Süleyman Hocamı ilmî ve amelî çalışmalarla anmak-2
Geçen ay vefat eden Merhum Süleyman Karagülle Hocamızı, kendisiyle yarım yüzyıldır sürdürdüğümüz İLMÎ VE AMELÎ çalışmalarımızı da içerecek şekilde anmaya başlamıştık; kaldığımız yerden anmaya ve bu vesileyle önemli uyarılarımıza devam ediyoruz…
Okullar, üniversiteler, basın yayın hep cinsel ahlaksızlığa dayanmaktadır.
Bir zamanlar bayramlarda kızları mayo ile yürüyüşlere çıkarmak mecburi idi.
Eşinle baloya gelmezsen, içki içip dans etmezsen, bürokratik görevde kalamazdın.
Böylece insanların ahlakını bozup bir iş yapamaz hale getirmek ve binde bir nüfusları ile dünyayı yönetmek istemektedirler. Hillary Clinton böyle demişti. Demişti ama şimdi onun sermayesi ile başkan olmaktadır. Dolar nasıl bir silah ki açmadığı kapı kalmıyor. Bunun yani karşılığı olmayan doların net olarak tepetaklak gittiğini göreceksiniz. Allah’ın altını Sermaye’nin dolarını yakalayacaktır, altın bono gelip onu ezecektir.
(Önceki yazı şu cümlelerle sona ermişti: “Bugünkü hükümran uygarlıklar iki şeye dayanmaktadır. Biri cinsi sapıklık ve eşcinselliktir. Diğeri ise faizdir.” Onları açıklayalım.)
Zİna MUSİBETİ ne yapıyor?
Önce aile müessesini ortadan kaldırıyor. İnsanlar cinsi arzularını serbestçe giderince artık evlenmiyor, çocuk yapmıyor, aile sorumlulukları sıkıntısına girmek istemiyor. Bu da insanlar için intihar oluyor. Kendilerini uygar kabul edip Sermaye’nin emrine giren Hıristiyanlığın nüfusu azalmaktadır. Müslümanların, Budistlerin ve Hinduların nüfusları ise artmaktadır. Bugün en çok nüfusa sahip Hıristiyanlık dünyası, bir asır sürmez, ikinci olacak ve birkaç asır sonra da en az nüfusu olan topluluk haline gelecektir.
Eğer Budistler ve Hindular da Hıristiyanlar gibi olumsuz yönde uygarlaşıp aynı hastalığa müptela olurlarsa onların nüfusları da azalacaktır. Maalesef Türkiye’de de aynı moda başlamıştır, ülkemizin nüfusu azalmaktadır.
Bu gidişat nasıl önlenecektir?
Bugün yeryüzünün yarısı boştur. Demek ki dünyamız ve insanlık on milyar nüfusu çok rahat barındırır. Denizleri de değerlendirmek, sera tarımına geçmek şartı ile üçüncü bin yılın sonunda yüz milyar nüfusa ulaşabiliriz. Ufuklar bitmemiştir. Kur’an’ın apaçık ifadesiyle önce göklerde sonra da uzayda sonsuz imkânlar vardır.
FAİZ MUSİBETİ ne yapıyor?
İkincisi ise faiz müessesesidir dedik.
-Zina insanın üretilmesini önlemektedir.
-Faiz de malın üretimini aksatmaktadır.
Böylece insanlar farkına varmadan kendilerini helak etmektedirler.
Faiz, tam istihdam sağlanıncaya kadar yararlı idi ve bugünkü uygarlığı sağladı. Şimdi tam istihdam sağlanınca faizin piyasaya dönmesi imkânsız hale geldi. Böylece ekonomik krizler doğmaya başladı. Savaşlarla (geçen yüzyıldaki iki dünya savaşıyla) faizli düzen korundu. Şimdi savaşlar da yapılamamaktadır. Dolayısıyla dünya helake doğru gitmektedirler.
Bugün Müslümanlar Kur’an’la ilgilenmeye başlamışlardır. Kur’an nuru gelmektedir.
Geçen hafta, Kur’an ve İlİm çalışmalarımızın 1119’uncu haftasına, En’am Suresi üzerindeki çalışmamızın 5. haftasına ulaştık ve 26-30’uncu ayetleri üzerinde çalıştık.
En’am Suresi 26’ıncı ayeti tekrar hatırlayalım: “Ve hum yenhevne anhü ve yenevne anhü ve in yühlikûne illâ enfüsehüm ve ma yeş’ürûne / Ve onlar ondan nehy ediyorlar ve ondan ne'v ediyorlar. Onlar şuurunda olmaksızın ancak kendilerini ihlak/helak ediyorlar.”
Adil Düzen’e, Kur’an düzenine eskilerin masalları demektedirler ama diğer taraftan da ona karşı, onu etkisiz hale getirmek için tüm dünyaya savaş açmışlardır.
Yalnız Kur’an’a yani Kur’an nizamına değil, tüm dinlere saldırmışlardır.
Mademki masaldan başka bir şey değildir, ne korkuyorsunuz, bu telaşınız nedir?
Ama korkmalısınız; çünkü siz mekr ediyorsunuz, Allah da hayrı mekr ediyor.
(Devamı var)