Ne diyorduk?
“Türkiye ve dünyadaki ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî sorunlar, bütün bu sorunlarla ilgili çare ve çözümler…”
Bugün de kaldığımız yerden devam ediyor ve “kooperatifçilik alternatif değil mecburiyettir” diyoruz…
Güven artırıcı acil tedbirlerin alınması gerekmektedir. Neden ve nasıl?
Önceki bölümlerde de açıklandığı üzere…
* “Aynı anda” sosyal ve ekonomik yapının tamamına nüfuz edebilme fırsatı veren, neredeyse her sektördeki sorun alanlarına çözüm üretebilme imkân ve kabiliyeti bulunan kooperatifçiliğin, dünyadaki diğer uygulama alanlarını incelediğimizde, ülkemizde de hızlı ve güçlü bir biçimde;
* Sigortacılık alanında mutual sigortacılık (kooperatif sigortacılığı) tekniği uygulandığında, toplanan fonlar tamamen yerli ve milli kaynak oluşturmaktadır.
*Tekafül sigortacılığı kooperatif versiyonuyla uygulandığında, toplumda dini hassasiyetlerinden dolayı sigortaya sıcak bakmayan kesimin bu konudaki tereddütleri ortadan kalkmaktadır. (Yeni çıkarılan katılım sigortacılık yönetmeliği, dini hassasiyetleri tatmin edecek niteliktedir. Kooperatif versiyonu yanında bu da bir imkândır.)
*Karz-ı hasen uygulamasının tek tüzel kişilik formu kooperatif şeklindedir.
*Gıda fiyatlarının esnekliğinde önlem alınması için, toptancı halleri re-organize edilerek “üreticiden tüketiciye doğrudan köprü” görevini üstlenebilecek işletme formu kooperatiftir.
*Taşımacılık konusunda neredeyse tüm dünyada “korsan” olarak nitelendirilen aplikasyon taşımacılığının alternatifi, yasal taşımacıların kuracağı kooperatif işletme modelidir.
*Ülkemizde yüksek oranlarda seyreden işsizliğin ve gizli işsizliğin azaltılması noktasında kurumsal çözüm, emek arzında çok çalışanın çok, az çalışanın az ücret almasına dayalı istihdam kooperatifleridir.
*Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri, bireysel enerji üretimi kapasitesini toplulaştırarak enerji ve dış ticaret açığının giderilmesine ciddi katkılar sağlayabilecek potansiyeli haizdir.
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, geldiğimiz noktada kooperatifçilik sisteminin ülkemizde büyük bir itibar suikastına uğradığı açıktır.
Bu itibarın geri edinilmesi ülkemizin geleceği için kaçınılmazdır.
Bu nedenle, “yerli ve milli bir ekonomik kalkınma” sürecinde en hızlı sonuç alınabilecek alan ve konunun merkezinde kooperatifçiliğimiz gelmektedir. Tarımdan finansa, sağlıktan ulaşıma, enerjiden kültüre “tek başına yapamayacağımız bir işi elbirliği ile yapmak” olarak ele alınabilecek her sektörde, kooperatif çözüm üretebilmek mümkündür.
Yukarıdaki yaklaşım ve bir yazıya sığmayacak derinlikteki parametreleri birlikte değerlendirdiğimizde, Yeni Ekonomi Programı’nda, başta enflasyonla mücadele olmak üzere “kooperatifçilik odaklı” bir anlayışa geçilmesi çok önemli ve değerli bir adımdır.
* Kooperatifçilikte dünyaya ilham vermiş bir medeniyetin mirasçıları olarak, kooperatifleri toplumsal kalkınmanın bir dinamiği olarak ekonomik hayatın her alanına taşımalı, daha çok insanın refahtan daha çok pay almasına aracılık etmeliyiz.
* Kooperatiflerin gerek kendi aralarında gerekse devletle ortak çalışması sosyal faydayı ve ekonomik refahı artırmada en etkili yoldur.
* Sürdürülebilir bir kooperatifçilik yönetimi, kalkınma hedeflerine ulaşmada en başarılı yöntemdir. Kooperatiflerin sorunlarının çözümü, bu yöndeki çalışmaları daha da kolaylaştıracaktır.
* Kooperatifçilik alternatif değil, mecburiyettir.