Sağlık, sistem, kanal, amiraller vs. ve TEDAVİ-3
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Bu meşhur söz Kanuni Sultan Süleyman’a ait, meşhur şiiri bu mısralarla başlıyor.
Birinci mısrada “halk ve devlet” söz konusu, ikinci mısrada yine “devlet ve sıhhat/sağlık” var; biz de yazı başlığımızdan anlaşılacağı üzere bu konular üzerinde duruyoruz.
Söz Sultan Süleyman’dan açılmışken, cihan sultanı Kanuni Sultan Süleyman zamanından itibaren devletin düzen ve sisteminde sorunların var olmaya başladığını, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme dönemin başlamasından itibaren ilim adamları tarafından TEDAVİ reçetelerinin yazıldığın hatırlatalım; “Koçi Bey Risalesi” en meşhurlardan biridir.
Bu uyarılardan sonra, “Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi” vesile edilerek bir müddet önce 126 emekli büyükelçi, şimdi de 104 emekli amiralin bildiri imzalamaları ile ilgili konumuza geçelim diyeceğim ama bu konu neden tekerrür edip duruyor?!. Her şeyden önce bu soru veya sorun üzerinde durmak gerekmekte. Bizim bu gibi vesilelerde yazdıklarımızda uyguladığımız usul/metot neydi; önce TEŞHİS, sonra TEDAVİ.
Bundan önce bu konuda onlarca yazı yazmamıza vesile olan neydi?
15 Temmuz!
“15 Temmuz: Tek tedavi ‘KUR’AN ve İLİM’dir-9” başlıklı dokuzuncu TEDAVİ yazımız, 20 Eylül 2016 tarihinde bu köşede yayımlandı; o yazının başında yazılanları okuyalım…
“Bundan önceki yazı ile 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili olarak yazdığımız 30+10=40 adet “teşhis ve tedavi yazıları” sona ermesi gerekiyordu ama 15 Temmuz sonrasında ‘devlet yapısının yeniden düzenlenmesi gerektiğini’ söyleyenler, söylediklerini yerine getirmek bir yana, 15 Temmuz sonrasında oluşan zulüm furyasını bile maalesef durduramıyorlar... Dedikleri sadece şu; at izi it izine karışmış!.. Ne demek istediğimizi, “KUR’AN VE İLİM” haftalık çalışmalarımız ve “ADİL DÜZEN” haftalık değerlendirme yorumlarımızda yazmaya devam ediyoruz… “ZALİM DÜZEN” ve bu düzenin zulümleri 15 Temmuz sonrasında da devam ettiğine göre; biz de Kur’an’ın emri gereği (“Bize düşen mübin/açık tebliğdir.” Ayet; 36/17) uyarılarımıza devam ediyoruz, sabır ve sebatla devam edeceğiz; “KUR’AN DÜZENİ” gerçekleşinceye kadar... O halde kaldığımız yerden uyarı ve tebliğ görevine devam…”
O yazımızı, bu bölümün başında ifade ettiğimiz üzere, 30+10=40 adet “TEŞHİS ve Tedavİ yazıları” yazıları sonrasında yazdık ve yazımızı da şu parantez ile bitirdik: (Devamı var ve devam eden yazıların her birinde de 15 Temmuz’un tedavisi de var…)
İlgilenenlere ve özellikle yetkililere o yazılar tekrar tekrar tavsiye olunur…
2016 yılında, 15 Temmuz sonrasında, TEDAVİ reçetelerimizi yazdık da, o zamandan beri nazarı itibara alınıp yapılması gerekenler yapıldı mı?
Elbette yapılmadı ki, biz geçen yıl da Ekim ayında “Dünya düzeni ya düzelecek ya da batacak ve…” ana başlıklı bir yazı serisi yazdık; o serinin 17.10.2020 tarihli 10’uncu yazısının en başında yazdığımız bir bölümü okuyarak uyarı hatırlatmalarımıza devam edelim…
“Dünya düzeni, insanlığın ihtiyacı olan sistem ile ilgili uyarılarımıza devam ediyoruz…
Bu konuyu en uygun şekilde nasıl hitama erdiririm diye düşünüyorken…
Önce ortaokul ve lise arkadaşım olan iki okuyucum aradı; onlar pek çok şey yanında bir de bu dizi yazılarının mutlaka “kitap” olarak hazırlanıp yayımlanmasını tavsiye ettiler…
Bu sabah, bu Cuma sabahı ise bambaşka bir zuhurat gerçekleşti...
Emekli büyükelçi arkadaşım, hem de epey kadim arkadaşım ve aile dostumuz; bu konu ve daha önceleri istişare ettiğimiz pek çok önemli konuların da devamı olabilecek şekilde, adeta tamamının apaçık anlaşılmasını sağlayacak bir metin gönderdi.
Metni biliyordum ve daha önce de değerlendirdim; “Dünya düzeni” yani var olan “faizli zalim kapitalist sömürücü dünya düzeni” açısından çok önemli bilgiler içermekte.”
(Konu halk, konu devlet, konu sistem, konu sağlık; bu konulara devam edeceğiz…)