Süleyman Hocamı ilmî ve amelî çalışmalarla anmak-6
Merhum Süleyman Karagülle Hocamızı, kendisiyle yarım yüzyıldır sürdürdüğümüz İLMÎ VE AMELÎ çalışmalarımızı da içerecek şekilde anmaya ve önceki yazılarımda da apaçık ifade ettiğim üzere, O’nun İLMÎ VE AMELÎ ÇALIŞMALARINI kaldığımız yerden sürdürmeye devam ediyoruz…
Kur’an ve İlİm çalışmalarımızın 1119’uncu haftasına, En’am Suresi üzerindeki çalışmamızın 5. haftasına ulaştık; bugün ve 27’inci ayet çalışmamız ile devam ediyoruz…
“Ve kalû in hiye illâ hayatuna eldünya ve ma nahnu bi meb’usiyne / Ve bir de dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur ve biz ba’s olunanlardan değiliz dediler.”
“Ve kalû/ ve kavl ettiler…”
Sosyalistler, kapitalistler ve karmacı nasyonalistler kavl ettiler yani dediler.
Nasıl dediler, ne ile dediler, ne yaptılar?
Önce medreseleri kapattılar ve dini tedrisatı yasakladılar.
Bundan önceki son iki asırdır dine karşı saldırılara geçilmiş, dünya resmen Tanrı’yı ve ahireti inkâr etmiştir. Medreseler ve mabetler kapatılmıştır. Okulların tamamı ateizm ve menfaatçilik tedrisatı yapmıştır. Tüm basın ve yayın, filmler ve oralarda oynayanlar hep bu zihniyet sahipleri olmuştur. Allah'a olan imanını büyükannesinin telkini ile koruyan bir Kırgız hanımın bana söylediği gibi; “Huda yok, Huda yok” diye öğrettiler. Yeryüzünde bu zehir kusmalar bitmeyecektir. Açılan ilahiyat fakülteleri ve yapılmakta olan televizyon programları da dini masallaştırarak ve uydurma İsrailiyat hikâyeleri ile doldurarak dini başka yönde unutturmak, müspet düşünen kafaları dinden soğutmak için çaba göstermektedir.
Bütün bunlara rağmen, Allah’a binlerce hamd olsun ki, insanlar artık Kur’an’ı doğrudan anlamaya başladılar. Bu seminerlerimizi bin civarında insan takip etmektedir. Bunun dışında birçok Kur’an ekolleri gelişmiştir ve neşriyat yapmaktadırlar. Bediüzzaman Kur’an’ı bu çağımıza göre yaşatma ekolünü kurmuştur. Süleyman Tunahan Kur’an Arapça medreselerini devam ettirmiştir. Sait Çekmegil, Ali Kemal Belviranlı ve benzerleri ekollerini kurmaya çalışmışlardır. Bugün de Akevler’in dışında pek çok dernek ve vakıf faaliyettedir. İslamiyet İsrailiyat safsatalarından kurtulmaktadır ve Kur’an düzeni olarak anlaşılmaya başlanmıştır.
Bu durumda Kur’an üzerinde çalışanlar ve Akevler şimdi neler yapmalıdırlar?
Önce Bediüzzaman Said Nursi’nin kelam ilminde ve Süleyman Tunahan’ın Kur’an Arapçasında yaptığı büyük çabaları benimsemelidirler. Onlar bu meşru faaliyetlerini dönemin baskıcı iktidarlarına karşı meşru olmayan gizlilik içinde yapmakta idiler. İktidarlar baskıyı artırınca bunlar da takiyyelerini artırıyorlardı.
Bizler, 1967’de resmen kurduğumuz Akevler Kooperatifi ile hayırlı iş yapanlara legal çalışma örneğini verdik. Onları önce Akevler’e ortak ettik. Sonra ayrıldılar ama legal çalışmaya başladılar. Gerek Millî Görüşçüler gerekse Risale-i Nur şakirtlerinin legal kuruluşlarla yaptığı çabalarla dünya değişti. Bugün Sermaye de ateizmini kendisi terk etmek zorunda kalmıştır.
SONUÇ olarak, Adil Düzen’in tam anlaşılması için Bin Dil Üniversiteleri kurulmalı ve işbölümü içinde Adil Düzen buradaki ilim adamları tarafından yeniden düzenlenmelidir. Millî Görüş veya Risale cemaatlerinin, bu arada Akevler’in bugüne kadar neden istenilen seviyede bir başarıyı elde edemediklerini bu ayetleri okudukça daha çok anlıyoruz. Birinci Akevler uygulaması tam olarak bilmeden yapılan bir uygulama idi. Şimdi daha iyi bileceğiz ve ondan sonra uygulayacağız. Projemiz olacaktır, muhasebemiz olacaktır, fıkhımız olacaktır, ilim yapan ve üreten ortaklarımız olacaktır. Hakemlerin verecekleri kararlar faillere şeriatta takdir edilmiş cezalar olacaktır. Hakemlerin verdikleri cezalar, şeriatın hükümlerine aykırı ise yani kanunlara aykırı ise bunu denetleyecek ahlaki dayanışma ortaklıkları olacaktır. O bucağın şeriatına aykırı karar alınmışsa, bunlar mahkûm edildikten sonra yeniden yargılamaya gidebilirler. Yani temyiz edilmiş olur. Demek ki İslamiyet’te Yargıtay yerine Ahlaki Dayanışma Sorumluları vardır. Kur’an’ı yorumladıkça kapalı yerler çözülmektedir.