Allah bu ayette “fıkhetsİnler” diyor; neden?
Bu yazılarımızda (6 yazı) En’am Suresi 61-65’inci ayetler üzerinde yaptığımız çalışmalar esnasında derlediğim demetler sunuyordum; istifade edilmesi dua ve dileklerimle…
En’am Suresi 65’inci ayetin başındaki “AL” kelimesi neyi ifade ediyor?
Doğada iki çeşit kuvvet vardır; biri harekete geçiren kuvvet yani faal kuvvet, diğeri ise direnme kuvvetidir. Bunlara “atalet kuvvetleri” diyoruz. Sürtünme kuvvetleri bunlardandır. Faal kuvvetler atalet kuvvetlerini yenerler. Atalet kuvvetleri dengeyi sağlarlar. Atalet kuvvetleri olmasa düzen olmaz, adım atılamaz, lokmalar çiğnenemez, arabanız yürümez.
Sosyal olaylarda da atalet kuvvetleri vardır. Halk yeniliklere direnir. Faal kuvvetler onları yenerek düzeni sağlarlar. Batılılar muhalefetsiz demokrasi olmaz diyorlar.
Ayette geçen “azabı ba’s etmek” ne demektir?
Kur’an’da “AZAB” ile “BA’S”ın birlikte zikredildiği durum yalnız bu surede vardır. Sadece bu ayette azabın ba’sedilmesi zikredilmektedir. Azap burada görevlendirilmektedir. Bir insana bir görevi yapması için azap yapılmaktadır. Bu da uyarıdır. Hata yaptığımızı bize anlatmak için azap gelir. Bir azapla karşılaştığımız zaman onun bize bir şeyi bildirdiğini kabul edip ne olduğu üzerinde düşünmemiz ve gereğini yapmamız gerekir.
Ayette geçen “FEVKA” kelimesi üzerinde duralım. “Fevk” ufuk anlamındadır. Kur’an’da 43 defa geçer. “Ufuk” yer ile göğün birleştiği yerdir. “Fevk” hemen üstünde anlamındadır. Alt üst anlamını ifade eder. Allah kulların üstüdür, son söz daima O’nun olur.
Ayetin devamındaki “TAHTİ ERCÜLİKÜM” nedir? Kur’an’da bu ibare iki yerde geçmektedir. Burada azap ba’s edilmekte iken, Ankebut’ta ise azabın gaşy etmesinden bahsetmektedir. “Tahteküm” dendiğinde yeraltında anlaşılır. “Tahte ercüliküm” dendiğinde toprağın üzerinde anlaşılır. Toprağın en üstü bizim ayaklarımızın altıdır. “Fevk” semanın en alt kısmıdır. Alttan gelen azap demektir. Üstten gelen azap demektir. Bize dokunan azaplardır.
Bu azaplardan her biri ayrı ayrı gelebilir, beraber de gelebilir demektir.
Ayetin sonunda atıf harfi getirmeden “UNZUR” dedi, neden? Kemali ittisal vardır. Daha önceki ifadelerde kemali infisal vardır. Ondan dolayı harfi atıf getirilmedi.
Üstad soruyor; neden onlara kavl edeceğiz, neden onlara söyleyeceğiz?
Ben siyaset yaptığım zamanlarda konuşmalarımı halka yapıyordum ama öğrenenler benim yanımda dolaşanlardı. Nitekim Adil Düzen’i de çalışma arkadaşlarımızla Almanya’daki anlatmalarımızda keşfettik. O halde söyleyeceğiz, onlar cevap verecekler ama onların bizim sözlerimizi anlamalarını beklemeyeceğiz, onların bize katılacağını beklemeyeceğiz. Biz onlara söyleyince bize katılanlar bizim birliğimiz ve beraberliğimiz içine girerler, maksat hâsıl olur.
Bizim asıl öğreneceğimiz şey şudur; Allah’ın ayetlerini biz nasıl anlayacağız, onlara nasıl anlatacağız? Ayetlerin dediklerini onlar anlayacaklardır. Bütün sorun şudur; ayetler üzerinde düşünmeye başlamalıyız. Bizden ayrı Kur’an üzerinde çalışanları da onun için bizden sayıyoruz; onlar kendilerini bizden saymasalar da biz onları bizden sayıyoruz.
“Bİz tasrİf ettİrİrİz” diyor, neden? Allah “KUL/SÖYLE” diyor. Ne söyleyeceğimizi söylüyor. Bize söylemiş oluyor. Bir kimseye bir şeyi anlatmak için ona görev vereceksin, o onu yapacaktır ve o da o zaman öğrenecektir. Mesela, ben beceriksiz olduğum için kendim uygulayamıyorum. O zaman bir arkadaş bulup onu destekliyorum. O bizzat kendisi yaptığı için benden iyi öğrenir ve yapar. Allah burada yani bu ayette bize işte bunu öğretmektedir. Yenilik yapmak isteyenler başkalarını desteleyecek, onlar yenilik yapacaklardır.
Allah, ‘ilmetsinler’, ‘zikretsinler’ demiyor da “fıkhetsİnler” diyor; neden?
“Fıkhetsİnler” demek “İçtİhat etsİnler” demektir. Bizim söylediklerimizi ezberlemeyecekler, bizim söylediklerimizle içtihat edecekler… Ve’s-selam…
İnsanlar genel olarak ve özellikle zulüm düzenini uygulayan zalim düzen yöneticileri dönemlerinde fırka fırka olurlar ve birbirlerine azap ederler, birbirlerine zulmederler...
İslam’da yani silm/barış düzeninde ise insanlar fırka fırka olurlar ama birbirlerine yardım ederler, işbölümü yaparlar, adalet yani “Adil Düzen” üzere yaşarlar.