
REŞAT NURİ EROL
Seek00:00Current time00:00Volume
MAKALEYİ DİNLEÖncekİ yazıda anlatıldığı üzere insanlar uygarlaştılar. Peygamberler geldiler, kitaplar getirdiler ve dünyayı Kur’an uygarlığına hazırladılar. Birinci Kur’an uygarlığını da bir peygamber yani Hazreti Muhammed (s.a.v.) kurdu.
Bundan sonra peygamber gelmeyecek, yeni kitap inmeyecek, artık peygamberlerin vârisleri olan âlimlerin çalışmaları ile insanlık uygarlaşmaya devam edecektir.
Kur’an uygarlığının tam olarak oluşabilmesi için yeni buluşlara ihtiyaç vardı; elektrik, motor, elektromanyetik dalgalar, bilgisayar teknolojilerine gerek vardı. Birinci Kur’an uygarlığı bunların keşfini gerçekleştirecek gelişmeleri sağladı. Şimdi insanlık ikinci Kur’an uygarlığına doğru gidiyor. İkinci Kur’an uygarlığının şafağı sökmek üzeredir. Doğum sancıları başlamıştı. Nitekim gelişen olaylar hep bunun böyle olduğunu onaylıyor.
Meselenin bir yönü böyledir.
***
İnsan, insanlık tarihi boyunca daima uygarlaşan varlıktır.
Toplayıcılık, avcılık, çobanlık ve çiftçilik dönemlerinden sonra; Mezopotamya ve Mısır, İbrani ve Grek, Hristiyanlık ve Bizans, İslamiyet ve Avrupa uygarlıkları peş peşe geldi. Doğu uygarlıkları hukukta, Batı uygarlıkları teknikte inkılâp yaparlar. Bunların başlangıcı miladi yıldır. Asrımız Batı uygarlığının çökmeye başladığı ve Doğu uygarlığının doğmaya başladığı asırdır. Beş bin senelik tarım hukuku ile sanayi devrimini yaşamış çağımız dünyasının insanlığı yönetilemiyor. Sermaye ve bürokrasi hâkimiyeti son bulacak, insanlık artık müspet ilme dayalı şeriata dayalı olarak yönetilecektir. Er-geç sosyalizm/komünizm gibi kapitalizm de ve karma düzen de tarihin derinliklerine gömülecektir.
Kur’an düzeninin geleceğini Allah çok açık bir şekilde vaat ediyor. Üçüncü binyıl uygarlığı Kur’an düzeni uygarlığı olacaktır. Bu düzende devletler kavmidir ve sayıları yüz civarındadır. İslam (barış) devletleri arasında vize ve gümrük yoktur. Mal mübadelesi, emek mübadelesi, nakit transferleri ve ilmi veriler tamamen serbesttir. Patent ve telif hakları da yoktur. Kimse insanlığın birikimini kullanmadan bir şey yapamaz. Patent isteyen; insanlığın onluk sistemini, ikili sistemi, logaritmayı kullanmamalıdır. İpekyolu birkaç devletin yolu değil, aynen açık denizler gibi insanlığın ortak yoludur. İpekyolu savaşı söz konusu değildir. Dolayısıyla insanlık Kur’an düzeni yani Adil Düzen’e doğru gitmektedir.
Meselenin diğer yönü de işte budur.
***
Peki, Adil Düzen nedir?
Adil Düzen halkın yerinden yönetimi olan düzendir. Ocaklardan oluşan semt kooperatifleri kurulacak, bunlarla ekonomik hücreler oluşacak, ocaktan bağımsız olacaklardır. On kadar semtten oluşan bucaklar hukuk düzenini sağlayacak, şeriat düzenini kurmuş olacaklardır. İller iç güvenliği, uluslar dış savunmayı, insanlık ise uygarlaşmayı sağlayacaktır.
İnsanlık ve çağımız dünyası adım adım işte bu dünya düzenine doğru gitmektedir.
Viyana bozgunu ile başlayan İslam âleminin gerilemesi Sakarya’da durdu ve şimdi Adil Düzen çalışması yapılmaktadır. İnsanlık tarihi Adil Düzen’e doğru yürümektedir. Bu kanlı (savaş ile) mı yoksa kansız (barış ile) mı olacak; çağımızın insanları yani yöneticileri buna karar vereceklerdir. Ama tav’an veya kerhen yani ister istemez Adil Düzen kurulacaktır.
Faizli merkezi sistem çağımız dünyasının sorunlarını çözemiyor. Teknolojinin sağladığı imkânlarla insanlar bugün karınlarını doyurmaktadırlar. Ancak insanlık nüfusu arttıkça bu imkânlar yeterli olmayacaktır. Yeni paylaşım düzeni yani Adil Düzen ile insanlığın çağımızdaki ana sorunları aşılacaktır. Bizim bunun örnek uygulamalarını göstermemiz gerekmektedir. Çıkar çatışmacılarının çatışmaları bizi ilgilendirmiyor.
Şimdi bizim yapmamız gereken, müspet ilmin verileri ile Kur’an’ı yeniden ele alıp çağımızın sorunlarını çözmek ve bunu örnek uygulamalarla insanlığa göstermektir. Her uygulama gurubu ayrı çalışacak, en başarılı olanlar yeryüzüne hâkim olacaklardır.