Atatürk’ün Ölüm Yıldönümünde Erdoğan Köprüleri At
1764 Okunma, 11 Yorum
Emre Kongar - Cumhuriyet
Süleyman Karagülle

 10/11/2012

Özet:

Erdoğan başkanlık sistemini değil diktatörlük sistemini öneriyor.

 

Tamamı için Not supported field expression!

 

Yorum:

Diktatörlük

Toplulukta sosyal gruplar oluşur. Her grup kendi mensuplarını korumaya başlar. Başarılı gruplar, diğer grupları eriterek kendileri büyürler. Bir gün gelir, bir grup diğer grupları hepten ortadan kaldırır. Bu iki yolla gerçekleşir. Mensuplarına çok iyi imkânlar sağladığı adil bir yönetime sahip olduğu için büyümektedir. Halk onlara iyililerinden katılmaktadır.  Bir de grup güçlü grup olur, kendi grubunu sıkı disipline alır. Karşı tarafı korkutarak onları eritir, yok eder.

Korkutarak, güç oluşturan ve böylece hâkimiyetini kuran kimse aslında çok azdır, buna diktatörden çok terör başı gözü ile bakılır.   Böyle diktatörler, genellikle dışarıdan beslenirler. Sovyetlerde Lenin ve Stalin böyle batı sermayesi ile sosyalizmi getirdiler. İnsanları zorla hâkimiyetleri altına aldılar ve devleti diktatörlükle büyüttüler. Stalin’in ordusu Rusya’nın ordusu idi.  

Asıl diktatörler, çok iyi bir başkan önderliği ile grubunu büyütür, diğer gruplar ona katılırlar. Çevresinde bir grup oluşur. Başkanı büyütürler onun adına yönetime başlarlar. İşte asıl diktatörlük bundan sonra başlar. Ad başkanın olur, ama hiçbir etkiye sahip değildir. Onu istismar edenler, yönetimi ellerine alırlar.

Halk kendisi çok iyi ama çevresi bozuk demeye başlar. Mustafa Kemal ve İnönü’nün diktatörlüğü böyledir. Bu diktatörlüğünü yıkarak demokrasiye geçirdi. Türkiye’de diktatörlük oluşmadı. Diktatörlüğü yasalar oluşturmaz. Mevcut yasadan yararlananlar çıkar şebekesi oluştururlar, diktatörlüğü oluştururlar.

Adil Düzen’de meclis seçilmiş âlimlerden oluşur. Meclisteki grupların başkanları ilmi şurayı oluşturur. Başkanı sıralama usulü ile grup başkanları seçerler. Başkanlığın tamamlanması için bölgelere ordu komutanlarını atarlar. O bölgeden olmayan halk o komutanlara biat ederler. Bütün halk biat edince başkanın başkanlığı tamamlanmış olur.

Devletin iki yapısı vardır. Sivil örgütlenme ve askeri örgütleme. Başbakan var, bir de genelkurmay başkanı vardır. Başbakanlık askere, asker de başbakanlığa karışmaz. İşte başkan, devleti askeri yönetimde başkanlık sistemine göre yönetir. Sivil yönetimde ise parlamenter sistemi ile yönetir. Yani başkan yönetimin yarısını başkanlık sistemine, yarısını da parlamenter sisteme göre yönetmiş olur.

Sayın Kongar, basit yazar gibi makale yazmaktadır. Yazılarında hiçbir ilmi derinlik bulunamıyor.

 

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
11.11.2012
03:02

YASAKLAR ülkesindeyiz ya;

artık uzun iktibaslarımı göremeyeceksiniz...

sadece uzun değil, belki kısa iktibaslarımı da göremeyeceksiniz...

ama "yazar yorumcusu" olarak sorunu siz nasıl çözeceksiniz; merak ediyorum...

*

HER NEYSE...

"YAZAR" OLUNCA...

YAZMAK İÇİN "OKUMAK" GEREKİYOR...

HER GÜN OKUYOR VE KENDİMCE BAZILARINI SİZİNLE PAYLAŞIYORDUM...

*

BUNDAN SONRA "FARKLI" OLACAK; ARTIK İKTİBASLAR YOK: GAZETELER YASAKLADI...!!!

SADECE "YAZAR İSMİ" ZİKRETMEKLE İKTİFA EDECEĞİM...

ÖYLEYSE BAŞLAYALIM...

BİSMİLLAH...

*

GÜNLÜK OKUMAYA;

YENİ ŞAFAK'TAN "YASİN AKTAY'IN YAZISI" İLE BAŞLAYABİLİRSİNİZ:

MEMLEKETİM SANCAK'IN (SIRBİSTAN/KARADAĞ!) BAŞKENTİ YENİ PAZAR'DA (NOVİ PAZAR) ÜÇ GÜN KALMIŞ; ABDULLAH DAYIMIN OĞLU FUAT (SON SEÇİMDE NOVİ PAZAR BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANI OLDU, ÖNCESİNDE ŞEHRİN KÜTÜPHANE MÜDÜRÜYDÜ) VE KÜTÜPHANE MÜDÜRÜ AVDİYA BEYİN ORGANİZE ETTİĞİ BİR TOPLANTIYA KATILMIŞ, YASİN AKTAY...

"BALKANLAR" İLE İLGİLİ YAZISINDAN SADECE ŞU BÖLÜMÜ İKTİBAS EDİYORUM:

"Bu faaliyetler kapsamında geçtiğimiz günlerde Sırbistan'ın Sancak bölgesinde ağırlıkla Boşnakların yaşadığı Novi Pazar şehrinde bir etkinliğe konuşmacı olarak katıldım. Üç gün süren etkinliği organize eden Şehir Kütüphanesinin müdürü Avdiya Salkoviç Türkiye'de eğitim görmüş, mükemmel Türkçesi ve inanılmaz pozitif enerjisiyle tam bir Osmanlı akıncısı modunda. Dedesi bir Osmanlı subayı olarak Osmanlı'nın çekilişinin ardından yaşadığı travmayı ailenin bütün fertleri bütün varlıklarıyla sonuna kadar yaşamışlar. Avdiya Osmanlı'nın Balkanlar'dan ayrılışına 'çekiliş' dememeye özen gösteriyor. Onun için bu daha ziyade 'gidiş' olmalı. İkisinin arasındaki farkı, Osmanlı'nın birgün geri geleceğine dair ümit kesmek veya kesmemekle açıklıyor: 'Çünkü biz hiç bir zaman umidimizi kesmeyip bir gün mutlaka tekrar geleceklerine inandık. Galiba o günler geldi, Türkiye dediğiniz gibi kendi 'Arap baharını' yaşayıp başını kaldırdı ve etrafındaki evlatlarını yeniden keşfetmeye başladı. İşte o hüzünlü bekleyişimizden dolayı bizim için o 'Yüzyıl bir an gibi geçti...' Nice acılar çektik fakat Türkiye'nin yeniden şahlanışı bize moral, sevgi ve onur kaynağı oldu. Bu senenin başından beri Osmanlıyı anmak isterdim, onlara layık bir şekilde bir dua etmek, kendi etrafımda yaşayan insanlara da aynı duyguyu tattırmak çok büyük arzumdu. Allahıma şükürler olsun o isteğim de yerini buldu, sizin de gördüğünüz gibi salonda bulunan ve sizi dinleyen insanların gözünde çok güzel parıltısı vardı. Buna da ben umud ve gurur parıltısı derim, her nekadar sadece bir veya iki saat sürse de...' NOKTA.

*

ARDINDAN...

ZAMAN'DAN ALİ BULAÇ'IN YAZISINI;

AHMET KURUCAN'IN YAZISI İLE BİRLİKTE OKUYABİLİRSİNİZ...

NEDEN TAVSİYE ETTİĞİMİ ANCAK YAZILARI OKUYUNCA ANLAYABİLİRSİNİZ...

*

SON OKUMAYI...

STAR'DAN PAUL KRUGMAN'IN;

"ASIL ŞİMDİ 'GERÇEK AMERİKA'YA HOŞ GELDİNİZ"

YAZISI İLE BİTİRİP NOKTALAYABİLİRSİNİZ, DİYORUM, BUGÜNLÜK OKUMAYI...

***

YAKINDA...

"KİTAPLAR" KISMINDA SÜRPRİZLER VAR...

AYRICA "SİTEMİZ" İLE İLGİLİ YENİ HAZIRLIKLAR DA VAR...

ALLAH LUTFEDERSE GÜZEL VE VERİMLİ KATKILARIMIZ OLACAK, İNŞAALLAH...

*

VE'S-SELAM MEA'D-DUA.. DUA.. DUA...

REŞAD

***

EVET...

HEMŞERİM AVDİYA'NIN DEDİĞİ GİBİ...

"DÖNMEK; EVE DÖNMEK, MEMLEKETE DÖNMEK..."

AMA NASIL?

ELBETTE...

"ADİL DÜZEN" İLE...

"ADİL EKONOMİK DÜZEN" İLE...

"ADİL (EKONOMİK) DÜZEN NUHUN GEMİSİ" İLE...

"MÜÇTEHİT YETİŞME/YETİŞTİRME PROJESİ/MEDRESESİ" İLE...

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
05:20

ALLAHIM!

"Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim! Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim! Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır! Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak? Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken! Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye. 'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü'min kullarına yardım et!' diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor? Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık.. Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları! Allah'ım! Sana şikâyette bulunuyorum… Sana şikâyette bulunuyorum… Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin… Sen bizim Rabbimizsin… Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana m? Allah'ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına, sana şikâyette bulunuyorum. Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı… Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı… Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikâyet ediyoruz…" Şahit Ahmed Yasin

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
05:44

HAYRETTİN KARAMAN'IN

BUGÜNKÜ YAZISI ŞÖYLE BAŞLIYOR:

"Fetvalar nasıl veriliyor? İslam ülkelerinde ekonomi alanına ait kurumlar ve kuruluşların işlem ve faaliyetlerinin İslam'a uygun olması bir ilkedir. Bu ilkeyi gerçekleştirmek üzere de fetva-danışma heyetleri oluşturulmuştur. Tanınmayan, ehliyeti ve güvenilirliği bu konunun alimlerince kabul edilmemiş bir kişinin fetvası veya mütalaası ile hareket eden kurum ve kuruluş yoktur. Önemli bir örnek Bahreyn'de kurulmuş olan 'İslâmî Finans Kuruluşları İçin Muhasebe ve Denetleme Kurumu (AAOIFI)' dur. Bu kuruma hemen bütün kurum ve kuruluşlar üyedir veya oradan çıkan fetvalara itibar etmektedirler. Kurumun fetva heyeti içinde Malezya, Pakistan, Endonezya'dan Ortadoğu'ya kadar uzanan bölgeden tanınmış birçok alim yer almaktadır..."

DEVAMINI YENİ ŞAFAK'TAN

OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM...

"KİRA SERTİFİKASI" BAŞLIKLI

ÖNCEKİ İKİ YAZISI İLE BİRLİKTE OKUMALISINIZ...

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
06:01

MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE'den

"Atatürk, Atatürkçülük ve Kemalizm"

http://www.zaman.com.tr/ataturk-ataturkculuk-ve-kemalizm/2016431.html

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
06:15

ARABİSTAN'DA, RİYAD ÜNİVERSİTESİ'NDE OKUDUĞUM YILLARDA...

HOCALARIMIN ÇOĞU MISIR'LI İDİ; ZATEN SİZİN TÜRKİYE'DE "CANTAŞ YAYINLARI" DİYE BİLDİĞİNİZ KİTAPLARI DA İŞTE O HOCALARIM YAZMIŞTI VE "MUZAFFER CAN" ARKADAŞIM VASITASIYLA O KİTAPLARIN TÜRKİYEDE YAYIMLANMASINI TAVSİYE EDENLERDEN, HATTÂ ARABİSTAN'IN EĞİTİM BAKANLIĞI'NDA BU İŞİN RESMİ EVRAKLARINI TAKİP EDENLERDENİM...

ARADAN YILLAR GEÇTİ...

O KİTAPLAR HÂLÂ OKUNUYOR...

MISIRLI HOCALARIMA HÜRMETLERİMLE...

*

EVET; MISIR'LI YAKIN DOSTLARIM, ARKADAŞLARIM, HOCALARIM OLDU...

OSMANLI UZMANI VE HAYRANI PROF. MUHAMMED HARB...

ŞİMDİKİ MISIR MÜFTÜSÜ PROF. ALİ CUM'A...

VE DAHA NİCELERİ...

*

MISIR ÇOK ÖNEMLİ BİR ÜLKE...

TÜRKİYE VE İRAN İLE BİRLİKTE...

*

KERİM BALCI'NIN BUGÜNKÜ YAZI KONUSU:

"Kendisiyle örtüşmeyen ülke: Mısır"

OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM...

http://www.zaman.com.tr/kendisiyle-ortusmeyen-ulke-misir/2016444.html

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
06:38

İLGİNÇ BİR DETAY;

"İsrail ve Hamas arasında yapılan esir İsrail askeri Gilad Shalit'in serbest bırakılmasını sağlayan görüşmelerde aracı rol oynayan İsrailli barış aktivisti Gershon Baskin ilginç bir detay verdi. Baskin, Hamas askeri kanadı lideri Ahmet Cabari'nin öldürülmeden bir kaç saat önce Hamas ve İsrail arasında uzun sürecek bir anlaşmanın taslağının kendisine iletildiğini söyledi. Baskin ayrıca Cabari'ye ulaştırılan metinde Gazze'de bulunan militan gruplar ile İsrail arasında bir ateşkesi sağlama mekanizmasının maddelerini de içerdiğini dile getirdi..."

DEMEK Kİ NEYMİŞ...

BİRİLERİ "BARIŞ" İSTEMİYOR...

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
06:46

SURİYE...

İSRAİL'İN GAZZE SALDIRISI...

BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN İKİ GÜNLÜK MISIR ZİYARET...

HEM DE 12 İKİ BAKANI İLE BİRLİKTE VE DE BÖLGEDE NİCE GELİŞME OLUYORKEN...

*

ŞİMDİ...

YUKARIDAKİ DEĞERLENDİRMELERİ...

BİR DE BU AÇILARDAN BİR DAHA DEĞERLENDİREBİLİRSİNİZ...

AŞAĞIDAKİ EK BİLGİ İLE BİRLİKTE:

İSRAİL'İN GAZZE'YE BU SON SALDIRISI sonucunda Türkiye-Mısır ilişkileri daha da derinleşerek, stratejik bir nitelik kazanabilir. Saldırı ile birlikte Filistin sorununu tek başına çözemeyeceğini son derece iyi anlayan Mısır halkı ve daha da önemlisi Mısır’da Türkiye’ye mesafeli bakan Arap milliyetçileri Türkiye ile ilişkilere daha olumlu bakabilir. Bu da Mısır içerisindeki Türkiye’ye karşı direnci kırarak, iki ülke arasındaki ilişkileri bir üst düzeye taşıma potansiyeli içeriyor. Bu hafta sonu gerçekleşecek Erdoğan-Mursi görüşmesi de bu saldırının ardından çok daha farklı bir önem taşımaya başlayabilir...

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
07:05

SELİM ATALAY yazıyor...

ABD YENİ ENERJİ KAYNAĞI BULMUŞ; DİKKATLERİNİZE...

http://haber.stargazete.com/yazar/kayayi-sikip-petrol-cikariyorlar-dunya-degisecek/yazi-704616

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
07:43

HİCRÎ

YENİ YILINIZ

MÜBAREK OLSUN...

HİCRÎ

YENİ YILINIZ

MÜBAREK OLSUN...

HİCRÎ

YENİ YILINIZ

MÜBAREK OLSUN...

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
09:35

SAM ADİAN...

"KUR'AN, KIZILAY BÜLTENİ DEĞİLDİR"

BAŞLIKLI BİR YAZI YAZMIŞ; "İLMÎ MAKALELER" BÖLÜMÜNDE...

SONRA ARKADAŞLARIMIZLA "TARTIŞMAYA" GİRİŞMİŞ; TAM 60 (ALTMIŞ) YORUM/DEĞERLENDİRME...

*

SON YORUMUNDA DEMİŞ Kİ:

"Siz bilinmeyen bir şey mi ortaya koyuyorsunuz?

Liberal alışkanlıklardan biraz,

sosyalist uygulamalardan biraz,

capitalist uygulamalardan biraz almıyor musunuz?

Sizin ne farkınız var? "

SAM ADİAN

EVET...

AYNEN BÖYLE DEMİŞ...

"ADİL (EKONOMİK) DÜZEN"İMİZİ...

"ADİL DÜZEN"E İNANMAYAN AKLIYLA ELEŞTİRMİŞ!!!

*

CEVABI ÇOK BASİT...

BU MEŞHUR CEVABI HERKES ASLINDA BİLİYOR:

BİR KERE DAHA BİLELİM VE HATIRLAYALIM/HATIRLATALIM;

"... HATIRLAMA/HATIRLATMA 'MÜMİNLERE' FAYDA VERİR..." [KUR'AN]

EVET, SADECE "MÜ'MİNLERE" FAYDA VERİR; HERKESİN AMA HERKESİN DERİN DİKKATLERİNE...

*

GELELİM KONUMUZA:

- KOMÜNİZM/SOSYALİZMDE FAİZ VE TİCARET YASAK...

- KAPİTALİZMDE/LİBERALİZMDE FAİZ VE TİCARET SERBEST...

- İSLÂM'DA/"ADİL (EKONOMİK) DÜZEN"DE FAİZ HARAM, TİCARET SERBEST...

NOKTA

*

MÜ'MİNLER İÇİN...

MESELE BU KADAR AÇIKTIR...

ELBETTE ANLAYANLARA VE ANLAMAK İSTEYENLERE...

ONLARCA/YÜZLERCE YORUMA O KADAR DA GEREK YOKTUR...

BENCE...

HİÇ GEREK YOKTUR; ENERJİMİZİ "ADİL DÜZEN" İÇİN DEĞERLENDİRMELİYİZ...

DEĞERLENDİRMİYORSAK "İSRAF" EDİYORUZ DEMEKTİR VE

BİR HATIRLATMA DAHA;

ALLAH İSRAF EDENLERİ SEVMEZ...

*

HAK-BÂTIL MÜCADELESİ VAR VE DEVAM EDİYOR...

HER ŞEY ALLAH'IN KONTROLUNDA...

KOMÜNİZM/ SOSY. ÇÖKTÜ...

KAPİTALİZM ÇÖKÜYOR..

*

SİZCE...

- "ALTERNATİFE GEREK VAR MI?.."

"VAR" DİYORSANIZ...

BİZ...

"ADİL (EKONOMİK) DÜZEN"

DİYORUZ...

VE...

1967'DEN BERİ ÇALIŞIYORUZ...

SİZ...

VE BENZERLERİNİZ...

O ZAMANDAN BERİ NE YAPIYOR?.

- EFENDİM, "ADİL DÜZEN" ŞÖYLEYMİŞ BÖYLEYMİŞ VS...

*

TEK CÜMLELİK CEVABIMIZ:

"ADİL (EKONOMİK) DÜZEN'DEN

DAHA İYİSİ ORTAYA KONMADIKÇA,

ELEŞTİRİLERİN HİÇBİR DEĞERİ YOKTUR."

NOKTA

*

VE'S-SELAM

MEA'D-DUA.. DUA.. DUA...

REŞAD

Reşat Nuri Erol
16.11.2012
10:19

"Başbakan Erdoğan’ın 2011 seçim başarısından ve özellikle de “referandum zaferi”nden sonra içine girdiği ruh hâline bakıp da, onun zehre dönüşmüş bir “ziyade özgüven” sorunundan mustarip olduğunu düşünmemek elde mi?"

DİYOR...

SORUYOR...

ALPER GÖRMÜŞ...

"Başbakan’ın ‘ziyade özgüven’ sorunu"

BAŞLIKLI YAZISINDA...

*

http://www.taraf.com.tr/alper-gormus/





Sayı: 178 | Tarih: 11.11.2012
Emre Kongar
Atatürk’ün Ölüm Yıldönümünde Erdoğan Köprüleri At
Diktatörlük
1764 Okunma
11 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
ABD’de de var diye idamı savunmak
İnsan hakları yalanı
1447 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Hakikat bayrağını dalgalandıracak bir Hilal yolcu
Tamam ama edebiyatla değil ilimle
1262 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
Dün ve önceki gün varken bugüne ve yarına gelemiy
Dün
1227 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Bozuk İctihadlar Çarpık Fetvalar
Doğrusu Duyurulmalı
1047 Okunma
Emine Hocaoğlu