşte o zaman Yeni MTTB'ler de, sadece yüksek fikrin mecrası olabilecek 'Yeni Devirler'in doğuşunu haber verebilecek işaret taşlarını döşemeye hazır bir ruhla ve donanımla yola koyulan Yedi Hilal'ler de neden karınca kaderince tarih yazacak bir öncülüğün başlangıç noktaları olmasınlar ki?

Yeter ki biz işaret parmağımızı ötelere ayarlayacak bir aşkla, şevkle ve coşkuyla donanabilelim ve dalga-kıracak ve dalga-kuracak uzun bir hakikat yolcuğuna çıkmaya and içebilelim…

MEKKE'DE DALGA-KIRACAK, MEDİNE'DE DALGA-KURACAK BİR GENÇLİK…

Böylesi bir yolculuğa çıkabilmek için, nebevî idrakle, dille ve ruhla donanarak bütün insanlığın medeniyet, fikir ve bilgelik ufuklarında gezinebilecek; duyargaları bütün dünyalara, bütün zamanlara ve mekânlara açık; varlığa, hayata ve bütün insanlığa vahyin hayat ve ruh bahşedici soluğunu üfleyecek, İsrafil'in suruyla kalk borusu çalabilecek fikir, oluş ve varoluş çilesine hazır bir gençlik idealine…

İnsanlık tarihini, vahyin ışığında silbaştan okuyacak bir gençlik idrakine…

Tıpkı âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'in (sav) ve sahabesinin yaptığı gibi uzun soluklu bir ümmîleşme yolculuğuna çıkabilecek, bunun için de bütün zamanları ve mekânları kucaklayarak taptaze bir mekke süreci başlatabilecek, bütün putları yere sererek dalga kıracak ve hakikatin hayat bulması için mücadele ve mücahede edecek nebevî ruhla donanan öncü, önaçıcı bir gençlik fikrine…

Hakikatin, bütün varlığın ve insanlığın süt emebileceği, bütün insanlığa ışık saçabileceği, hepimizin hakikati olmasına imkân tanıyacak bir medine süreci başlatarak hakikatin hayat olmasına çalışacak yılmaz ve yorulmaz bir gençlik tasavvuruna…

Mekke sürecinde hakikatle buluşan, medine sürecinde hakikatle oluşan ve olgunlaşan hakikat erlerinin, bütün insanlığın ihtiyacını hissettiği hakikat medeniyetinin hayat bulmasını sağlayacak ilim, irfan ve hikmet güzergâhlarında verimli ve derinlikli, inşirah verici ve ruh üfleyici yolculuklar yapabilecek âlim, ârif ve hakîm şahsiyetlerinin yetişeceği tohumları toprağa düşürecek, akılla kalbin, zihinle ruhun birbirine bakan koridorlarını birbirine açarak birbirlerini besleyecek bir şuuru yeşertecek, bütün varlığı ve insanlığı hakikat şiirine durduracak asil bir gençlik fikrine…

sahip bir öncü kuşağı hazırlamamız gerekiyor…

EY GENÇ ADAM! KALK VE NEBEVÎ HİLAL'İ DALGALANDIR!

Ey genç adam! Bütün insanlık hakikat pınarından kana kana içmek için seni bekliyor!

Ey genç adam! Bütün kâinât, bütün dağlar taşlar, uçan kuşlar senin gelişinin gerçeğe dönüşmesi için muazzam hakikat şarkısını bestelemek için arılar gibi çalışıyor!

Ey genç adam! Adem gibi hilâfet mükellefiyetine sahip bir şuurla, taze bir başlangıç yapmalı, insanlığı hakkın hakikatiyle buluşturacak bir fütûhât-ı medeniye yolculuğuna hazırlanmalısın!

Tıpkı Nuh gibi, şirk sularında boğulan ve yolunu şaşıran insanlığı gemisine alabilecek bir hak aşkı ve hakikat coşkusuyla donanmalısın!

Tıpkı Eyüp gibi, sabır ateşinde yanmalı, pişmeli, olgunlaşmalısın!

Tıpkı İbrahim gibi, Nemrut ateşini 'sâkin ol ateş!' diyerek söndürebilmeli; insanlığı sekînet yurduna, ebedî hakikat yurduna ulaştıracak teslimiyeti göstermeli; insanlığın köleleştiren, dünyamızı cehenneme çeviren, insanları içlerinden vuran ego putlarını, para putlarını, kariyer putlarını ve bilumum azmanlık putlarını yere serebilecek bir Hak dostu olabilmelisin!

Tıpkı Musa gibi, olmazları oldurtacak, bağnazların kalbini hakikate ısındıracak HAKİKAT İLMİ'nin bilgisiyle donanarak Firavunları şaşkına çevirebilmeli, Firavunların kölelerinin büyülerini bozabilmeli, insanları ve bütün varlığı ötelerin şarkısına hazırlayabilmelisin!

Tıpkı İsa gibi, hastalara hayat bahşedebilecek, hasta ruhlara ruh üfleyebilecek, körleşen zihinleri hakikat bahçesine taşıyabilecek, insanlığa Hakkın yüce ilminden emdiğin İRFAN HAKİKATİ armağan edebilmelisin.

Ve tıpkı âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber, Efendimiz (sav) gibi, ilk peygamberden itibaren, Rahman'ın rahmeti gereği gönderdiği bütün mesajları bir araya toplayan Kurân-ı Hakîm ile insanların hakkı batıldan, iyiyi kötüden, hayrı şerden, tevhid'i şirkten ayırt etmelerini sağlayacak Furkân-ı Hakîm'in zihinlere, kalplere ve ruhlara seslenebilecek HİKMET HAKİKATİ'nin sırlarını sunabilmelisin bütün insanlığa!

İnsanlık senin ilim, irfan ve hikmet menzillerinde gerçekleştireceğin yolculuktan devşireceğin hakikat medeniyetinin ilim, fikir ve ulvî sanat verimlerine susamış durumda!

İnsanlık, hakikatin özlü sözünün özlü bir dille dile, düşünceye, hayata aktarılmasını bekleyen öncü diriliş ve varoluş erlerinin sesini ve nefesini bekliyor nefes nefese…

Görmüyor musun?

O hâlde ne duruyorsun! Kalk ve ilim, irfan ve hikmet burçlarında hakikat medeniyetinin sönmeyen nuruyla insanlığı, varlığı ve bütün dünyayı aydınlatacak, esenliğe çıkaracak, kardeşliğe, adalete ve hakkaniyete çağıracak hakikat çağının habercisi hilali dalgalandır!

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/hakikat-bayragini-dalgalandiracak-bir-hil%C3%A2l-yolculugu-cagrisi%E2%80%A6/34833

YORUM;

TAMAM  AMA EDEBİYATLA DEĞİL İLİMLE

Hepsine tamam da hocam “ilim”’le mücehhez bir gençlikle.

İslam alemi 1000 yıldır konuşuyor ve yazıyor.

“Kellim kellim la yenfa”

Daha ilimi ve “ilmi çözüm”’ü bile anlayamadık 1000 yıldır.

Alıntı;

Dördüncü çözüm de ilmî çözümdür : İlmî çözüm ne demektir? İlmî çözüm demek, Yunanistanlıların anladığı teoriler çözümü değil. Veyahut pratik bir çözüm de değildir. Mesela : Mimar Sinan'ın Süleymaniye'yi yapması da ilmî çözüm değildir. İlmî çözüm nedir? İlmî çözüm : Teori ile tecrübeyi yanyana yürütmektir. Teoriyi kuracaksınız ve deneyeceksiniz. Denemeden almış olduğunuz sonuçları ile teorinizi ta'dil edeceksiniz. Ta'dil ettiğiniz teoriye göre yeniden deneme yapacaksınız ve böylece iki ayaklı, yani pratik - teori, deneme - teori adımlarını ata ata ilerleyeceksiniz. İşte ilmî çözüm demek, amel yapacaksınız, teori yapacaksınız ama, amel biraz daha ileri gidecek. Ondan sonra teorinizi ilerleteceksiniz ama ameliniz de daha ileri gidecek. Böylece adım adım ilerleyeceksiniz.

s.karagülle-faizsizyenibirbankamodelindensh:358

 

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 178 | Tarih: 11.11.2012
Emre Kongar
Atatürk’ün Ölüm Yıldönümünde Erdoğan Köprüleri At
Diktatörlük
1874 Okunma
11 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
ABD’de de var diye idamı savunmak
İnsan hakları yalanı
1536 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Hakikat bayrağını dalgalandıracak bir Hilal yolcu
Tamam ama edebiyatla değil ilimle
1335 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
Dün ve önceki gün varken bugüne ve yarına gelemiy
Dün
1302 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Bozuk İctihadlar Çarpık Fetvalar
Doğrusu Duyurulmalı
1120 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler