EKONOMİDE ZELZELE
Köyde bir aile düşünün. Arazileri vardır. Her yıl eker, biçer ve yaşarlar. Komşulardan biri komşuyu yemeye karar vermiş, ona tavsiyelerde bulunmuş: Sen çalışıyorsun, çok yoruluyorsun. Oysa sen çalışma, o zaman az yersin, sana yeter! Bak elindeki tohumluk buğdayı da tarlaya atıyorsun. Çürüyor, ekme. Ben sana borç veririm, geçinirsin!
Bu tavsiyeye uyan aptal komşudan daha aptal bugünkü Türkiye’dir!
Enflasyonu düşüreceğiz diye tüm işleri durdurduk. “İMF borç verecek de geçineceğiz!” diyoruz. İşsiz kalan insan bize yüktür. Çünkü nasıl olsa geçinecektir. Ekilmeyen tarla zarardır. Çünkü o vakit geri gelmez.
Bu hükümet ne yapıyor? Devleti intihara götürüyor.
Hepsi susmuş, bitkisel hayata girmişler, bilinçlerini kaybetmişler.
Adil Düzenin Görüşü Nedir?:
- Ülke İstiklâl Savaşı’nda olduğu gibi kendi derdine düşmüşlerin yönetimindedir. Gaflet, dalâlat, hatta hıyanet içindedir. Milleti yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.
- Halk teşebbüsleri devreye girecek ve işsizliği ortadan kaldıracak, tüm tabii imkanları harekete geçirecek.
- Makro ekonomideki çöküntüyü mikro ekonomi giderecek şekilde halkın planlama yapması gerekir.
- Elbette halkın bu hareketini durdurmak isteyen şer güçler olacaktır. İşte milletin azmi ve kararı onlara karşı gereklidir.
- Halkın azmini gören ordu da dağıtılmış olsa bile milletle bütünleşecek ve ekonomi sağlığa kavuşacaktır.
- Sonra sıra inkılâplara gelecek ve Adil Düzen Anayasası oluşturulacaktır.
Bunun dışında bir kurtuluş görmüyoruz.
Otuz yıl önce parti kurduk. Şimdi onlar da milletin sırtında yük. “Kapanmayalım!” diye köy gelini gibi sus-pus oturmaktadırlar. Madem ki görev göremiyorsun, hiç olmazsa çekil!..
Demek ki siyasetin yapabileceği bu kadar!
Batum’dan bir akıldane Trabzon Valisine mektup yazmış:
“Valiyi vâlâ /
Rütbesi bâlâ /
Memleket elden gitti /
Uykuda mısın hâlâ?!”