Bu yazı Fehmi Koru’nun 28.02.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

https://fehmikoru.com/iki-ingiliz-iki-ayri-donemiyle-turkiyeyi-yazdi-kitaplarinda-ilginc-bolumler-var/

Uygarlık, Mezopotamya’da ve Mısır’da başlamıştır. Nil’in, Fırat ve Dicle’nin oluşturduğu sıcak bölgede suluma tarımı ile insanlar tarım dönemine geçmişlerdir. Boş zamanlarda ve imkânları ile diğer bölgelerdeki topluluklardan daha ileri gitmişlerdir. Bu arada kuzeyde yaşayan Germenler ve Moğollar soğuk iklimin verdiği zorlukları yenme çabalarıyla savaşçı bir topluluk olmuşlardır. Germenler, Moğollar ilk defa soğuk ülkelerde sıcak ülkelere özenerek uygarlığı kurmuşlardır. İskitler Germen ve Moğol ırkının karışımı ile oluşmuş ilk kuzey uygarlığıdır.

Kuzeyde Moğollarla Germenler çatışırken İskitler de iki taraf olmuşlar. Slavlar Germenlerin bir kolu haline dönüşmüşler. Türkler ise Moğolların kolu olmuşlardır. Büyük dinlerin ortaya çıkışıyla Türkler İslamiyet’i, Slavlar Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Bugünkü uygarlık bu 4 oluşum sonucudur.

Bu dört grubun yöneticileri arasında hep çatışma olmuştur. Halklar arasında ise çatışma yerine barış içinde yaşama yolu tercih edilmiştir. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında din kavgaları yoktur. Hatta mezhepler arasındaki çatışma dinler arasındaki çatışmadan fazladır. Sünniler Şiilerle, Katolikler Ortodokslar ile daha çok çatışmışlardır ama bu da halk arasında değil yöneticiler arasında olmuştur.

Yöneticiler arasındaki bu düşmanlığı oluşturan ve sürdüren Yahudi sermayesidir. Tarih boyunca hep bu iki grubu savaştırmışlar ve kendi hâkimiyetlerini sürdürmüşlerdir. Osmanlı İmparatorluğu Göktürklerin barışçı anlayışıyla İslamiyet’in barışçı anlayışını birleştirmiş ve büyük uygarlıkların Türkler tarafından geliştirilmesi sağlanmıştır.

Ruslar ve İngilizler Osmanlı İmparatorluğu’ndan öğrendikleri barışçı siyaseti uygulamışlar ve bugün hala Batı dünyasında Hristiyanlık âleminde Ruslar ve İngilizler etkin rollerine devam etmektedirler. İslam âleminde de Türkler ve İranlılar İslam âlemine etkin olmaya devam etmektedirler. Bu dört devlet İslamiyet’in ve İskitler’den gelen siyasetin etkisi altında olup, halkla birbirleriyle barış içinde yaşamaktadırlar. Sadece devletler Sermaye’nin etkisiyle zaman zaman çatışmakta ama onlar da birbirlerine saygılı olmaktadır.

Türkiye’nin dünya siyasetindeki saygınlığı bu tarihi gelişme ve bugün de aynı siyaseti sürdürmesi dolayısıyladır. Bizim yapacağımız iş; şeriatın emrettiği ve tarihi geleneklerimizde de yer alan, geçici çatışmaları sona erdirip üçüncü bin yıla barışçı bir siyasetle devam etmedir. Malazgirt Zaferi ile bu dört ırk anlaşmaya varmış, savaşlar halk arasında değil sadece Sermaye’nin tezgâhları arasında, devletler arasında olmuştur. Bugün Hıristiyanların ve Müslümanların en büyük problemi dolar putudur. Bir gün Kur’an Peygamberi’nin Kabe’deki putları çıkarıp parçaladığı gibi biz Hıristiyan ve Müslümanlar da dolar putunu Mekke’den ve Kudüs’ten çıkarıp parçaladığımız zaman fetih gerçekleşecektir.