İslam, sosyal adalet ve yeni bir düzen kurmak…
“SOSYAL TUFAN” seviyesindeki sorunlar…
Ve henüz 1970’li yıllarda şöyle bir cümleyi düşünüp söylemek ve yazmak: “İslam’ın sosyal adalet ve eşitlik esaslarına dayalı yeni bir düzen kurmak zorundayız.”
İçinde “SOSYAL ADALET” kelimeleri de geçen bu cümleyi 1975 yılında yazdım...
Cümle, Millî Gazete’de o zaman yayımlanan bir yazımda kullandığım bir cümleydi.
O zamanlar meşhur madde 163 yürürlükteydi; cümle bir savcının dikkatine takılmış!
Sadece o cümleden dolayı, İzmir ve İstanbul Ağır Ceza Mahkemelerinde 10 yıl ağır hapisle yargılandım; 1960-70’li yıllarda madde 163 merkezli böyle bir süreç vardı, bu madde İslâmî konularda yazanları engelleyip duruyordu…
Refah Partİsİ 1983 yılında kuruldu, “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ” çalışmalarımız da 1980’li yıllarda başladı…
Kanaatimce, o yıllardan itibaren ve özellikle 1990’lı yıllarda -diğer çalışmalarımızla birlikte- “ADİL DÜZEN” de dediğimiz için 1995 seçimlerinde birinci parti olduk…
Bu arada 20. Yüzyıl sona erdi, 21. Yüzyıla ve 3. Binyıla (3. milenyuma) girdik, ülkemiz ve insanlık bambaşka bir dönemi daha şiddetli sorunlarla birlikte yaşamaya başladı…
Henüz 1970’li yıllarda ne demiştik, tekrar hatırlayalım; “İslam’ın sosyal adalet ve eşitlik esaslarına dayalı yeni bir düzen kurmak zorundayız...”
***
Neden “YENİ BİR DÜZEN kurmak zorundayız”?
İçinde böyle bir cümle geçen bir yazının gerekçesi ne olabilir, o zamanki siyasi ve sosyal sistem nasıl idi ki, “yeni bir düzen kurmak zorundayız” demek zorunda kaldık…
O zamanlar, 20. Yüzyılın ikinci yarısı ve devamındaki son çeyreği…
Şimdi de yaşanmakta olan bir taraftan 21. Yüzyıl, diğer taraftan 3. Binyıl ve bu yüzyıllar ile birlikte özellikle 2. Binyılın sonlarında biriken sorunlar, sorunlar, sorunlar…
Bu sorunlar çoğala çoğala, birike birike devasa boyutlara ulaşmaya başladı ve en sonunda bizim son yıllardaki ifademizle “SOSYAL TUFAN” seviyesine ulaştı…
Sorunlar aynen insanlık tarihinin son beş bin yılındaki milenyumların sonunda olduğu gibi çoğalıp biriktiler ve Hz. Nuh’tan itibaren her bin yılda bir ulu’l-azm yani azimet sahibi büyük peygamberlerin gönderilmesine vesile oldular; gönderiliş sırasıyla Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed (aleyhimü’s-salatü ve’s-selam)…
Her bin yılda bir bu peygamberler sırayla gönderildiler ve çağlarının ihtiyacı olan sistemi ya da “İslam’ın sosyal adalet ve eşitlik esaslarına dayalı yeni bir düzeni” kurdular…
İnsanlık tarihinin beş milenyumu yani beş bin yılı işte böyle gelip geçti…
***
ANA SORUN “SOSYAL TUFAN”; NUH’UN GEMİSİ GEREKMEKTE
Ve şimdi 2021 yılındayız, altıncı milenyumun yani altıncı bin yılın başlarındayız; hayatımızın dört ana alanında yaşamakta olduğumuz “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki dinî-ilmî, iktisadî-idarî/siyasî sorunlarla boğuşup duruyoruz; Nuh’un Gemisi gerekli...
Artık önceki gibi yeni bir peygamber de, yeni bir kitap da gönderilmeyecek…
“SOSYAL TUFAN” seviyesindeki tüm sorunları kendimiz çözeceğiz…
Önceki beş peygamberin yaptığı gibi “peygamberler sistemi” ile…
‘Peygamberlerin vârisleri olan ilim adamları’ ile çözeceğiz…
‘KUR’AN VE İLİM semİnerlerİ’ ile çözeceğiz…
KUR’AN’ın kıyamete kadar sorunlarımızın çözümünün ana kaynağı olduğunu, onu ancak İLİM ile anlayacağımızı ve “el-ulemau verasetü’l-enbiya” yani “âlimler peygamberlerin vârisleridir” hadisini bu vesileyle tekrar hatırlayıp gereğini yapalım…
Gereğini yapmak üzere önceki yazımızın sonuç cümlesini tekrar hatırlayalım…
SONUÇ olarak: “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki sorunlar dinî-ilmî, iktisadî-idarî/siyasî boyutları ile bir bütün olarak çözülmedikçe; lâ rahate fİ’d-dünyâ…