Arif Abi’ye (ESAM Genel Sekreteri ARİF ERSOY) neler yapılması gerektiği ile ilgili bir mesaj gönderdim, önerilerimi sundum…
Cevap geldi.
Üstad’ın ve ilgili arkadaşların ilgisine sunarım…
Selam ve dua ile…
REŞAD
NE YAPILMALI?
Muhterem Kardeşim Reşat,
Mesajınızı aldım. Teşekkür ederim. Üstada ve arkadaşlara selamlarımı iletin.
Üstad’ın yazılarını okuyorum. Sağlıklı ömürler vermesi için Cenab-ı Hak’ka dua ediyorum. Allah ecrinizi ve gayretlerinizi artırsın. Hak ve adalette sabit-i kadem etmenizde sabır ve metanet versin.
Mesajınıza ilave olarak gönderdiğiniz 571 ve 572’inci seminerlerdeki açıklamaları defalarca okudum. Aynı yazıları daha öncede göndermiştiniz. Üstad’ın bu tefsirlerinde, yorumlarında ve yazılardaki tespitleri çok önemli.
Millî Görüş Hareketi tarihinin en önemli bir döneminden geçmektedir. Daha önce bu hadiseye benzer iki hadise yaşandı.
Binici Hadise:
T.Özal’ın öncülüğünü yaptığı hareket, Batılı bir yol izleyerek ülkenin sorunlarına çözüm bulma hareketi idi. Rahmetli Özal Millî Görüş ilkelerinin doğru olduğuna inanıyordu. Bu ilkelere dayalı olarak geliştirilecek bir sistemi bilmiyordu. O, ülkenin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğine inanıyordu. Millî Görüş’ü tamamen reddetmiyordu. O daha çok Batı sisteminin nasıl çalıştığını bilmekteydi. Batı anlayışına dayalı bir politika izledi ve bazı alanlarda ülkenin önünü açtı. Özel hareketi “Millî Görüş”ün bir sistem olarak ortaya konmasını gerekli kılmaktaydı. Bu bölünmeyi kolay atlattık. Çünkü T. Özal ve ekibi farklı bir kulvarda hareket etmekteydi. O dönemde kendimizi halka anlatmada fazla zorlanmıyorduk.
1980’lı yıllarda Allah’ın yardımı, Üstat Süleyman Karagülle ve Necmettin Erbakan Hocamızın gayreti ile Millî Görüş düşüncesinden hareketle bir sistem geliştirme çalışmalarını yaptık. Bu çalışmalar 1980’li yılların sonunda “Adil Düzen Projesi” hâlini aldı. Bu proje ile “Millî Görüş Hareketi” içinde Erbakan Hocamızdan başka kimse ilgilenmedi ve anlayamadı. Hoca’mız anlattı ve onu dinleyenler anlamadıkları halde anlamış gibi davrandılar. Hoca’nın kasetlerini setrettiler. Ezbere anlattılar. Sorulan sorulara Abdüllatif Şener gibi yanlış cevaplar verdiler. Biz de yeterince anlatamadık. Buna rağmen “Adil Düzen”in bazı ilkeleri 1990’larda yerel yönetimlerde ve 1996’da 54. Hükümet döneminde uygulandı. Önemli başarılar elde edildi. Bu başarılar Adil Düzen’in ilkelerine mâl edileceğine kişilere mal edildi. 54. Erbakan Hükümeti’nde kısmen de olsa Adil Düzen’e dayalı politikalar geliştirilip uygulanacağına Adil Düzen tamamen kaldırıldı. 28 Şubat Adil Düzen’i terk etmenin bir cezası olarak başımıza geldi. Doğruları bildikleri halde uygulanmayanların cezası âhirete bırakılamaz, mutlaka bu dünyada da görevlerini yapmayanlar cezalandırılır
İkinci Hadise:
Ak Parti’nin öncü kadrosu, Adil Düzen çalışmaları ile ilgilenmedi, dinlemedi, anlayamadı ve biz onlara yeterince anlatamadık. Biz onlara ulaşmaya çalıştık ama onlar bizden kaçtılar, uzak durdular. Onların tâbi oldukları hocalar da onları Adil Düzen’e karşı tavır almaya sevk etti. Gizli toplantılarda içi boş raporlar hazırladılar. Bundan dolayı bu hareketin önderleri Millî Görüş’ü terk ettiler. Yerine Batılı politikaları izlediler. Sandılar ki mesele kişilerin değişmesi ve dindar olmasıyla çözülür. Halbuki yanlış sistemde iyi ve dindar insanlar yanlış uygulamaların uygulanma süresini uzatırlar. Yanlış sistemle doğru neticelere varılmaz. At arabasının üretildiği tezgâhta Mersedes araba üretilemez. Ak Partili arkadaşlar açıkça dediler ki "Biz Milli Görüş’ü terk ettik". Ayrıldılar, yeni bir parti kurdular.
Bu badireyi de atlattık. Bu durumu kitlelere anlatmada biraz zorlandık. Çünkü o arkadaşlar bizim arkadaşlardı. Ferden dindar ve iyi insanlardı. Biz beşeriyetin kurtuluşu için Millî Görüş’ün ve “Adil Düzen”in önemini yeterince anlatamadık. Meseleyi dindarlık meselesi saydılar. Bize değil, onlara oy verdiler. Çünkü onlar da ibadet ediyor ve onların hanımları da başörtülüydü. Meselenin sistem meselesi olduğunu açıkça ortaya koyamadık.
Üçüncü Hadise:
Bugün Millî Görüş’ün karşı karşıya bulunduğu hadisedir.
Şu anda karşılaştığımız hadise hem daha güç, hem de anlatılması çok zor bir hadisedir. Çünkü şu andaki arkadaşlarımız kendilerinin Millî Görüş’e bağlı olduklarını savunmaktadırlar. Millî Görüş ilkelerine dayalı olarak geliştirilen sistemi, “Adil Düzen”i bilmedikleri için dediklerinin “Adil Düzen” olduğunu sanıyorlar. Batılı çözümler ile “Adil Düzen”in getirdiği çözümlerin arasındaki farkın farkında değiller. Bu nedenle bugün geçmişte karşılaştıklarımızdan daha güç bir süreçle karşı karşıyayız.
Millî Görüş Hareketi 40 yılını geride bıraktı. Artık sloganlarla, yaldızlı konuşmalarla yetinilemez. Sistem bazında beşeriyetin karşılaştığı sorunlara yeni çözümler üretilmesi ve halka anlatılması gerekir. Hak ve adalet merkezli sistemi bilemeyen ve nasıl uygulanacağı hakkında bilgileri olmayanlar Millî Görüş çizgisinde birlik ve bütünlüğü sağlayamazlar. Ne yapmaya çalışsalar da Ak Parti’nin yaptığını yaparlar.
Temelde insanlık tarihi boyunca iki anlayışa dayalı olarak sistemler kurulmuştur. Kurulan sistem ya Tevhid ve adalet merkezli sistemdir, peygamberlerin öncülüğünü yaptıkları sitemlerdir; ya da kuvvet ve zulüm anlayışına dayalı sistemlerdir. Kuvvet merkezli zalim sistemlerin de önderleri Nemrutlar, Firavunlar, diktatör ve faşist liderlerdir. Bizim bildiğimiz son 7000 yıldan beri bu iki anlayışın dışında başka hiçbir sistem kurulmamıştır. Kurulan sistem ve medeniyetler bu iki dünya görüşünün farklı versiyonlarıdır.
Belediye başkanlığından ayrıldıktan sonra, son 8 yıl boyunca her toplantı ve platformda bu gerçekleri anlatmaya çalıştım. Müslümanların yeryüzünü imar ve ıslah etmeleri için Tevhid ve adalete dayalı bir sistem geliştirmeleri gerektiğini anlattım. “Adil Düzen”in bu doğrultuda atılmış tarihi bir adım olduğunu anlatmaya gayret ettim. İslâm dünyasının en deneyimli hareketi olan “Millî Görüş Hareketi”nin “Adil Düzen Projesi”ni geliştirmekle görevli bir hareket olduğunu izah etmeye çalıştım. Bu hususta yeterli derecede başarılı olamadık. Bizi dinleyenler bizi bir gurubun ve bir hizbin temsilcisi sandılar. Anlattıklarımızın Kur’an kaynaklı olduğunu onlara yeterince anlatamadım. Üniversiteye dönmememin tek gayesi bu gerçeği anlatmaktı.
11 Temmuz Kongresi’nden sonra Muhterem Erbakan Hocamızı evinde ziyaret ettim. Bu hususları kendilerine arz ettim. “Adil Düzen Çalışmaları”nın yeniden başlatılmasında ve bir sistem olarak beşeriyet sunulmasında kendilerinin tarihi bir sorumluluğunun bulunduğunu arz etmeye gayret ettim. Biz kendi çözümlerimizi ortaya koymadıkça iktidar olmamızın fazla bir şey ifade etmeyeceğini ifade ettim. Bugün karşılaştığımız sorunun benzerini, kendi siyasi modelimizi ortaya koyup uygulamaz isek, birkaç sene sonra tekrarlanacağını izah etmeye gayret ettim. Farkındayım, bu önemli hususu yeterince çalışıp bütün yönleri ile anlatamadığımı biliyorum.
ŞİMDİ NE YAPILMALI?
1- Üstat, siz ve yanınıza bir kaç kişi alarak Muhterem Hoca’mızı ziyaret ederseniz, iyi olur.
2- 571 ve 572’inci seminerlerde yer alan açıklama ve yorumların belli bir plan çerçevesinde Hoca’mıza anlatmanızın faydalı olacağı kanısındayım.
3- Anlatımı sadece sizin değil, bir heyet hâlinde yapmanız faydalı olacağı kanaatindeyim.
4- Yeni yapılacak kongre şahısları değiştirme amaçlı olmamalı. Yeni yapılacak Kongre Millî Görüş Hareketi’nin 40. yılında yeni bir anlayış ve sistemle beşeriyetin ve ülkemizin sorunlarını çözmeye aday olduğu açıkça ortaya konmalı. Kongre bir boy gösterme etkinliği değil, Hak ve adalete dayalı yeni bir modelin tanıtma ve duyurma etkinliği hâline getirilmeli.
5- Kişisel ihtilaflar bitmez. Sorunları kişiler değil, kişilerin inandığı, ilmen doğruluğunu ispat ettiği ilkeler ve bu ilkelere dayalı olarak geliştirilen sistemler çözer. Sadece kişi değiştirmekle uzun dönemde bir yere varılmaz.
6- Mesele şahıs merkezli bir mesele olmaktan çıkartılmalıdır. A şahsının veya B şahsının listede olması veya seçilmesi hiç bir şeyi değiştirmez.
7- Muhterem Hocamız “Millî Görüş Hareketi”ni önderidir. O’nun şahsının veya ailesinin yıpratılması fevkalade yanlıştır. O’nun şahsında Millî Görüş Hareketi zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Yapılan saldırılar Erbakan Hoca’mızın şahsında “Millî Görüş”e ve “Adil Düzen”e yapılan saldırılardır.
8- Hocamızla görüşmeden önce bu hususları yine kapsamlı görüşür ve tartışırız.
9- “Millî Görüş Hareketi”nin karşılaştığı bu sıkıntıların atlatılması için hepimiz üstümüze düşen görevleri yapmalıyız. Müslümanlar arasında birlik ve bütünlüğü sağlamak için ortak gayret harcamalıyız. Bu hususta hepimize görevler düşmektedir.
10- Şüphesiz görevlerin en büyüğü peygamberlerin vârisleri olduklarını bilenlere düşmektedir.
Selam ve başarı dileklerimle, Allah’a emanet olun.
08.08. 2010, Pazar/Ankara
Arif ERSOY
|