Bu yazı Fehmi Koru’nun 15.03.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

https://fehmikoru.com/hayal-kirikligi-yasamak-istemiyorsak-temel-konularda-hata-yapmamaliyiz/

Bin yılına kadar İslam âlemini Araplar yönetmiştir. Abbasiler ve Emeviler arasında çekişmeyle geçen bu dönemde Persler Şiileri Türkler Sünnileri tutmuşlardır. Onların hâkimiyetinde İslam uygarlığına katkıda bulunmuşlardır. İslam dünyası ile boy ölçüşecek ne Çin ve Hint’te ne de Avrupa’da bir güç mevcut olmuştur. Çatışmalar kendi aralarında devam etmiş, 1071 Malazgirt Savaşından sonra İslam Dünyasına Türkler hâkim olmaya başlamış ve İslamiyet Batıya götürülebilmiştir. Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çatışmalar başlamıştır. Bu arada Avrupa İslamiyet’in etkisiyle uygarlaşmış, özellikle sanayi de Müslümanları geçmiştir. Viyana’da başlayan bozgunluk Sakarya’ya kadar gelmiş ve Osmanlı ile birlikte İslam Âlemi büyük bir yenilgiye uğramıştır. Türkiye’yi İslam Âleminden koparmak için 1. Cihan Savaşından sonra Sevr uygulaması yapılmak istenmiş, Türkiye Sevr’den kurtulmak için İslamiyet’i bırakmış, laiklik adı altında dinsiz bir ülke olarak organize edilmek istenmiştir.

Bu organizasyon sonunda Türkiye Batı cephesine geçtiğini iddia etmişse de gerek Türkiye’deki Müslümanların gerekse dünyadaki İslam Âlemindeki halkların baskısı sonucunda Türkiye hala İslam Âleminin merkezinde kalmaya devam etmiştir. Sermayenin atadığı yöneticiler Türkiye ile İslam Âlemini birbirinden ayırma siyaseti içinde iseler de halklarının baskısıyla Türkiye’ye karşı cephe alamamışlardır. Yöneticiler bir taraftan halkla iyi olma siyasetini gütmek zorunda kalmışlar diğer taraftan Batının isteklerini yerine getirmeye de çalışmışlardır.

Kosova’daki olay bu siyasetin sonucudur. Kosova ne Türkiye’yi ne de Batı’yı bırakabilir. Mısırla olan ilişkimizde aynıdır. Her iki devletin halkları Müslümandır ve aralarındaki Şii Sünni kavgalarını bitirmişlerdir. Yöneticileri İslam Âlemini bölememektedirler. Buna karşılık Sermaye durmadan Sünnilerle Şiileri, Araplarla Acemleri çatıştırma politikası içinde kalmıştır.

Şimdi Arabistan’da yayınlanan gazetelerde Türkiye’nin Mısırla ve diğer Arap ülkeleriyle barışabilmesi için 2 şart koşulmuştur. Biri İran ile Türkiye’nin arası böyle sıkı fıkı olmamalı, diğeri ise Türkiye Müslüman Kardeşleri tutma siyasetinden vazgeçmelidir. Yani ağızlarından baklayı çıkarmışlardır. İran siyasetini Türkiye’nin değiştirmesi demek, 3. Cihan Savaşının çıkması ve Türkiye’nin ve İran’ın soykırımına uğratılması demektir. İslam Âlemi olmadan bir 3. Dünya projesidir bu. Bunu biz 50 yıldır yazarak diyoruz ki Türkiye ile İran karşı karşıya gelmedikçe 3. Cihan Savaşı çıkmaz. Müslüman Kardeşlere karşı olmak demek, İslamiyet’e karşı olmak demektir. AK Parti gerek Risale-i Nur şakirtleri gerekse Müslüman Kardeşlere karşı olamaz, aksine davranışlar kendi sonlarını getirir.

Türkiye’nin yapacağı iş vardır. Kim olursa olsun, iyilikte müspet akitlerde dünyadaki bütün devletlerle ve bütün halklarla her zaman her yerde iş birliği yapmalıdır. Kötülükte ve menfi akitlerde hiç kimseyle hiçbir yerde bir anlaşma yapmamalıdır. Müzakerelere bile girişmemelidir. Kur’an’ın emri budur. Şeriatın emri budur. Buna uyarsa kendisine Allah’ın tevdi ettiği 3. Binyıl uygarlığını başlatma görevini layıkıyla getirmiş olur. Yok, menfi akitler yaparak İran ve Müslüman Kardeşler ile arasını bozarsa Allah başkalarını istibdal eder. Bunu ben değil Kur’an söylüyor.

https://www.youtube.com/watch?v=Ry55CfPSw2Y&t=23s&ab_channel=AdilD%C3%BCzen