‘Geçmiş olsun İzmir, Allah korusun Türkiye’ - 5
“MİLLÎ GAZETE ile başlayıp devam edeceğiz bugün de; aynen ilk yazılarımızda yaptığımız gibi; bunun önemli bir sebebi var” demiştik önceki yazımızsa; bugün de Millî Gazete’den iki hatırlatma ile devam edelim... Birincisi, Mahmut Toptaş hocamızın bugünkü (4 Kasım) “Depreme dayanıklı adam yetiştirme teklifim” başlıklı yazısı. Mahmut Hocanın yazısını okuyup hayatımızdaki dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî her türlü tufanlara ve de depremlere dayanıklı adam yetiştirelim… İkincisi de, Millî Gazete muhabiri Furkan Erten’in “Zemin balçık, beton eksik!” başlıklı haberi. Bayraklı’daki bölgeyi çocukluğumdan beri bahçeler ve yer yer bataklıklar olarak bildiğimi, önceki yazılarımda yazdım. Furkan kardeşimiz teknik bilgiler veriyor, özetle okuyalım…
“Zemİn balçık, beton eksİk!” Deprem bölgesinde yıkılan binalarda incelemede bulunan Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEMAR) Müdürü Prof. Dr. A. Samet Arslan gazetemize yaptığı açıklamada, “Seferihisar tarafındaki binalarda çok fazla hasar yok. Deprem dalgası güneybatıdan gelmesine rağmen o bölgelerde bir şey yok ama Bayraklı’ya geldiğimizde birçok enkazla karşılaşıyoruz. Bayraklı’da kil, silt ve kumdan oluşan bir zemin var. En yakın kaya 80 ila 90 metrede başlıyor. Yukarısı kil, silt ve kum. Yani bildiğiniz balçık! O yüzden buradaki binaların hasar görmesi sürpriz değil.”
“STANDARDIN ALTINDA BETON KALİTESİ VAR” “Bina tam sarsıntıya, titreşime geçmemiş. Tabandan kesme suretiyle hasar oluşmuş, hiçbirisinde bodrum yok. Çünkü yer altı su seviyesi burada yüksek. Binanın beton kalitesizliği de çok etkili. Standartlarda öngördüğümüz beton kalitesinden çok çok düşük bir kalite var.”
“DEPREM MESAFE TANIMADIĞINI BİZE GÖSTERDİ” Cuma günü meydana gelen deprem merkez üssüne yakın yerlerde ciddi hasar yapmazken, 70 kilometre uzaktaki Bayraklı’da birçok binanın yıkılmasına neden oldu...” (Sebeplerini günlerdir yazdım. /RNE)
***
İzmİr Depremİ vesilesiyle bazı bilgiler verelim ve İlgİlİlerİ uyaralım!
Güzel ülkemiz oldukça yoğun bir deprem bölgesi içermektedir. Bu bölgelerden 485 aktif fay hatları üzerinde inşa edilmiş 68 ilimiz bulunmaktadır. Prof. Dr. Orhan Tatar'ın açıklamasına göre içinden aktif fay hattı geçen ilçemiz de 400 civarındaymış. Belde ve Köy bazına inildiğinde ise rakamlar 6-7 bin civarındaymış (Bu bilgiler 21.02.2020 tarihli.)
Bu bilgilerden sonra, bir profesörün sorduğu soruları biz de soralım: *Söz konusu il ve ilçelerdeki yüzlerce yıllık yerleşim bölgeleri, bu fay hatlarından NEDEN uzağa taşınmıyor? *Son yıllarda kesinleşen aktif fay hatları bilgilerimiz yeniden kentleşmede NEDEN kullanılmıyor? *Bu bölgelerde yapılan yeni binalar, bu risklere karşı NEDEN 1999 yönetmeliğine göre imar edilmiyor? *Az katlı eski binalar yıkılıp, rant kazanma uğruna imar izni olmadan NEDEN daha yüksek katlı binalar inşa ediliyor? *2003 yılından bu yana 7 adet imar affı çıkarıldı. Yasal kurallara uymadan inşa edilen binaların affı NEDEN kabul edildi? Bunları görmezden gelen ve müsaade eden tüm yerel ve genel yönetimler, yaşanan facialardan kendilerini ne kadar sorumlu bulacaklar? (3.11.2020). Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar)
***
DEPREM DİLE GELSE DER Kİ: “İnsan, sen ne acayip bir varlıksın? Ben doğal bir olayım ve varım. Artık benim geleceğimi de aşağı yukarı biliyorsun. Ben olmazsam şu yeryüzü patlardı. Ben, düdüklü tencerenin düdüğüyüm. Allah yeryüzünün stresi patlamasın diye, dünyanın bazı yerlerine düdük koydu. Sen yeryüzüne misafir olmadan önce de böyleydi. Sen Allah’ın özel misafirisin. Allah sana kanun koyduğu gibi yeryüzüne ve malzemeye kanun koydu. Yeryüzü de, malzemeler de kendi dinamiği ve aklı içinde çalışıyor. Sen neden bu kanuna uygun davranmıyorsun, uygun malzemeyle uygun ev yapmıyorsun? Bil ki; depremin kendisi kaos değil kozmostur. Deprem kaos oluyorsa bu senin yüzündendir.”
“Zemin etüdü yapılmadan, gerekli mühendislik tedbirleri alınmadan bina yapılmaz. Bu, yerkürenin fıtratını ciddiye almaktır.” (Prof. Dr. Orhan Arslan, 26 Ocak 2020 tarihinde yazdığı “Deprem bir doğa olayıdır” başlıklı yazısında bu uyarıları yapmış.) UYANALIM…