
REŞAT NURİ EROL
Seek00:00Current time00:00Volume
MAKALEYİ DİNLEKUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızdan derlediğim hatırlatmalarımıza devam...
Uzun vadede bizleri pek de ilgilendirmeyen ve magazin olmaktan öteye geçmeyen şeylerle, hele de sosyal medya denen afetle maalesef önemli zamanlarımızı israf ediyoruz. Oysa çağımızın ana sorunları çözüme kavuşturulmak üzere bizleri bekliyor, o çözümler odaklanmamız gerekiyor. Böyle bir sorumluluğumuz var ve başkaları bunu yapmadıkça bu görev farz-ı ayn mesabesindedir, farz-ı kifaye değildir. Sorumluluğumuzu müdrik olmalıyız.
Evet, bu gerekçeye istinaden, bizce önemli olan hatırlatmalarımıza devam edelim…
Kitap demek yazılı olan kurallardır ve bunlar aynı zamanda ortak kurallardır demektir. Oysa uygulama içtihatla yapılır. Bunlar yazılı değildir, her uygulamada değişebilen içtihat veya istihsanla oluşur. Şeriatta nasıl genellik kuralsa, içtihatta da özellik esastır. Herkesin kendi içtihadı kendisini bağlar. Kimse başkasının içtihadı ile amel edemez. Kimse de başkasına benim içtihadımla amel et diyemez...
Bir dayanışma ortaklığı veya vakıf kuracaksanız, onun hayriyesini ve galliyesini yani vakfiyesini oluşturursunuz. Bir girişimci çıkar ve kendi varlığından bir şeyler koyar. Kurucu ortaklar bulur ve onlar da bir şeyler koyarlar. Sonra vakıf senedi tanzim edilir ve pay senedi çıkarılır. Zamanla halkın da buna ortak olması istenir...
Tarikat şeyhlerinin veya dayanışma sorumlularının iki özellikleri vardır.
Birinci özellik olarak ittika içindedirler. Çevredeki insanlar bu ittikalarından dolayı onlarda olağandışı durumlar görürler. Onların nezdinde o kutsileşir.
İkinci özellik olarak da yalnız kendilerinin değil, çevrelerindekilerin de özel hayatları ile ilgilenirler. Onlarda sıkıntı gördükleri zaman o sıkıntıları gidermek için çevredekileri yardıma davet ederler ve kişilerin sıkıntılarını böylece giderirler.
Kendileri son derece sade bir hayat yaşarlar.
Bir lokma bir hırka hayatı çevredekilerin gönlünü fetheder.
Bunun yanında yardımlaşmayı sağlarlar.
İşte, ilgili kamu kurumlarının bir görevi de bu olmalıdır. Dolaşıp muhtaçları tespit edip onların sıkıntılarını giderme görevleri olmalıdır. Borcunu ödeyemeyen ve evine icra gelen kimsenin borcu bilinmeyen bir hesaptan ödenmiş olmalıdır...
Vakıfların iki görevi vardır.
Biri, insanların günlük hayatlarını sürdürmeleri için tıkandıkları yerlerde onların yollarını açmadır. Bir tür sigortadır. Topluluk içinde emniyette olmaktır.
Diğeri ise eğitimdir. Belli kişilerin eğitilmesi ve ocağın devamını sağlamaktır.
Yöneticiler belli yaşa geldikten sonra artık aktif yöneticiliği bırakırlar ama onur görevlisi olurlar. İnsanlık Anayasası’nda fahri görevlilik müessesesi vardır. Emekli olunca yaptıkları eski görevde danışman olurlar. Maaşları devam ettiği gibi makamları da devam eder. Faal görevliler onlarla istişare etmek zorundadır. Protokoldeki yerleri aktif hizmetten çekildikleri tarihe göre olur. Her türlü bilgi edinme yetkileri vardır. Aktif görevlilerde bir hata görürlerse hakemlere gitme yetkileri vardır.
Başka bir beyana göre de vakfın yönetiminde karı-koca birlikte görev alırlar. Kadınlarla kadın, erkeklerle erkek ilgilenir.
Biz kıyas yoluyla bu hususu ocak başkanının seçiminde de uyguluyoruz.
Sıralama usulü ile seçim yapılır. Burada sadece kişiler değil, karı-koca ailece sıralanır. Onların eşleri ve çocukları da özel hükme tabi olurlar. Bu sebepledir ki ezvacı nebi ve benatı nebi diğerlerinden farklı hükümlere tabidirler.
Kur’an düzeninde demokrasi ekseriyet seçimi ile olmaz, hicret demokrasisi ile oluşur, yerinden yönetimle oluşur. Cumhurbaşkanı sadece kendi aşiretinin ve kendi kabilesinin (ocak ve bucağının) başkanıdır. Taşra ocaklarının ve bucaklarının kendi başkanları vardır ve merkezde olan kişiler değil ocaklar ve bucaklardır. Merkez bucakları ve ocakları vardır. Başkanlar sadece merkezlerin başkanıdır, taşraların başkanı değildir. (Devamı var.)
Vakıf, kooperatif, sözleşme, anayasa vs. konular
18.01.18 - ‘Pazar yazısı’ niyetine yazmış olduğum yazımın (14.01.2018) sonunda, “KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızd...
Nuh Nebi’den kalma mı dediniz… Peki, ya siz!
14.01.18 - Bugün Pazar… ‘Pazar Yazısı’ niyetine… KUR’AN VE İLİM diy...
Ve aranan çözüme ‘Adil Düzen’ ile ulaşılacak
13.01.18 - Dünyadaki mevcut savaş ve çatışmalar Sermaye’nin savaşı ve çatışmalarıdır. a) Sermay...
Üç yazıdaki üç kelime; adalet, adalet, adalet!
12.01.18 - Her üç yazı da aynı gün (11.01.2018) ve aynı gazetede (Yeni Şafak) yayımlandı... İlk...
İkisi de mağlup olacak, Adil Dünya Düzeni gelecek
11.01.18 - 1 Ocak’tan itibaren yeni yıl yazılarımıza “Yeni yıl, yeni yüzyıl, yeni binyıl düzeni nasıl olacak?” başlık...
Üçüncü binyıl uygarlığı Adil Düzen ile gelecektir
10.01.18 - Evet, “Allah onların yerine yapacak olanları getirir” başlıklı yazımızın ilk satırında dediğimizi tekrar hatırlayalım; insanlık...
Çağımızın ana meselesinin yönleri ve Adil Düzen
09.01.18 - Öncekİ yazıda anlatıldığı üzere insanlar uygarlaştılar. Peygamberler geldiler, kitaplar getirdiler ve dünyayı...
Allah onların yerine, yapacak olanları getirir
08.01.18 - İnsanlık tarihinin tabii bir akışı vardır, o akış bidayetinden beri devam ediyor... İnsanlığın yaşadığı ve bu köşede def...
Adil Düzen 2033’lerde benimsenmiş olacak ve …
07.01.18 - ‘Bir tarafta günlük gündemler, birkaç günde sabun köpüğü gibi sönüp giden sözde gündemler; diğer tarafta -yeni bir yıla girmemi...
Erbakan’ca; tek çare Adil Dünya Düzeni derim
06.01.18 - AB… ABD… BM… NATO… SSCB… Ve ÇİN… Türkİye… Ve İRAN… ARAPLAR… Ve ACEMLER… KUDÜS… İSRAİL… YAHUD...
12345678910