
REŞAT NURİ EROL
Seek00:00Current time00:00Volume
MAKALEYİ DİNLEBundan önceki “Kudüs sorunu sadece Kudüs’ün sorunu değildir” başlıklı yazımın son cümlesini tekrar hatırlatmam gerekiyor; o cümle şöyle: “1919 Kudüs’ü ile 2019 Kudüs’ü çok farklı olacak; olanlar bunun başlangıcı…” Bundan sonra yazacaklarım, bu cümle ve bu yazının başlığı içerikli olacak. Necmettin Erbakan Hocamız ile başlayalım…
Necmettin Erbakan bugünlerden bahsederken, yani “Bağdat, Şam, Kahire düşecek; sıra Kudüs’e, İstanbul’a, Mekke’ye, Medine’ye gelecek” derken, çok azımız hariç, kimse inanmadı ona… Şimdi “Erbakan Hoca haklıymış!” sözü nerdeyse atasözü olacak…
Şehirlerle devam edelim… Türkiye ve onun başkenti Ankara’nın kaderi ile Kudüs’ün kaderi, İstanbul’un kaderi ile Mekke’nin kaderi, Ankara’nın kaderi ile Kahire’nin kaderi bir ve aynı şeydir... Kahire’ye, Şam’a, Bağdat’a, Trablus’a diz çöktüren sömürü sermayesi şimdi de Türkiye’ye ve İran’a yani Ankara ve Tahran’a da diz çöktürme derdindedir... Kudüs ve Mekke özgür değildir ve Kudüs ile Mekke’ye giden yol İstanbul’dan başlıyor ve Bağdat, Musul, Halep, Şam, Beyrut, Kahire’den geçiyor. Dikkat ederseniz, önce bu şehirlerimizi yıktılar, rehin aldılar veya etkisiz hale getirdiler; ardından ABD kararı geldi...
Karar neydi? 1995 yılında ABD Kongresi’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ve ülkedeki büyükelçiliğinin lokasyonu olarak tanıma kararı, göreve gelen ABD başkanlarının göz ardı etmeyi tercih ettiği bir gelişme olmuştu. Oysa Trump, söz konusu tercihlerin arka planındaki saikleri ve uluslararası hukuku hiçe sayarak bu kararı hayata geçireceğini açıklamış bulunuyor!
TEŞHİS ve TEDAVİ nasıl olmalı? Çağımız dünyasındaki zulüm ve zalim düzen uygulamaları sadece Kudüs’te yok, bütün dünyada zulüm ve zalim düzen var... Firavunvari bu zalim düzenin uygulayıcıları bütün insanlığı nasıl bir zulme boğuyorlarsa, o zulmün aynısını Kudüs’te de uyguluyorlar… Kudüs’ün durumu her zaman dünyanın genel durumu gibidir; Kudüs dünyanın aynasıdır. Kurtuluş Kudüs’te başlar veya Kudüs’te tamamlanır. Dünyadaki zulmü olduğu gibi bırakıp Kudüs’ü fethedip özgürleştirmek mümkün değildir... Çağımıza örnek olacak Medine Devleti benzeri bir örnek tesis edilmeden ve Mekke de duçar olduğu durumdan kurtarılıp adeta yeniden fethedilmeden, Kudüs fethedilemez...
Kudüs’ü kurtarabilmek için dünyadaki zulümlere ve adaletsizliklere son vermek gerekmektedir. Dünyadaki bu “zalim düzen” değişip “Adil Düzen” tesis edilmedikçe, Kudüs’te hiçbir şey değişmez. Kudüs’ün bugün bu zulüm ve işgalin altında kalmaya devam etmesi, sömürü sermayesinin oluşturduğu dünya sömürü düzeninin ısrarla ve inatla Siyonizm’e hizmet eden uluslararası bir zalim düzene çalışıyor olmasının sonucudur. Ama bunların hepsinden de daha önemli olan şudur: Kudüs’ün bugünkü durumu, İslâm âlemini oluşturan Müslümanların maalesef Müslümanca yaşamıyor olmasının bir eseridir.
BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ vesilesiyle dört ay önce yazdıklarımla devam edelim:
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız yarım yüzyıldan beri devam ediyor… Bu çalışmalara ve son olarak 24 hafta süren İsra Suresi çalışmamıza istinaden de biliyoruz ki; Mescid-i Aksa ve Kudüs sorunu, bu yüzyıl bitmeden, aynen Hazreti Ömer zamanında olduğu üzere, savaş değil “barış” ile sona erecektir… KUR’AN tarihin tekerrür edeceğini ve aynen Hazreti Ömer zamanında olduğu gibi Kudüs’ün tekrar fethedileceğini müjdelemektedir…
Bu müjdenin gerçekleşeceği zaman da bellidir: Önce ülkemizde, sonra da İslâm âleminde, hep hatırlattığımız “ADİL DÜZEN” tesis edildiğinde… Ve bütün dünya bu düzenin etkisinde kaldığında… Tek bir damla kan bile akıtılmadan… Aynen Hazreti Ömer döneminde olduğu gibi Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın anahtarları, bu “ADİL DÜNYA DÜZENİNİ” tesis edenlere teslim edilecektir…
Hazreti Ömer zamanından itibaren yarım binyıla yakın, yani Haçlılar tarafından yüz yıl süreyle işgal edilinceye kadar, Kudüs ve Mescid-i Aksa bu adalet sürecini yaşadı… Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi sonrasında ve Osmanlı döneminde de bu adalet sürecini yaşadı… “ADİL DÜZEN” bir ülkede, mesela Türkiye’de tesis edildikten sonra; Hazreti Ömer veya Selahaddin benzeri birine Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın anahtarları teslim edilecektir…