“Ve (Allah) sizin üzerinize hafızlar irsal eder…”
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 1125’inci haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
Bütün bu haftaların bir özelliği de bunları Üstadımız Süleyman Karagülle ile yapabiliyor olmamızdı. Hafta boyunca hazırladığımız KUR’AN VE İLİM seminer notlarımızı hafta sonunda çalışma arkadaşlarımızla birlikte okuyor ve son şeklini yayın sitemiz www.akevler.org’da yayımlıyorduk; yine öyle yapmaya devam ediyoruz.
En’am Suresi üzerindeki çalışmamızın 11’inci haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
Üstadımız Süleyman Karagülle ile son olarak işte bu sure üzerinde çalışıyorduk ki; malum olduğu üzere, iki ay kadar önce, 24 Mayıs sabahı kendisi Rahmet-i Rahman’a kavuştu…
Tevafuk olsa gerek, En’am Suresi üzerinde, vefatı öncesinde epey çalışıp bu günlere hazırlık yapmışız; O’nun vefatından beri işte o notlar üzerinde çalışıp yayına hazırlıyoruz…
Bu yazılarımızda En’am Suresi 61-65’inci ayetler üzerinde yaptığımız çalışmalar esnasında derlediğim demetler sunacağım; istifade edilmesi dua ve dileklerimle…
Bu sure (En’am Suresi) tebliğ suresidir.
Bakara ve Âli İmran, Nâs ve Maide sureleri şeriatı tanıtan surelerdir.
En’am ve Araf sureleri ise Bakara ve Âli İmran surelerinde anlatılanlara nasıl geçileceğini anlatmaktadır. Bu surelerden ilk iki sure tebliğ safhasını, Tevbe ve Enfal sureleri ise savaş safhasını anlatmaktadır.
En’am Suresi 61’inci ayette “ve yursilu aleykum hafazatan” ifadesi geçmektedir; bu ifade “ve sizin üzerinize hafızlar irsal eder” anlamındadır.
“Hafeza/Hafız” ne demektir? Çanta demektir. Korumak, ezberlemek anlamlarına mastar olmuştur. Kur’an’da “hafeza/hafız” olarak yalnız burada geçer. Çoğul nekre geçtiğine göre bilinmeyen görevliler gönderilmektedir.
Müminlere düşen vazife yapmaktır. Kendilerine düşeni yapacak, ondan sonra bekleyecekler. Fiillerinde acil olacaklar ama ürün elde etmeyi hemen beklemeyeceklerdir.
Allah her zaman değil gerektiği zaman irsal eder. Akevler’deki uygulamalarımızda buna benzer pek çok olay olmuştur. Tam kaybederken beklenmedik olaylarla kazanmışızdır.
Buradaki hitap yalnız müminlere değildir tüm insanlaradır. Allah önce müminleri ve kâfirleri serbest bırakır. Mücadele sonunda kâfirler ilahi takdirin dışında galip gelmeye başlarlarsa Allah’ın görevlendirdiği kimseler gelir ve durum müminlerin lehine döner. Bunlar görevlendirilmiş insanlar da olabilir. Hafızlar daha çok kötülükleri kayıt etmekle yükümlüdürler, onun için “aleyküm” gelmiştir.
Ayette “el-Mevt” ve “el-Kahir” kelimeleri geçmektedir. Bu dünya hayatına Allah kahirdir ve herkes ölecektir. Kişiler ecelleri gelince ölürler, topluluklar da ecelleri gelince ölürler. Kişi ve toplulukların hiçbir şeyi yok olmaz.
Ayrıca “ibad” kelimesi geçmektedir. “İbad” demek görevliler demektir. Birisi ona görev vermiş demektir. Bütün canlılar ve varlıklar görevlidirler. Hepsi kendilerine verilen görevlerini yaparlar. “Rusulüna” kelimesi de geçmektedir. Resuller topluğun her ferdine ayrı ayrı hitap ederler. Kendileri hitap edemezlerse yetkililer hitap ederler. Bizim kooperatifimizdeki temsilcilik sistemi işte buna dayanmaktadır. Herkesin onu temsil eden dayanışma sorumluları vardır. Kişi o toplulukla olan ilişkisini onunla kurar.
Ayette geçen “Hafezaten” insanların yaptıklarını kaydeden meleklerdir. Dört boyutlu uzayda olaylar renklendirilmekte, böylece herkesin ne yaptığına dair filmlerde kayıtlar bulunmaktadır. Ancak filmler miktarları gösterir, değerleri göstermez. Değerler melekler tarafından tespit edilerek deftere yazılırlar. Ahirette herkes o defterle muhakeme edilir. Buradaki meleklerin kaydı insanların aleyhinde olanların kaydıdır. Elbette lehinde olanlar da kaydedilecektir, ancak lehinde olanların kaydı on veya daha fazla çoğaltılarak hesaba katılacağı için lehte olanların defteri değil aleyhte olanların defteri önemli olmaktadır. Yani insan ahirete kötülük işleyerek gitmemelidir; kötülük işlerse onun hesabını verecektir...
Devam edeceğiz…