Kurban Bayramı; gerçek bayram nasıl olmalı…
Millî Gazete, malum olduğu üzere, bayramda yayımlanmayan tek gazete!
Her yönüyle ‘farklı’ olan gazetem, bu yönüyle de farklı; elhamdülillah…
Bu bayramda ben de farklı bir bayram yazısı yazmayı deneyeceğim…
Birinci Gün:
Ortanca oğlumla kurbanımızı kestik! Büyük oğlumun ve ailesinin yani torunlarımızın da katılmasıyla kahvaltılı bayramlaşmamızı yaptık! Küçük kızım zaten evde ama büyük kızım ve diğer torunlarım Çankırı’da; bayram öncesi bayramlaşmıştık, telefonla bayramlaşmalara devam! Küçük oğlum eşiyle birlikte İzmir’de, annemi ve beş halasını ziyarette… Öğleden sonra uluslararası bir büyüğümün yine uluslararası genişlikteki bayram ziyafeti toplantısına evdeki bütün aile fertleri ile katıldık, toplantı boyunca ülke ve dünya meselelerini müzakere ettik…
İkinci Gün:
Sabaha karşı İstanbul-İzmir uçağındayım; artık babamın olmadığı bayramlara alışmaya çalışıyorum! Öylesine hüzünlüyüm ki; elhamdülillah annem var ve onu ‘özel olarak sevindirme’ ziyaretindeyim ama babamın da var olduğu yıllardaki havayı yakalamak ne mümkün! İzmir öylesine kavurucu sıcak ki! Ziyaret sonrası gece yeniden İstanbul’a dönüş…
Üçüncü Gün:
Sabah namazı ve sonrasında günlük biriken okumalar ve şu anda yazılanlar…
Üstadın bir taraftan öğretici ve uyarıcı ama diğer taraftan ürkütücü kısa ‘Bayram Tebriği’ yazısını okuyunca, sabah sonrası bir kere daha uyandım!
Şu ana kadar ‘siyaset’ ve ‘ekonomi’ dâhil yazmayı düşündüğüm bütün konuları bir tarafa bırakıp bu bayram gününde sadece bu konuya odaklanıp yazmaya karar verdim.
Neden?
Nedeni okununca anlaşılır, inşallah…
Öyleyse okuyalım: “Bayramlar yıllık kongrelerdir. Ramazan Bayramında öneriler yapılır, bütçeler hazırlanır. Kurban Bayramında uygulamaya geçilir. Ramazan Bayramı fitre müessesesi, Kurban Bayramı ise kurban müessesesi ile karşılanmaktadır. İslamiyet’te dini ayinler eğitim kurumudur. Kurban Bayramı bize kurban eğitimini vermektedir.
a) Öncelikle, kurban müessesesi hayvan yetiştiricilik eğitimini verir.
b) Hayvanların üretilmesi, satılması ve alınması kurumunu oluşturur.
c) Hayvan kesimini öğretir. Herkes sıralanır ve hep birlikte tekbir alınarak kesim yapılır. Herkes kendi kurbanını kendisi kesmelidir.
d) Kurban aynı zamanda savaş ve afet zamanları yapılması gerekenler eğitimidir.
e) Kurban kirlenen sokakların nasıl temizleneceğini öğretir. Sokaklar kurban kesimi sebebiyle kirlenir, kan akar ama akşamüstü birlikte tertemiz yapılır.
f) Bütün çocuklar, kadınlar ve hastalar da dâhil olmak üzere bayramda herkes bir araya gelir; birlikte olma, topluluk ferdi olma eğitimini alır ve zevkini duyarlar.
g) Yıllık kongrelerde alınan kararları herkes resmen duymuş olur.
Bugün dini ayinler fonksiyonlarını yitirmiş, sosyal geleneklere dönüşmüştür. Hayatla çelişki halindedirler. Topluluklar dini ayinleri birer eğlence ve tatil aracı yapmışlardır.
Bu sorun nasıl çözülecek?
Yüz lojmanlı işyeri apartmanlarında yerleşen ve çalışıp üretim yapan insanlardan bir kısmı çıkacak ve Kur'an'ın öğrettiği bayramları uygulayacaklar. Bu bayramları yapabilenler sosyal düzene kavuşacak, maddi refaha erecek. Bunu görüp aynen uygulayabilen köy ve kent semtleri kendilerini yenileyecekler yahut yenileyemezlerse yok olup gidecekler.
Bugünkü bu durumda kimsenin bayramını tebrik edemiyorum ama gerçek bayramların yapılması için dua ediyorum...”
Son cümle benim için hem uyarıcı hem de ürkütücü oldu; sizin için de öyle olmalı!
Her şeye rağmen bayramımız mübarek ve nice hayırlara vesile olsun, inşallah…
Gerçek bayramları uygulamalı olarak kutlamamız dua ve dileklerimizle…