1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020 BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ... SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM... ADİL DÜZEN 1052 “ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR “VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17) Haftalık Seminer Dergisi; 1052. Hafta - 22 ŞUBAT 2020 - Fiyatı: www.akevler.org’a tıklamak! BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ... “ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ... *KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1052. SEMİNER “HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9) “İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis) Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ, Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51 Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır. GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI *** *“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI KANAL İSTANBUL NASIL YAPILMALI? Süleyman KARAGÜLLE *** *“SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER Kudüs de Adil Düzen’in gerekliliğini hatırlatıyor-10 ‘ADIL DÜZEN’ dedikçe ERBAKAN’ı anmak… ‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 1 ‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 2 ‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 3 ‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 4 Reşat Nuri EROL *** FURKAN SÛRESİ- 5. Hafta أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا (1) الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا (2) وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً لَا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا (3) وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاءُوا ظُلْمًا وَزُورًا (4) وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (5) قُلْ أَنْزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (6) وَقَالُوا مَا لِهَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا (7) أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا (8) انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا (9) تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا (10) بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا (11) إِذَا رَأَتْهُمْ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا (12) وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا (13) لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا (14) قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاءً وَمَصِيرًا (15) لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْئُولًا (16) وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنْتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاءِ أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ (17) قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِنْ مَتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا (18) فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَنْ يَظْلِمْ مِنْكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا (19) وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا (20) *** “Ve onları haşr edeceği yevm” وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا (21) يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَحْجُورًا (22) وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا (23) أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا (24) وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا (25) الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا (26) وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَالَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا (27) يَاوَيْلَتَا لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا (28) لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا (29) *** وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا Va QAvLa elLaÜIyNa LAv YaRCUvNa LiQAyEaNAv (Va FaGaLUv elLaÜIyNa LAv YaFGaLUvNa FaGAEiLaTa) “Ve Bize likaya recv etmeyenler kavl etti” Likamızı reca etmeyen kimseler “Melekler bize inzal edilmeliydi” diye kavl ettiler. Buradaki melekler görevlilerdir. İnsanlar kendi topluluklarının diğer topluluklardan üstün olmasını isterler. Topluluklar kendilerinden olmayan görevlileri kabul etmek istemezler. Büyük din mensupları başka dine mensup olanlardan peygamber çıkmasını hazmedemezler. İsa’nın bir Yahudi âlimi olmaması onları rahatsız etmiştir. Allah İsa’yı mabette yetiştirdi ama onu bir erkeğin oğlu yapmadı, babasız olarak bir kadından doğurdu. Meleklerin kendilerine gelmesi gerekirdi ama Allah onu bir kadının oğlu yaptı. Bugün dünyanın en büyük dinine mensup olanların resulüdür. Hala Yahudilerle Hıristiyanlar arasında büyük buğz vardır. İslami eğitimi alması için peygamberler kültürlü ailelerden seçilmiştir ama kendi içlerinden en aşağı birisi seçilmiştir. Bugün de Adil Düzen’in Türkiye’de ortaya çıkması, sıradan bir kooperatifte hazırlanması ve dindar bir ailenin çocuğu ama varlıklı bir ailede kenara itilmiş olan birinin Adil Düzen’i benimsemesi insanları rahatsız etmiştir. Adil Düzen’e tüm muhalif olanların derdi bu düzenin kendi aralarından çıkmamasıdır. İlahiyatçı olmayan mühendislerin bu işi ele almaları ilahiyatçıları rahatsız etmiştir. Sermaye’yi de kendilerinden olan zenginlerden çıkmamış olması rahatsız etmiştir. Bunlar Allah’a inanıyorlar ama ahirette Allah’la karşılaşacaklarını beklemiyorlar. Bu sebeple ‘bizden’ sözünü kullanıyorlar, tarikat ehli de kendilerinden olmayanları reddeder. Ben tarikatlardan davetler aldım. “Ben şeriat ehliyim” dedim ve kabul etmedim. Bu buğuzları devam etmektedir. Açıkça hiçbirisi Akevler’e ve bana cephe alamıyor ama içlerinden Sermaye’nin yandaşı olarak Adil Düzen’e ve Akevler’e karşıdırlar, sırf kendilerinden olmadığım için karşıdırlar. ... DEVAMI VE TAMAMI "SEMİNERLER"DE...
|