Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024
100 Okunma, 0 Yorum

BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ:

“Yargıya yobazlar ve bölücüler sızmıştır.

Çünkü atama yapılırken güvenlik soruşturması bile yapılmıyor.”

FIKHA GÖRE BU SÖZLERİN YORUMU:

Bir yüksek yargıcın ağzından çıkan sözlere değer vermek gerekir. O sözler o topluluktaki hukuk seviyesini ifade eder. Fıkıh ile Türkiye’nin çağdaş hukuk anlayışını karşılaştırmak için bu sözleri şeriat gözü ile yorumluyoruz.

Ebu Hanife’ye göre; “Resmi görev köleliktir. Kölelerin siyasi içtihatlarına ittiba edilemez. Ben resmi görev kabul edersem içtihatlarım başkaları için uyulur olmaktan çıkar” demiş ve hapse atılmıştır. Her gün birer sopa daha fazla vurularak yetmişinci gün şehit edilmiştir.

Şer’an bu yargıcın fetvaları geçersizdir.

Bölücülüğün hukukta tanımı vardır ve ceza hukukunda yer almıştır. Gericiliğin veya yobazlığın ise hukukta tanımı yoktur ve ceza kanununda yer almaz. Vatandaşları bölücü olanlar ve olamayanlar diye ayırmak bölücülüktür. Bir kamu yetkilisinin yetkilerini bu yönde kullanması suçtur.

Diğer taraftan tüm vatandaşların devlet görevi yüklenmeleri anayasal haklarıdır. Bir anayasal hak ancak kanunla kısıtlanabilir ve ancak mahkeme kararı ile uygulanır. Mahkumiyet kesinleşinceye kadar kimse suçlu değildir. Ve kimse kamu görevi almada kısıtlanamaz. Güvenlik soruşturması ile atamalar yapmak kişilerin haklarını kullanmayı önlemektir ki bu anayasal suçtur. Ceza kanununda cezası konmuştur. Fıkıh gözüyle bakıldığında, yargıcın bu beyanı sebebiyle derhal görcvine son vermeyi gerektirir. Çünkü anayasayı ilgayı hedefliyor ve bunu kamu gücünü kullanarak yapmak istiyor.

Hukuk düzeninde potansiyel suçlu yoktur. Ceza kişiye değil fiile verilmektedir. Mahkum olduktan sonra cezasını çeker ve biter. Artık; “Sen eskiden suç işledin, bir daha işlersin!” diye kimse ikinci sınıf vatandaş yapılamaz. Hukuk düzeninde güvenlik soruşturması yapılamaz. Kişinin kendi beyanı esas alınır. Göreve başlar. Gerçeğe aykırı bir beyanı varsa bu beyanından dolayı görevine son verilir. Doğru beyan etmiş olma şartı ile; eskiden ne düşünmüşse düşünmüş, ne yapmışsa yapmış, ondan kimse sorumlu olmaz. Kişi göreve geldikten sonra sorumlu olur. Suç irsi değildir, kesbidir. Suçun cezası hukuk düzeninde bellidir. Bir suçtan mahkumiyet kamu hizmeti yapmaya mâni ise ona kimsenin bir diyeceği yoktur. Diğer güvenlik soruşturması ancak askerlikte yapılır ve orada geçerlidir. Bakınız, meşrudur diyorum. Askerlikte meşruluk sona erer, orada güç konuşur.

Demek ki yargıç daha hukukun temel kurallarını bilmiyor. ‘Biliyor’ diyecek iseniz; niçin kimse hatırlatmıyor. Bakınız ben burada fıkıhtan bahsederken İslâm fıkhından bahsetmiyorum. Yani ben delil olarak hadis, sünnet, icma ve kıyası almıyorum. Onlar İslâm düzeninde geçerlidir. Türkiye’de lâik düzen olduğuna göre onlar geçersizdir. Ben fıkıh derken cumhuriyet kanunlarını anlama fıkhından bahsediyorum. Gücünüz yetiyorsa bir hukukçu çıksın ve cevap versin.

 

YÖK BAŞKANI DİYOR Kİ:

“Üniversiteleri Nurcular, Süleymancılar, Nakşiler işgal etti.

Bundan böyle atamaları ben yapacağım!”

BU BEYANIN FIKHA GÖRE HÜKMÜ:

Kamu görevi yüklenme anayasal özlük haklarındandır. Bu haklar sadece kanunla düzenlenir. Bu hak hiç bir kimseye ve kuruma devredilemez. Atama yetkisi kanun tarafından üniversiteye verilmişse şimdi ancak kanunla alınabilir. Verilmemişse şimdiye kadar yapılanlar anayasa ihlalidir. Kanunen YÖK’e verilen bir yetkiyi başkasına devretmiştir.

Cumhurbaşkanı Kanun Hükmünde Kararname ile özlük haklarının kısıtlanamadığı için kararnameyi geri çevirmiştir. Başörtüsü yasağı özlük haklarından değil midir? Okumak herkesin hakkı değil midir? Kamu görevi yapmak herkesin hakkı değil midir? Üniversiteler ve kamu görevleri özel bir sektörün çiftliği değildir. Kişiler orada istedikleri yasakları ve cezaları koyamazlar. Koyuyorlarsa suç işliyorlar. Niye cezalanmıyorlar? Çünkü mağdurlar güçsüzdür. Ne var ki, bu gözü dönmüş anayasa suçluları yaptıklarına doymadılar. Halkı ezdikleri yetmedi. Şimdi de bürokratları bürokratlara ezdirmek istiyorlar. Memleketi bölmek istiyorlar. Bölücülerle Müslümanları birleştirip genel kıyam hazırlığını yapıyorlar. Tütrk Milletine sabrı tavsiye ediyorum. Ordu bölünmedikçe bunlar balon gibi sönüp gideceklerdir. Unutmayın, ordu hep sağ gösterip sola vurmuştur. Yine öyle yapacaktır. Başka çıkış yolu yoktur. Bırakın, siz karışmayın. Sorunları yetkililer çözsün.

Bir topluluk canlı gibidir. Kendisini korumak için çeşitli mekanizmaları vardır. Bunlar dört kademede düzenlenir:

  1. Halk mevzuatı bilir ve ona uyar. İhtilaf halinde taraflar oturup görüşür ve uzlaşırlar. Mevzuata herkes uyar. Mevzuatta bir anlaşmazlık olursa bir bilirkişiye danışırlar. Sorun çözülür.
  2. Halkın ahlaki yapısı bozulmuşsa o zaman düzeni kamu görevlileri korurlar. Kamu görevlileri müdahale ederek sarsılan düzeni iade ederler. Burada halk kendi istekleri ile itaat eder.
  3. Kamu görevlilerinin yapısı da bozulmuşsa üçüncü sübap yargıdır. Taraflar yargıya başvurup bozulan halkın ve bürokratların düzelmelerini sağlayacak kararları alır, topluluğu sağlığa kavuşturur ve korurlar.
  4. Eğer yargı da bozulmuş veya halk yargı kararlarını dinlemiyorsa, son sübap silahlı kuvvetlerdir. Sıkı yönetim ilan edilir ve yönetim artık hukuk düzeni ile değil de askeri düzenle yürütülür ve sonunda hukuk düzeni de korunur. Eğer ordu da bozulmuşsa, sen sağ ben selâmet, o devlet çöküp gider.

Ordunun dışarıdan müdahalesi son derece tehlikeli bir olaydır:

  1. Dışarıdan müdahale kimden gelirse gelsin tehlikelidir. Çünkü sorumsuz olan kimselerin karar alması demektir. Bu da sorumluları sorumluluktan çıkarır. Bu rotu çıkmış bir araba demektir. Direksiyon iş görmez olur. Topluluğun nereye yuvarlanacağını bilmek imkansızıdır.
  2. Askeri yönetimle sivil yönetim farklıdır. İkisi birbirine zıttır. Aynı zamanda uygulanamaz, çelişki olur ve felaket getirir.
  3. Ordu sivil işler ile uğraştıkça kendi askeri mantığını kaybeder. Ordu da başı bozuk hâle gelir. O zaman devlet de ordu da gider. Hiç bir ülke yabancı orduları beslemez.
  4. Ordu ülkeyi düşmandan korur. Onun için halkın askerlere büyük sevgisi ve sempatisi vardır. Kendi askerlik eğitimi için komutanından dayak yer ve onu iftiharla anlatır. Kendisini döven komutanını sever. Çünkü bilir ki onun dayağı babanın çocuğuna attığı dayak misalidir. Ordu iç işlere karıştığında bu sevgi ve saygı nefrete dönüşür ve bir panik o orduyu yerle bir eder. Sosyalistlerin orduları hep bu yüzden perişan olmuşlardır. Faşistler bunun için yenilmişlerdir.

 

ORDUYA TAVSİYEM ŞUDUR:

Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu’ndan bekliyoruz;

“Biz milletin ordusuyuz. Tek görevimiz vardır. Bu görev Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını muhafaza ve müdafaa etmektir. Yegane dayanağımız Türk halkıdır. Mezhebi, dini, inancı ne olursa olsun; suçlu olabilir, cani olabilir, ama vatan müdafaasına katıldıkça bizim için aynı derecede makbuldür. O suçları cezalandırmak bize ait değildir. Biz ceza ile değil icbar ile işi hallederiz.

Türk ulusunun yegane temsilcileri siyasi partilerdir ve onların oluşturduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclisten çıkan her kanun ve karar milletin kararıdır. Ona itaat etmek bizim yegane vazifemizdir. O meclisin seçtiği devlet başkanına saygılıyız. Ona itaati meclise itaat sayarız. Meclise itaati de millete itaat biliriz.

Ordunun meclis güvenine mazhar olmuş her hükümetin emrinde olması elbette tabiidir. Ne var ki bu güvende şaibe olmamalıdır. Bu güven eskimiş olmamalıdır. Şaibeli veya eskimiş bir güvenoyu ile ayakta duran bir hükümetin milli iradeyi temsil edip etmediği hususunda bizi tereddüde düşürmektedir.

Bunun dışında ordumuz hiçbir iç çekişmenin yanında yer almadığı gibi gerici-ilerici çatışmalarında da ordu taraf değildir. Bölünmez bütünlükte taraftır. Sıkıyönetim ilan edilmedikçe ordu bu hususta hiçbir suretle iç çekişmelerde taraf olmaz.”

Bir gün bir komutan çıkar, hava gibi su gibi tabii olan bu beyanatı verir ve ülke bu cephesiyle huzura kavuşur ümidindeyim. Açıkça ifade ediyorum ki; bu beyanatın gecikmesi orduyu bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır.

Ordu Batı Çalışma Grubu gibi ülkeyi bölen bir teşkilat yerine, benim gibi orduyu uyaran sözleri istihbar edip değerlendirmelidir. Haber vatandaşlardan alınmalıdır. Maaşlı istihbaratçıların haberi tamamen uydurmadır. Saptırmadır.

Ordu iç işlere karışmaz ama ülkenin her bucağında olup bitenlerden tarafsız düzmece olmayan bilgilere sahip olmalıdır. Bu dış sermaye ile pompalanan medyanın haberleri değildir. Vatandaşların şikayetlerine ve sitemlerine kulak veren bir istihbarattır.

İnanıyorum ki ordu bu sözlerimi de duymaktadır.

 

Yazan ve Anlatan: SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yayına Hazırlayan: REŞAT NURİ EROL

 






Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 46 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 69 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 58 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 46 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 60 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 43 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 55 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 59 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 38 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 48 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 52 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 44 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 33 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 44 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 65 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 79 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 42 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 46 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 39 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 46 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 63 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 52 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 45 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 45 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 44 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 65 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 2425 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 2499 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2082 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 1804 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 1718 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 1757 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2783 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 1784 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2424 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 1638 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 1597 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 1586 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 1595 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 1820 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 1792 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 1966 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 2613 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 2413 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 1870 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2380 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 1582 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2260 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2388 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2405 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2368 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2273 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1531 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1416 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 1602 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 1626 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 1653 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 1723 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2170 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 1784 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 1951 Okunma
Süleyman Karagülle
MECRALAR
27.03.2021 1739 Okunma
Süleyman Karagülle
YALANCI LİDERLER YAZISI
25.03.2021 1797 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR FARKLARI
24.03.2021 1754 Okunma
Süleyman Karagülle
FESAT
24.03.2021 1683 Okunma
Süleyman Karagülle
MUTLU OLMAK
22.03.2021 2218 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ VE SİYASET
21.03.2021 1806 Okunma
Süleyman Karagülle
BEYHUDE
21.03.2021 1764 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
20.03.2021 1561 Okunma
Süleyman Karagülle
NEDEN TEKERRÜR
20.03.2021 1696 Okunma
Süleyman Karagülle
KİM KARAR VERİYOR?
20.03.2021 1676 Okunma
Süleyman Karagülle
YANLIŞ HESAP
17.03.2021 1874 Okunma
Süleyman Karagülle
PALAS
17.03.2021 1672 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
17.03.2021 1486 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETLERİN REKLAMI
17.03.2021 1532 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞLAR
15.03.2021 1676 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
14.03.2021 1478 Okunma
Süleyman Karagülle
İNGİLTERE
13.03.2021 1992 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ İKTİDARI
11.03.2021 1570 Okunma
Süleyman Karagülle
BARIŞIN KURALI
10.03.2021 1839 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE TAKTİĞİ
9.03.2021 2168 Okunma
Süleyman Karagülle
CİNAYETLER
8.03.2021 1835 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAMİ HAREKETLER
7.03.2021 1736 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATA GÖRE
7.03.2021 1720 Okunma
Süleyman Karagülle
DENGE
5.03.2021 1841 Okunma
Süleyman Karagülle
YAPILANLAR, SÖYLENENLER
4.03.2021 1797 Okunma
Süleyman Karagülle
REFORMLAR
3.03.2021 1912 Okunma
Süleyman Karagülle
CEMAL KAŞIKÇI
2.03.2021 2008 Okunma
Süleyman Karagülle
GAZ ODASI
1.03.2021 1763 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’NİN YERİ
28.02.2021 1906 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2186 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAK
27.02.2021 1756 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATIN HÜKMÜ
26.02.2021 1748 Okunma
Süleyman Karagülle
İKTİDARDA VERASET
25.02.2021 1864 Okunma
Süleyman Karagülle
ZAFER
25.02.2021 1554 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA
23.02.2021 1579 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
22.02.2021 1674 Okunma


© 2024 - Akevler