MEZHEPLER, GÜNCELLEME, SEFERİLİKTE NAMAZ
Sayın cumhurbaşkanımızın söylediği ''İslamın güncellenmesi'' cümlesinden kastının ne olduğunu anladıkları halde, kendi istedikleri yöne çekmeye ve karalamaya çalışan bir kesim var.
Milli Gazete yazarı sayın İbrahim Halil Er'in son yazısından alıntılar ile konuya değinmek istiyorum.
İlgili yazının linkini aşağıya ekliyorum.
http://www.milligazete.com.tr/makale/1511067/ibrahim-halil-er/mezhepler-ve-firkalar-tarihi-6
''Mezhepler, dinin farklı yorumlanmasıdır. Bu açıdan bakıldığında zamana ve şartlara göre sürekli kendilerini yeniledikleri görülür. Bu yenileme her mezhebin içinden müçtehitlerin çıkıp kendi döneminin sorunlarını çözdüğü gibi, mezhebi yeni döneme de uyarlamış olur. Sonunda mezhepler, âlimlerin içtihatlarından oluştuğundan bu içtihatlarda hata yapabilir. Yanlışlıklar olabilir. Bu nedenle mezhep imamlarının görüş ve yorumları onların içtihadı olduğunu bilelim. Asıl din olmadığını onların içtihadı olduğunu bilelim.''
Ebû Hanife: “Nereden söylediğimizi (hükmümüzün delil ve kaynağını) tetkîk edip bilmeden bizim reyimizle fetva vermek hiçbir kimse için helâl değildir.” “Bu benim reyimdir ve elde edebildiğim reylerin en iyisidir. Bundan daha iyisini bulan olursa onu kabul ederiz.”
Mâlik: “Ben bir beşerim; hata da ederim isabet de. Re’y ve ictihadımı inceleyin; kitâb ve sünnete uyan her sözümü alın, onlara uymayan bütün sözlerimi de terk edin.”
Şâfi‘î: “Sahîh hadîs bulununca benim mezhebim odur.”
Ahmed bin Hanbel: “Evzâî’nin re’yi, Mâlik’in re’yi, Ebû-Hanîfe’nin re’yi… bunların hepsi re’ydir ve bana göre farksızdır. Hüccet ve delîl olma sıfatı yalnız “âsâr”a aittir.”
Peygamber efendimiz bir sahabiyi bir yere idareci olarak tayin eder ve sorar, ''Orada nasıl hüküm vereceksin?''
Sahabe,''Kuran'a bakarak ya Resulaallah.''
Peygamber efendimiz tekrar sorar, ''Kuran'da bulamazsan?''
Sahabe, ''Sizin sünnetinize bakarak.''
Peygamber efendimiz yine sorar, ''Sünnetimde de bulamazsan?''
Sahabe, ''O zaman kendi ictihatımla karar veririm ya Resulallah.''
Peygamber efendimiz dua ederek sahabe efendimizi gönderir.
İçtihat kapısı İslam alimleri için açık bırakılmıştır. Herkes içtihat yapamaz. Hz Ali efendimiz, ''İLİM BİR NOKTA İDİ, CAHİLLER ÇOĞALTTI.'' sözünü dikkate almalıyız.
Günümüzde seferi namazı konusu zihnimde soru olarak duruyor. Milli Gazete yazarı sayın Melüt Özcan hocamızın ilgili yazısını okudum, linkini ekliyorum.
http://www.milligazete.com.tr/makale/1508382/mevlut-ozcan/seferiyken-namaz
“Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size bir kötülük etmesinden korkacak olursanız, namazda kısaltmanız da size bir günah yoktur” (Nisa Suresi, ayet: 101).
İlgili Ayeti okuduğum zaman, şahsi olarak namazımı yolculukta tam olarak kılmam gerektiğini düşünüyorum.
Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali kitabında, Yolculukta namazı kısaltmanın hikmeti, yolculukta karşılaşılan sıkıntılardan dolayı olduğunu okumuştum. Bugün Kulu-Ankara 110 km, otobüsle 1,5 saat, araba ile 1 saat mesafede olduğu için hiçbir sıkıntı, güçlük ve yorgunluk olmuyor. Ayrıca, Nisa 101 Ayetini göz önüne alarak, namazı kısaltmıyorum, yolcu olan bir imama uyduğumda, imam kısaltıyorsa, nefsim de kısaltıyorum.
Hanefi mezhebinde yolcunun namazını kısaltması, Şafi mezhebinde isterse namazını kısaltacağı, isterse tam kılacağı belirtilmiştir.
Bu konuda bilgisi olan hocalarımızın Allah için bilgilendirmesini istirham ediyorum.
Bazı konuların İslam alimlerince içtihat yapmak suretiyle yeniden ele alınması faydalı olmaz mı?