Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013
8740 Okunma, 1 Yorum

 

Oturduğunuz çevreye bakınız. Canlı ve cansız çeşitli varlıklar görürsünüz, hattâ hiçbirisi diğerine benzemez. Bunların yapısındaki atomların sayısı yüze yakındır, en çok 118 olabilir. Ama sona doğru gidildikçe ömürleri kısalmakta, saniyeden çok kısa zamanda var olup yok olmaktadır. Bütün varlıklar 100 çeşit tuğladan meydana gelmiştir. Bunlar da suyu oluşturan hidrojen denilen bir maddenin bir araya gelmesi ile çeşitlenmişlerdir. Hidrojen de 1836+1 parçacıktan oluşmuştur. Kâinatta bu parçacıklar vardır. Bunlar ışık hızına çıkar veya bizim hızımıza inerler.

Bütün bunlar birbirleri ile birleşirken, bir araya gelirken hepsi belli sayılarda ve belli güçlerle bir arada olurlar. Yani kâinat ışık kuantumları ile bu kuantumları oluşturan iki veya dört çeşit parçacıklardan oluşur. Diğer bütün oluşlar matematik kuralları içinde birleşmeleri sayesinde gerçekleşir.

Biz kâinattan yararlanarak yaşarız.

Ondan yararlanmamız için onu bilmemiz gerekir. Ateşin yaktığını bilmezsek elimizi ateşe sokunca yanarız. Armudun yararlı olduğunu bilmezsek açlıktan ölürüz yahut zehirli mantarları yersek ölürüz. Oradaki kısmi cehaletimiz bize nelere mâl olmaktadır.

İşte, kâinatı bilmemiz matematikle mümkündür. Fıkhı yani ne yapacağımızı Arapçasız bilemeyiz ama nasıl yapacağımızı da matematiksiz bilemeyiz. Oysa ne yapmak istediğimizi bilmemiz yeterli değildir, nasıl yapacağımızı da bilmemiz gerekir.

Arapça da Matematik de zor öğrenilecek ilimler değildir ama çalışmak ister.

İşte, müçtehit olacak kimse Arapçayı bilen kişi olacak ama Matematiği de bilen kişi olmalıdır. Matematikle tekniği, Arapça ile fıkhı yani hukuku öğrenecektir.

Eskiden yapılacak işler çok azdı, bilinecek şeyler çok azdı. İnsanın müçtehit olması için o zaman bilinen bütün ilimleri öğrenmesi gerekiyordu. Hâlbuki şimdi işler o kadar çoğalmıştır, bilinecek o kadar şey vardır ki, bir insan ömrü boyunca milyonda birini bile öğrenemez. Yapılacak tek şey herkesin kendisine lazım olanları öğrenmesidir. Peki, bize ne lazım olacağını nasıl bileceğiz? Bilemeyiz. Çünkü hayat tesadüflerle yürür. Nerede ne ile karşılaşacağınızı bilemediğiniz gibi, karşılaştığınız şeyin dahi ne olduğunu bilemezsiniz.

Allah bunun için kolaylık sağlamıştır. Bir şeyle karşılaştığınız zaman ne yapacağınızı size fıkıh öğretir, orada o zaman öğretir; nasıl yapacağınızı da size teknik öğretir, orada öğretir. Bunun için yazılmış fıkıh ve teknik kitaplar ve projeler vardır. Onları okuyarak ne yapacağınızı ve nasıl yapacağınızı bilebilirsiniz. Yani siz her şeyi değil sadece size lazım olanları öğrenme imkânına sahipsiniz.

İşte, sizi her şeyi öğrenmekten kurtaran, size nerede ne zaman ne öğreneceğinizi öğreten ilim Matematik ile Usul’dür. Usul ne yapmanız gerektiğini yani fıkhı öğretir. Matematik de nasıl yapacağınızı yani tekniği öğretir.

Nasıl öğretir?

Öğretir çünkü Arapça bilen bütün fıkıh kitaplarını okuyup anlayabilir.

Matematik bilen de bütün teknik kitapları okuyabilir ve projeleri anlayabilir.

İşte bu iki ilim sizi her şeyi bilmekten kurtaracaktır.

Arapçada neler öğreneceğimizi yazmıştık.

Bugün de Matematikte neleri öğreneceğimizi kısaca anlatacağız.

1- Birimleri öğreneceğiz. İnsan bir birimdir. Yumurta bir birimdir. Metre, kilo, sıcaklık derecesi birer birimdir.

2- Saymayı öğreneceğiz. Birimlerden bir yerde kaç tanesi olduğunu bilmek saymaktır. Sepette 15 yumurta vardır diyebilmek saymaktır. Saymak paketlemektir.

3- İşlemleri bilmektir. Toplama, çıkarma, çarpma, bölme, üs alma, kök alma ve logaritmasını bilme işlemleri bilmedir. 5’in 3 ile üssü 125 eder, 5’i 3 defa birbirine çarpma demektir. 125’in üçe göre kökü yani 5’i bulmak kök almadır. 3’ü bulmak ise logaritmasını bulmaktır.

4- Denklemleri oluşturmaktır. 5 ile 7’inin çarpımı ile 15’in toplamı 50 eder dediğimiz zaman burada bir denklem kurmuş oluruz.

5- Değişmeyi incelemektir. Kaç kilo yakıt yakarsam odamı bir gün akşama kadar 15 derece ısıtırım. Yani yakıtın tükenmesi ile odanın ısınması arasında ilişki vardır. Bir şeyin değişmesi, başka bir şeyi nasıl değiştirir? Bunu inceleyen bölüme analiz denir.

6- İhtimaliyat. 100 hastanın başı ağrıyor. İlaç olarak aspirin veriyoruz. İyileşiyor ama hepsi değil de %70’i iyileşiyor. Onları taburcu ediyoruz. 30 hastayı ise hastanede tedavi için yatırmamız lazım. O halde olasılık hesaplarını bilmezsek kaç yatağa ihtiyacımız olduğunu bilemeyiz.

7- Seriler ve diziler. Bir çemberin çapa bölümü hiçbir zaman bir ondalık sayı ile ifade edilemez. Tamı tamına bulmamız mümkün değildir. Ama istediğimiz kadar yaklaşabiliriz. Bu tür sayılar çoktur. Sinüs, kosinüs bu tür serilerdir. Bunun da ilmi vardır.

8- Bilgisayar matematiği var veya yoka dayanır. Sıfır ve 1’i elektrik makinelere öğretir, ondan sonra istediklerimizi yaptırabiliriz. Bunu bilgisayar matematiği ile yapabilmekteyiz yahut mantık matematiği ile yapmaktayız.

Demek ki Fıkıhta ulum-ı semaniye olduğu gibi Matematikte de ulum-ı semaniye vardır. Aslında bunlar analogdur. Biri niteliği inceler, diğeri niceliği inceler.

Bizim müçtehit adaylarına bu 16 ilmi öğreteceğiz.

İnsanlık bu ilimleri en az beş bin yıl çalışarak elde etti. Bunları kendi kendimize öğrenemeyiz. Büyüklerimiz bize öğretti, biz de gençlere öğreteceğiz.

Bu ilimler müçtehit için gereklidir ama yeterli değildir. Bu tarafıyla biz müçtehidi yetiştireceğiz ama asıl müçtehit kabiliyeti olanlar kendiliğinden müçtehit olacaklardır. Olamayanlar da uygulayıcı olacaklardır.

Müçtehit olmak demek, bir işletmenin teknik ve fıkhi projesini yapmak, kitabını yazmak demektir.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
17.02.2013
00:40

Sayın Karagülle, Son seminerinizde ifade ettiğiniz bir cümle dikkatimizi çekti ve bunu sorma gereği duyduk. Ne yazık ki seminerlerin altına yorum yazılamadığı için burada yazmak zorunda kaldık. Bunun için anlayışınıza sığınıyoruz. Seminerinizde diyorsunuz ki: "Tekzib edenler ise; sizin söyledikleriniz yanlıştır, siz Kur’an’ı yorumlamıyorsunuz, siz kendi heva ve heveslerinizi Kur’an diye bize sunuyorsunuz diyorlar. Bunda haklılık tarafları olabilir, biz Kur’an’ı yorumlarken kendi heva ve hevesimizin tesiri altında kalabiliriz. Bunun içindir ki bizimle tartışan herkesle tartışıyor ve yanlışlarımızı düzeltmek istiyoruz. Sam Adian gibilerinin tamamen Kur’an’ı tahrif edici sözlerine de kulak veriyor ve değerlendiriyoruz. Yanlışlarımızı onların söyledikleriyle düzeltmeye çalışıyoruz. Ama dilsiz, sağır ve kör olan çağımızın ulemasından yararlanamıyoruz, dalalette olduklarını söylüyoruz. " Bu açıklamanızda kullandığınız “Tamamen Kur’an’I tahrif edici” ifadenizden ne kasdettiğinizi açıklamanız gerektiğini düşünüyoruz. Bizim Kur’an I tahrif etmek gibi bir gayemiz olmadı. En azından bir böyle bir amaçla hareket etmiyoruz. Ama buna rağmen siz böyle bir iddiada bulunuyorsanız bunu açıklamanız gerekir çünkü bu ciddi bir ithamdır. Hata yapmış olabiliriz, ama zaman zaman tartışmaların sizin seminerlerinize yansıyan taraflarına baktğımız zaman tanımlamalarda ve manada hatalı olmadığımızı da görüyoruz. Buna rağmen böyle bir iddiada bulunuyorsanız bunu açıklamanız herkesin yararına olacaktır çünkü bizim söylediklerimizi değerlendirenlerin de hata yapmalarını önlemiş olursunuz. Eğer ciddi bir dayanağınız varsa. Siz bir seminerinizde “Istılah olmadan Kur’an anlaşılamaz” demiştiniz. Biz ise Istılah’ın tahrif olduğunu söylemiş idik. Her kelimeyi yorumlamak yahut açıklamak zorunda değiliz. Eğer bir kelimenin manasını kavrayamıyor ve açıklayamıyorsak onu geçeriz. Demek ki henüz zamanı gelmemiştir. Ama bunun yerine o kelimeye mana uydurup, ıslah edip kendimize gore bir sonuç üretmeyiz. Ben bir örnek vermek istiyorum izninizle. Mesela “Vahid” kelimesi üzerinde herhangi bir tartışma yoktur. Yahut en azından ben rastlamadım. Ama “Ahad” kelimesi üzerinde çok tartışma vardır. Çünkü bu ifade özellikle “Tevhid” anlayışının temeline dinamit koyabilecek durumdadır. Bu yüzden de tartışma çoktur. Lugatte bu kelime nasıl tarif edilir? “İstiğrak içindir. Birleşme ve ayrılma yoluyla çoğu içerir. Nitekim, “evde bir kimse yok” dendiği zaman, bir ve iki veya daha fazlası topluca veya ayrı olarak yoktur demek istenir.” Devam edelim: Bu anlamda müsbet olarak kullanılması doğru değildir. Çünkü iki zıd şeyin nefyi doğru olur da, isbâtı doğru olmaz. Evde bir kişi vardır denilince burada bir kişinin isbâtı bulunduğu gibi bunun üzerinde olanların da topluca veya ayrı ayrı varlığı isbât edilmiş olur... İsbât için kullanılan bire gelince; bu da üç şekildedir. Birincisi onlar basamağına eklenen birdir; onbir, yirmibir, gibi. İkincisi muzâf veya muzâfün ileyh gibi evvel anlamına kullanılan birdir. Üçüncüsü ise mutlak sıfat olarak kullanılır ve ancak Allah'ın vasfı olarak ifâde edilir. Yapılan tanımda hangi ifadenin “gerçek manayı” hangilerinin ise “Istılah” manayı ifade ettiğini anlamak zor olmasa gerek. Bir kelimenin ifade ettiği mananın bir kısmını alıp bir kısmını almamak Doğru olmayacağı gibi, “Allah” lafzı söz konusu olduğunda kelimenin asıl manasını terketmek de Doğru olmaz. Bu sebeple biz demiştik ki “Ahad” hiçliktir. Aslında bunu söylerken kavramsal olarak tartışılmasını istemiştik. Ne var ki kimse buna yanaşmadı. Buradan kasdettiğimiz şey şu idi ki muhtemelen lafzın da kastı budur: “Allah sizin bir kimseniz değildir, sizin için yoktur, buna dayanarak Allah şöyle Allah böyle demeyin” şeklinde bir mana ihtiva eder. Sizin sıkça başvurduğunuz bir ifade şeklini reddetmiş olur. Geriye kalan kısımları saymak bile gereksizdir. Kur’an da kullanılan kelimelerin “Islah” edilmiş hallerini herhalde bilmeyen yoktur. Bilmeyenler varsa Ragıp El-Isfehani’nin “Kur’an ıstılahları sözlüğü/El-Müfredat” ını alıp incelemeleri yeterli olur sanırım. Tabii, yine aynı müellifin kaleminden çıkmış olan “lisan-ül Arab” sözlüğünün dayanakları ve mana yöntemini de anlamak açısından büyük yarar sağlayacaktır. Her iki eseri karşılaştırıp “güvenilirlik sorgulaması” yapmayan birilerinin olma ihtimalı ne yazık ki çok azdır. En azından mantık çerçevesinde. Kısaca ve özetle biz ne söyledik? Bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

- Salat ile Namaz kavramlarının aynı olmadığını, Namaz’ın bir ritual olduğunu ve Kur’an da karşılığının olmadığını söyledik. (Vaktiyle fukeha’dan biri bu sebeple bana “zındık” demiş idi ancak zaman içinde, bu fakih hazretleri de söz konusu namaz ve oruç eylemlerinin cahiliyeden kopya edildiğini oraya da çeşitli geleneklerden geçtiğini itiraf ettiğini de gördük. İsmi çok da önemli değil.)

- Kur’an ın Riba’yı yasakladığını, Faiz kavramının ise başka bir şey olduğunu ve bunuunla ilgili herhangi bir yasaklamanın olmadığını söyledik. (siz de böyle söylediniz, ama yine de Faiz demekten geri durmadınız)

- Sadaka ve Zekat kavramlarının aynı olmadığını, vergi olanın sadece sadaka olduğunu, zekatın ise kamu finansmanı anlamına geldiğini ve bir borç niteliğinde olduğunu söyledik. Zekatı vergi saymanın “zulüm” olduğunu da eklemiyi ihmaal etmedik çünkü böyle yapıldığında topluluk sermayesiz bırakılmakta ve güçsüz kılınmaktadır. (Üstelik bunu iddia eden sadece biz de değiliz, geleneksel anlayışa sahip olanların önemli bir kısmı da ciddi tartışmalar yapmışlar ve yapmaya da devam ediyorlar.)

- Toprakta ve doğal kaynaklarda “mülkiyet” olmadığını, bunların “miras”a konu edilemeyeceğini söyledik. (bunun üzerine siz de ifadelerinizde bazı değişiklikler veyahut ilaveler yaptınız ama yine de mülkiyet kavramını Kur’an ın önerdiği düzleme oturtmaktan kaçındınız. Çünkü yerleşik nizamın devamını arzuluyor olmalısınız. Sermayeye itirazınız var ama, güçlünün haklılığını da Kabul eder durumdasınız)

- Allah’ın mutlak olduğunu, tanımı ve tahayyülünün mümkün olmadığını, yaratılışın Allah’ın bir işi değil, onun dün’inden rabbin işi olduğunu söyledik. (Aslında bunu söyleyen ilk biz de değildik, paradigmanın içinde bunu ifade eden başkaları da olduğu gibi, rububiyet kavramını geliştiren de biz değiliz) Tabii bunlara bağlı olarak pek çok konuda da doğal olarak farklı sonuçlar ortaya çıktı. Ceza hukukunun anlaşılmasında, Zina, Nikah gibi kavramlarda vs. Ama bütün bu süreç içerisinde “Mana” sebebiyle bir itirazla da karşılaşmadık. Yapılan itirazların hemen tamamı ya “usul” sebebiyle, yahut geleneklere gore. Detayları zaten yazmıştık, yaratılış, evrim, süreç ve sistemin işleyişi, yeryüzü ve gökyüzü gibi kavramlar, usul, icma vs. Eğer atladığımız bir şey varsa lütfen hatırlatınız. Başka bir şey daha söyledik: "Kur’an ın bir metodolojisi zaten var. Sonradan üretilmiş ve kişiselleştirilmiş usullere itibar etmek zorundayız da, neden Kur’an ın metodolojisini kullanmıyoruz?" Üstelik bu konuda da pek çok ihtilaf olmasına rağmen. (Tabii Usul kavramının, usulu ortaya koyan ve uygulayan kişiyi bağlayacağını siz de Kabul etmiş ve zaten bunu söylemiş idiniz) Bütün bunları söylerken, gerek sizin kendi usullüreniz çerçevesinde fıkhın ortaya koyduğu anlayış ve gerekse bizim ayetlerden anladıklarımız çereçevesinde delillerini de ifade ettik. (Bu elbette sizin de bunları Kabul etmenizi gerektirmez, siz dilediğiniz gibi düşünebilirsiniz.) Ve son olarak “kur’an I anlarken, orjinal manaya sadık kalmak gerektiğini” ısrarla vurguladık ve böyle de davrandık. Yani kelimelerin orjinal manalarıyla hareket etmek gerektiğini söyledik ki bunu da ilk ortaya atan biz değiliz. Siz her ne kadar bunu zahiriye, hariciye vs. gibi birtakım mezhep bataklığına çekmeye çalışsanız dahi, ehl-I sünnet olarak tanımladığınız gurup içerisinde de böyle davrananlar çoktur. Bunlar zaten bilinen şeylerdir. Şimdi söyler misiniz, biz nerede “tahrif” ettik? Kendi anlayışınıza gore tahrif sayabilirsiiniz ki zaten pek çok konuda aynı fikirde olmadığımız açık. Ancak, metodoloji çerçevesinde nasıl bir tahrif söz konusudur bunu bilmek isteriz. Sizi okuyanların da bunu bilmeye hakkı olduğunu düşünüyoruz. Vesselam





Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 40847 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28242 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 26914 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19093 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 17362 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Devlete faiz haram mıdır?
9.11.2013 17019 Okunma
Süleyman Karagülle
İlmîlik Demek “Usul” Demektir
3.10.2015 16235 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden Arapça; Neden Kuran Arapçası
9.02.2013 14650 Okunma
1 Yorum 10.02.2013 15:18
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 13501 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 12960 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
Akit ve Ahit (Tekrar)
12.04.2012 12918 Okunma
1 Yorum 13.04.2012 17:57
Süleyman Karagülle
Evlilik ve Kanun Önerisi
5.03.2016 12911 Okunma
1 Yorum 06.03.2016 01:18
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 12903 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 12893 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
R.T.Erdoğan ve F.Gülen
8.02.2014 12682 Okunma
2 Yorum 27.07.2017 01:05
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 12565 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 12507 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 12433 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Akhan ve Tokul Ailelerine Açık Mektup!
5.09.2015 12225 Okunma
1 Yorum 05.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 11442 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 11438 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Kesilen Hayvanlar (Mete Firidin’in görüşü üzerine)
14.04.2015 11304 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 20:19
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 11254 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-1
1.10.2011 11229 Okunma
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 11195 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11004 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 10956 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
AK Parti’nin Kötülük ve İyilikleri
25.06.2016 10877 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE TAM İSTİHDAM
3.10.2016 10818 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 10734 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Sam'a cevap: Kuran'daki müşküller, müteşabihler
3.01.2016 10676 Okunma
1 Yorum 16.01.2016 14:15
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 10654 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İki Merkez; Sermaye ve Kur’an
3.10.2015 10565 Okunma
2 Yorum 05.10.2015 08:11
Süleyman Karagülle
Sam Adian'a cevap
15.11.2015 10527 Okunma
2 Yorum 19.11.2015 21:27
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 10490 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
Riba/Faiz ve Katılım Bankaları
24.01.2015 10464 Okunma
Süleyman Karagülle
Kiralar Neden Yüksek?
31.01.2015 10450 Okunma
Süleyman Karagülle
Mümin kimdir?
9.05.2015 10446 Okunma
Süleyman Karagülle
Söz ver, oy vereyim
9.05.2015 10272 Okunma
1 Yorum 11.05.2015 09:51
Süleyman Karagülle
Çağımızın sorunları
4.05.2013 10256 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:10
Süleyman Karagülle
Akit Yorumcularına
21.07.2015 10247 Okunma
1 Yorum 22.07.2015 13:24
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin Yeri ve Görevi
27.06.2015 10235 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 14:04
Süleyman Karagülle
Türkiye’yi bekleyen tehlike; uçurum!
6.06.2015 10201 Okunma
2 Yorum 09.06.2015 08:56
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 10201 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 10184 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10124 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Kuran'ın değeri, Muhammed'in varlığına dair cevaplar
11.06.2016 10081 Okunma
1 Yorum 12.06.2016 17:31
Süleyman Karagülle
Medine Vesikası-Taha Akyol’a Cevaplar-2
25.07.2015 10073 Okunma
Süleyman Karagülle
F. Gülen ve İbtihal
26.03.2016 10045 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm Süreci ve PKK sorununun çözümü
8.08.2015 9963 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 12:00
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 9962 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 9952 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 9909 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 9847 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 9787 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 9734 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 9681 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Akevler ve AK Parti
14.06.2015 9649 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergisiz Devlet
26.12.2015 9614 Okunma
2 Yorum 26.12.2015 20:11
Süleyman Karagülle
Elektrik Kesintisi ve Çözüm Önerisi
4.04.2015 9422 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 9390 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 9388 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
KUR’ANÎ ÇÖZÜM
18.04.2016 9371 Okunma
1 Yorum 18.04.2016 10:52
Süleyman Karagülle
Mısır’daki İdamlar ve Yapılması Gerekenler
23.05.2015 9363 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 10:09
Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012 9343 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 9337 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kıssadan hisse ve devlet yönetimi
17.05.2014 9326 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruslar ve Türkler
20.12.2015 9280 Okunma
2 Yorum 25.12.2015 14:57
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9187 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
Altın Bono
17.12.2016 9161 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 21:21
Süleyman Karagülle
IŞİD ve PKK ile Neler Oluyor?
1.08.2015 9154 Okunma
Süleyman Karagülle
Kenan Evren
16.05.2015 9128 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:30
Süleyman Karagülle
Milletvekili Yemini
14.03.2015 9106 Okunma
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9083 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Dünya İçin Yapılması Gerekenler
19.11.2016 9037 Okunma
1 Yorum 19.11.2016 22:39
Süleyman Karagülle
Sermaye ve siyasi güç, para ve silah
24.05.2014 8983 Okunma
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 8970 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Son Ümit!
4.07.2015 8968 Okunma
Süleyman Karagülle
İslâm Hukuku-Taha Akyol’a Cevaplar-1
25.07.2015 8903 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergi indirimi ve vergi iadesi
22.02.2014 8857 Okunma
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 8842 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 8781 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Ayı öldürmek yasak
4.05.2013 8768 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:25
Süleyman Karagülle
Adil Kur’an Düzeni ve çağımızın sorunları
5.09.2015 8765 Okunma
2 Yorum 07.09.2015 17:54
Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013 8740 Okunma
1 Yorum 17.02.2013 00:40
Süleyman Karagülle
Partilere Tavsiye
30.05.2015 8684 Okunma
1 Yorum 01.06.2015 08:08
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeninde Başkanlık
21.05.2016 8530 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:10
Süleyman Karagülle
PKK Mikrobu Üreten Sebepler ve TEDAVİ
6.02.2016 8523 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 23:11
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Çin
1.08.2015 8477 Okunma
1 Yorum 03.08.2015 09:13
Süleyman Karagülle
Akevler ve Araştırmacı
12.01.2013 8472 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Hikmetumut, Ölüm ve Ötesi
5.07.2015 8469 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeni Hükümet ve Devlet Başkanı
20.06.2015 8445 Okunma
2 Yorum 23.06.2015 14:03
Süleyman Karagülle
Rüya
20.02.2016 8423 Okunma
2 Yorum 21.02.2016 11:34
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeni; Çözümü Halk Üretebilir
14.11.2015 8409 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 08:32
Süleyman Karagülle
Rockefeller Ailesi ve Hidrojen Enerjisi
2.04.2016 8382 Okunma
2 Yorum 11.04.2016 08:19
Süleyman Karagülle
AK Partinin başarıları
16.11.2013 8338 Okunma
Süleyman Karagülle
Erbakan ve Adil Düzen
14.11.2009 8268 Okunma
Süleyman Karagülle
Akevler Ekolü ve ...
18.04.2015 8255 Okunma
2 Yorum 20.04.2015 17:09
Süleyman Karagülle
Tanrı ve Olasılık
3.10.2015 8205 Okunma
Süleyman Karagülle
Faizsiz sisteme nasıl geçilir?
16.11.2013 8066 Okunma


© 2024 - Akevler