KOCH ETKİSİ
ED- ABD’de uzun zamandır yeni para üzerinde durulmaktadır. Buna göre yapılmış hazırlık sonlanmış ve karar alınmıştır. Para banknot şeklinde değil dijital şeklinde üretilecek. Ödemeler telefonla veya kartla yapılacak. Ulusal para sistemi kalkacak yerine devletlerin merkez bankaları Amerikan Merkez Bankası’nın birer şubesi haline gelecek. Bu sistemi ABD’nin en büyük zengini olan Koch yürütmektedir. ABD senatosuna ve anayasasına hâkimdir. Trump’ı desteklemektedir. Seçim mahkemeye düşerse Trump başkan olmuş olacaktır.
SK- 10 yıldan fazla bir zaman önce Amerika’dan bana bir mektup geldi. “Yeni para üzerinde çalışıyoruz Adil Düzen’de para nedir? İngilizce bir kitap gönderebilir misiniz?” diye. Biz de gönderdik. Nevada haberleriyle yeni para üzerinde çalıştıklarını biliyoruz. Sermaye yeni çıkan görüşleri yasaklar. Devreden çekilince sonra kendi çıkarına göre görüşleri emprime eder, uygulamaya koyulur. Adil Düzen’i de böyle yapmaktadır. Bir gün Adil Düzen’in aynısını başka bir Yahudi âlime söyletir ve uygulamak ister. Bunu biliyor fakat Adil Düzen’in beşte birini bile uygulamaya kalkışsa tekel düzeni yıkılır. Tek para sistemi ekonomide başarıya ulaşmaz. İnsanlığın tek parası olacak bu da altındır ama her semtin, her bucağın, her işletmenin kendi parası da olacak. Tek parayla dünya düzeni dengelenemez.
ABD’NİN SEÇİMİ
ED- ABD’nin tek para sistemine geçme projesi içinde Çin’in gelişmesini durdurma projesi de vardır. Şimdi Çin’deki şirketler Çin’den ayrılıp başka yerlere taşınıyorlar. Kore Afrika gibi ülkeleride yerleşiyorlar. Böylece Çin ekonomisi büyük bir sarsıntı içine girecek, Çin de tek paranın hâkimiyeti altına alınacaktır.
SK- Sermaye faize yeni alanlar bulabilmek için planını yeryüzünde adım adım gerçekleştirmiştir. Önce İngiltere’de sanayiyi başlatmıştrı sonra Avrupa’da sanayi gelişti. Sonra Sovyetleri yıktı, faize orada alanlar açtı. Sonra Çin’e girdi, faize yeni alanlar buldu. Şimdi gidecek yeri yok. Çünkü bütün dünya üzerinde fabrikaları kurmuş ve tam istihdamı sağlamıştır. Bütün dünyayı istila etmiştir. Çin’den taşınsa bile gittiği yerde yeni işçi bulamayacağı için faaliyetini sürdüremeyecektir. Bunun anlamı şudur: Sermaye iflas etmektedir. Bizim yıllar önceden beri savunduğumuz bir görüş vardır: Tam istihdam sağlanmıştır, faizli işçilik sistemi artık işe yaramaz hale gelmiştir. Şirketler varlıklarını sürdürmek istiyorlarsa Akevler’in ortaya koyduğu, Milli Görüş’ün dünyaya anlattığı Adil Düzen’in kredileşmeli ortaklık sistemini benimsemeleri gerekir. Çin’den ayrılmaları ona doğru atılmış bir adım olabilir.
POSTA KODU!
ED- Bir gün değil bir saatte gerçekleşecek bir seçim haftalar almaktadır. Çünkü bugünkü haberleşme teknolojisi yerine Nuh Nebi’den kalma posta sistemiyle oylar toplanmaktadır. ABD’de başkanı halk seçmeyecek, başkanı KOCH seçecek. Halkın görüşünü aldıktan sonra kararını verecek. Seçimin sonuçları bunun için bildirilmiyor.
SK- Ekseriyet sistemi hiçbir zaman bir topluluğu yönetemez. Gerçekten Trump ve Biden’in farklı görüşte kimseler olduğunu kabul edelim ve bir kişinin oyu ile de başkan olunacağını farz edelim. Bu kişi baştan A partisinde görünür sonra B partisine geçebilir ve 4 sene o karaktersiz, menfaatçi, döner birisinin istediği kimse Amerika’yı yönetmiş olur. Yönetemez, iner o kişi bu sefer öbürüne oy kullanır. Böyle devlet değil bir bakkal bile yönetilemez. Onun için ekseriyet sistemi kandırmacadır. Asıl yönetenler perde arkasında hukuk dışı kurumlardır. Bu her yerde böyledir. Amerika’da Sermaye, İngiltere’de Lordlar Kamarası, Rusya’da KGB, Türkiye’de Ordu’dur. Başka türlü varlık sürdürülemez. Gerçek hukuk düzeninin var olması için Kur’an’ın öğrettiği ortaklık ve istişare sisteminin, hakemlerden oluşan yargının devreye girmesi gerekir. İnsanlık kanlı veya kansız Kur’an düzenine girecektir.
WASHINGTON POST
ED- ABD’de seçimler sonlanmadı. Oylar sayılıyor. Sonucu postadaki oylar belirleyecek. Posta ile oy kullanma sistemi aklın alacağı bir iş değildir. Biden konuşmalarında Türkiye aleyhinde beyanlarda bulunuyor. Kazanırsa Türkiye için çok kötü olacağı zannediliyor. Oysa başkan kim olursa olsun ABD Çin’i durdurmak için Türkiye ile anlaşmak zorundadır. Yalnız Türkiye ile değil başka devletler ile de anlaşmak zorundadır. Almanya ile temaslar devam etmektedir.
SK- Türkiye’nin çok güçlü olduğunu ve Türkiye’yi kazanmak için ABD’nin Türkiye ile iş yapmak zorunda olduğunu beyan eden yazar iki şeyi kesin kabul ediyor. ABD Çin’i durdurmak zorundadır ve durduracaktır. Türkiye’yi de bunun için yanına almak zorundadır. Bu varsayım yanlıştır. Öncelikle Çin dünyayı sömürerek zenginleşmemiştir. Çin kalabalık, açık işçiliğe sahiptir. Çok ucuz mallar üretti, piyasaya böyle girdi. Başlangıçta ürünleri kalitesizdi. Zamanla tekniği öğrendi ve şimdi güçlü üretime sahip. Dolayısıyla Çin pazar dışında dünyaya hükmetme siyasetini gütmemektedir. Ekonomide ise yasaklar, yasaklayan devletleri vurur. Ekonomide mücadele ekonomiyle olur, serbest piyasada olur. Serbest piyasaya ülkelerini kapatanlar sonunda teslim olurlar. Bunun en açık örneği Sovyetlerdir.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
ÇİN SORUNU
Çin’in tarihi geleneğinde dünyayı askerleriyle işgal etme projesi yoktur. Çin seddi bunun için yapılmıştır. Çin saldırıda değil savunmada olmuştur. Çin bunu bilmektedir. Dolayısıyla ABD’nin rakibi değildir. ABD ekonomi yoluyla değil siyaset yoluyla dünyaya hükmetmeyi istemektedir. Bunu da Sermaye adına yapıyor. Bunun için dünyanın her tarafında askerleri vardır ve Sermaye hâkim olduğu piyasalarda başarılı bir ekonomi düzeni kuramıyor. Kurabilse zaten askere gerek kalmaz. Trump bunu ilk seçim konuşmasında beyan etmişti. “Biz dünyayı güçlü yöneticilere bırakacağız, ülkemizle meşgul olacağız.” demişti. Bütün siyasetinde barışçı rolü oynamıştı. Biden’in gelmesi bu siyasetin tatilidir, dünyaya askeri ile hükmetmeye çalışmasıdır.
ABD dünyaya yerleştirdiği askerlerini Doları sayesinde finanse etmektedir, karşılıksız olarak bastığı Dolar ile tüm ekonomik gücü elinde tutmaktadır. Böylece Sermaye’ye jandarmalık yapmakta, Sermaye de ona borç vererek güçlendirmektedir. Sermaye’nin verdiği borç aslında boş bir şeydir. Karşılıksız Dolar’dır. Ancak insan psikolojisi belli şeyleri zamanla para olarak kabul eder ve onu hiçbir değeri olmasa da değiştirme ve borçlanma aracı olarak kullanır. Bugünkü paralar nasıl karşılıksızsa bundan önceki altın da öyledir. Aslında altının maddi olarak yararı demir kadar bile değildir.
İşte bundan yararlanan Sermaye bastığı Dolarları bugün dünyada para olarak kabul ettirmiş bulunmaktadır. Ne var ki faizli sistemde Doları çoğaltmak zorundasınız. Bununla da Dolar paralık vasfını kaybetmektedir, bugünkü durum budur. Çin eğer altın bonosunu çıkartırsa 1 seneyi geçmez süper güç olur. Ancak Çin ekonomisine Rothschild hâkim olduğu için böyle bir bonoyu çıkarmayacaktır. Dolayısıyla Çin’in şimdilik tehlikesi yoktur. Türkiye’ye gelinirse, Türkiye batmakta olan faizli sistemde nerede yer alırsa alsın o da batmaya mahkûm olur. Türkiye’nin yapacağı iş altın bonosunu çıkarmak, önce Rusya ve AB ile anlaşmak sonra da Çin ile ticari ilişkileri geliştirmektir. Üçüncü binyıl uygarlığı ancak kansız böyle gelebilir. Sermaye’nin baskısı ile bu basit çözümü hiç kimse, Diler de Koru da ağızlarına alamıyorlar. Diğerlerinin de zaten niyetleri yok.