28.07.2020
Diyelim ki hilafeti getirdik.
Ve diyelim ki bir halife çıktı Türkiye’den.
Ne olur?
Şunlar olur:
*
- Suudi Arabistan’ın kıtır kıtır gazeteci kestiren meşhur “prensi” var ya... Kesin “Siz de kimsiniz, esas ben halifeyim” diye çıkar ortaya.
- Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’ye düşman kesilen antipatik “emiri” durur mu? O da “Halife benim” diye salınır ortalıkta.
- Sisi var ya Sisi... Onun da biti kanlanır... “Halife olacaksa Mısır’dan olmalı” diye Trump’a koşup “Beni destekle mister presedent” der.
- O kadar ki... Bizi her dönemde destekleyen kadim dostumuz Pakistan’dan bile hilafet makamına talip çıkar.
*
Uzatmaya gerek yok.
*
Velhasıl-ı kelam...
Dünya Müslümanlarının bölünmüşlüğüne çare olarak akla getirilen hilafet kurumu...
Dünya Müslümanlarının daha da bölünüp parçalanmasından başka bir işe yaramaz.
Zevzekliğin lüzumu yok yani.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Gerçek başkanlık
Peygamberden sonra halifeler gelmiştir. Peki, halifeler kimin için halifeydi? Tüm Kuran ehlinin yöneticisi miydi?
Bugüne kadar gelen anlayış budur ve kökünden yanlıştır. Halifeler Medine devletinin halifesiydi, tüm Kuran ehlinin halifesi değildi.
O yüzden Ahmet Hakan’ın veya genel anlayışın anladığı bir halifelik müessesesi Kuran’da yoktur. Kaldı ki tüm peygamberler kendi kavimlerine gelmişlerdir. Son peygamber de kendi kavmine gelmiş ve o kavim içinde bir uygulama yapmış ama tüm insanlar için Kuran’ın uygulamasının bir örneği olmuştur.
Her kavmin kendi başkanı olur ve o kavmin nazırıdır, çobanı değildir. İslam Düzeni içinde herkes istediği gibi baskısız bir şekilde yaşar. Başkan zorba veya zorlayıcı değildir. Sadece gözeticidir.