17.06.2012
Başbakan Erdoğan'ın yıllardır Amerika'da yaşayan Fethullah Gülen'e yaptığı "Sıla hasreti artık bitmelidir" çağrısına Gülen'den gelen "Dönmeyeceğim" cevabı, tabii ki "İşin rövanşı peşinde koşan birileri"ni sevindirmiştir.
Gülen'in neden dönmeyeceğini açıklayan sözlerini kayda geçirmeliyiz.
Şöylediyor Sayın Gülen:
" -Türkiye'de yeni yeni problemlerin olmaması, bir kısım huzursuzlukların çıkmaması, bir kısım kazanımların hafazanallah kaybedilmemesi için yüzde bir ihtimalle oraya gitmeniz bu hususlara zarar verecekse, işte ben o endişeyle, şahsım adına değil de o endişeyle gitmek istemem.
- Fakirin bileceği şey gittiğimde oraya birileri, işin rövanşı peşinde koşan birileri, bazı müesseselere zarar vermek suretiyle idareyi zor durumda yüzde bir ihtimalle bırakacaklarsa şayet...
Gerekçeler ne olursa olsun
- Türkiye'deki olumlu şeylerde bir duraklama olacaksa şayet, ben bir müddet daha ömrüm vefa ederse burada kalmayı ülkeme, milletime, ülkemde olan o şeylere zarar vermemek için daussıla deyip sıla sevdasıyla kahve içtiğim kahveleri bile böyle hatırlayarak ve sonra ondan kaçarak burnumun kemikleri sızladığı anda ondan uzaklaşarak burada kalacak, yaşayacağım."
Gülen'in Başbakan Erdoğan'a "Dönmeyeceğim" diyerek verdiği bu cevabı, gerekçeler ne olursa olsun doğru bulmak mümkün değil.
Birincisi, demek ki Türkiye'deki sosyo-politik tablo Sayın Gülen'e yanlış aktarılıyor. Ayrıca Fethullah Gülen galiba Türkiye'nin ve Başbakan Erdoğan'ın şu andaki öncelikli gündem sorunları hakkında çok sağlıklı değerlendirmeler yapacak bilgilere sahip değil.
Erdoğan'ın yoğun dönemi
Şunu açıkça vurgulamalıyız.
Gülen'in Türkiye'ye dönmesi, ne Kürt Realitesi'ne ilişkin arayışları ne de yaz dolayısıyla tırmanan PKK saldırılarının dozunu etkileyecektir.
Giderek sona yaklaşan Suriye'ye ilişkin bekleyiş de Gülen'in dönmesi veya dönmemesine bağlı gelişmeler göstermeyecektir.
Avrupa'daki ekonomik krizin global yansımaları, yeni yatırım projelerine kaynak bulunması ve benzeri konuların hepsi Başbakan Erdoğan'ın gündeminde...
Eğer Gülen Türkiye'ye dönseydi, bu sayısız konunun ve sorunun arasından sadece bir tanesi gündemden düşmüş olacaktı.
O da AK Parti ile Cemaat arasındaki doğrudan diyalogsuzluktan kaynaklanan ve bazıları tarafından "Fitne" olarak da nitelenen gerginliktir.
Fitne kazanına ateş
Neticede gerçekten "İşin rövanşı peşinde koşan birileri" bu fitne kazanının altındaki ateşe odun atmaktadırlar.
Gülen'in "Dönmüyorum" cevabının doğal sonucu bundan sonra Başbakan'ın kendi üslubunca bu sorunu da şöyle ya da böyle çözeceğidir...
Bu tablo "Cemaat"in ne yazık ki "Hizmet"ten çok "Siyaset" ile özdeşleşmesini yansıtıyor...
Bu noktadan sonra Sayın Gülen'in hem uzaktan hem de ikinci ellerden izlediği Türk siyasetindeki gelişmeleri, yine uzaktan ve yine ikinci ellerden öğrenmesi süreci devam edecek demektir.
Yorum:
İNCE HESAPLAR
Türkiye’de ciddi bir potansiyele sahip bir cemaatin liderinin politik sebeplerden ötürü yurdunu terk etmesi ve zorunlu bir gurbete mahkûm edilmesi sonunda Başbakan’a bile ‘Geri dön!’ çağrıları yaptıracak bir aşamaya gelmiş bulunuyor.
Gülen niye gitti?
Neden dönemiyor?
Cevabı bilinen sorular.
Asıl önemli olan dönüp dönmemesi değil çünkü biliyoruz ki Gülen dünyanın neresinde olursa olsun, onun direktifleriyle hareket eden bir cemaate sahip. Kendisi Türkiye’yi yakından takip ediyordur zaten. Uzakta olmasının, kendisine verdiği bir gurbet sıkıntısı dışında bir zararı yok. Belki de kendisinin de ifade ettiği gibi uzakta olması daha hayırlıdır. Gerek ülke için, gerekse cemaatin varlığı için.
Yazarın aksine Gülen’in ülke siyaseti hakkında gayet sağlıklı bilgilere sahip olduğunu düşünüyorum. Her şeyi enine boyuna hesaplayarak hareket eden ve her ne kadar inkar etse de sırf bu tutumundan dolayı ülke siyasetiyle oldukça ilişkili olduğu aşikar olan Gülen bu verdiği kararda da mutlaka ince bir hesap vardır.
Şimdi O’nun dönmemesine pek bir üzülen! bazı medya mensupları acaba Gülen ülkeyi terk ederken niye itirazda bulunmadılar. Hangisi gerçek tavırları? Gülen’in gitmesini mi istiyorlar yoksa dönmesini mi? Gülen’in cevabını anlamak kolay, asıl zor olan medyanın ve siyasilerin tavırları.