14.06.2012
BENİM bildiğim “Cemaat”...
- Cepheden savaş açmaz.
- Karşısındakinin kendisinden daha güçlü olduğunu hissettiği anda geri adım atar.
- Baştan kaybedeceğini bildiği savaşlara girmez.
- Yekten mücadele yerine strateji uygular.
- İttifak ettiği unsurlarla kafa kafaya gelmez.
* * *
Ancak son “Özel Yetkili Mahkeme” tartışmasında anladık ki...
“Cemaat”, artık benim bildiğim “Cemaat” değil.
- Cepheden savaş açıyor.
- Geri adım atmıyor.
- Kaybedeceği baştan belli savaşa girişmekten kaçınmıyor.
- Taktik ya da strateji yerine mücadeleyi tercih ediyor.
- İttifak ettiği unsurla kafa kafaya gelme konusunda hiç çekinmiyor.
Epeydir kafa yoruyorum.
Nasıl oldu da...
“Cemaat” stilini, yöntemini, konseptini bu denli radikal bir şekilde değiştirdi?
İşi bilenlere soruyorum:
Doğru dürüst bir cevap alamıyorum.
Kafası çalışanlara soruyorum:
Dişe dokunur bir gerekçeye rastlamıyorum.
Sonuç?
“Nasıl oldu da böyle oldu?” konusu benim için esaslı bir muammadır.
En azından şimdilik...
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20756161.asp
Yorum:
Adil Düzen’e hazırlık
Allah insanı yarattı. İlk insandan itibaren insana görev verdi. Uzun zamanlar geçti. İnsana görev vermeye devam etti. Görevleri hem insanlara birey olarak hem de topluluklara verdi.
Kimi görevi uluslara verdi, kimi görevi cemaatlere verdi, kimi görevi partilere verdi, kimi görevi insanlara bireysel olarak verdi. Bazen görev almayı insanlar istediler bazen Allah onlara görevi verdi. Peygamber görevi istemedi, Allah ona verdi. Peygambere uyanlar ona uyarak görevi aldılar, Allah da onlara görevlerini vermiş oldu.
İblis bile Allah’tan bir görev istedi ve Ahirete kadar görevi aldı.
Kimi de Allah rızası için kendine uygun görevi seçer. Bilerek veya bilmeyerek üstüne düşen görevi yapar.
Bu bağlamda hem Ak Parti hem de Cemaat ve diğer topluluklar kendilerine düşen görevleri yapmaktadır.
Nelerdir bu görevler?
Ak Parti Adil Düzen’in gelmesi için zaman kazandırmaktadır. Gerçek İslamiyet’in inançlı kimselerin yönetici olmaları ile gelmeyeceğini ispatlamaktadırlar. Zalim düzen içinde iyi insanların yönetici olmalarının çözüm olmayacağını göstermektedirler. Kuran’a uymayan yönetim biçimi içinde başarısız olunacağını göstereceklerdir. Bozuk düzen içinde iyi Müslümanların nasıl da bozulacağını ve servet peşinde koşacaklarını kanıtlamışlardır. Neticede Ak Parti yerle yeksan olacak ve insanlar için tek çare Adil Düzen olacaktır. Ak Parti üstüne düşeni son derece güzel bir şekilde yapmıştır ve yapacaktır.
Cemaat de bozuk düzen içinde kurdukları işletmelerle, bankalarla İslami kavramların faizli düzen içinde nasıl dejenere edilebileceğini göstermiştir. Faize “kâr payı” adını takmaları bunun en tipik örneğidir. Ancak kurdukları okullar çok güzel bir görevi yapmışlardır ve yapmaktadırlar. Tüm dünyada insanların hem İslamiyet’e yaklaşmasını hem de Türkiye’ye yaklaşmasını sağlamışlardır ve sağlamaktadırlar. Gelecek Adil Düzen’i öğrenecek ve dünyaya yayacak olan bir nesil yetiştirme görevini yapmaktadırlar.
Tasavvuf ehli cemaatlere gelince, pek çoğu bilinçsiz bir şekilde şirk içindedir. Büyük bir kısmı bunu bilerek yapmamaktadır, bu nedenle şirk içindedirler ama müşrik değillerdir. Ancak son derecede ahlaklı insanlar yetiştirmektedirler. Adil Düzen gelince büyük bir ihtimalle cemaat olarak karşı çıkacaklar ve son derece rahatsız olacaklardır. Ama içlerinden çok sağlam Adil Düzen’ciler çıkacaktır.
Saadet Partisine gelince, Milli görüş partileri olarak İslamiyet’le siyasetin beraber olacağını ispat etmişlerdir. Erbakan Adil Düzen’i duyurma görevini yapmıştır. Saadet Partisi içinde tavanda olan didişmeye rağmen tabanda son derece samimi inançlı gençler vardır ve Adil Düzen için sonuna kadar çalışacak bir insan kaynağı orada durmaktadır. Parti olarak Adil Düzen’e bundan sonra bir katkıları olmayacak, partideki gençler ise ileride Adil Düzen için çalışacaklardır.
Bazı arkadaşlarımızın kendi hizipleri dışındaki gruplara karşı son derece kinli ve saldırgan oldukları malumdur. Bu nedenle yukarıdaki cümlelerin sadece benim kendi fikrim olduğunu üstüne basarak tekrar ediyorum.