Fetih ruhu ve rüyası
31 Mayıs 2019, Cuma
YUSUF KAPLAN
Fetih ruhu’nun bu ülkede bir karşılığı var mı, insanları kanatlandırmaya yarar mı, bilmiyorum.
Ama Türkiye’nin özellikle seküler aydınlarının fetihle işgali karıştırdıklarını biliyorum. Fetihle işgali karıştıran müslüman bir toplumun aydınının zihni işgal altındadır, iğdiş edilmiş, demektir.
Açık ve net bu.
Oysa bilim, düşünce, sanat, siyaset ve ahlâkta büyük açılımlar, insanlığın önünü açan çığır açıcı atılımlar nasıl gerçekleştirilir?
Fetih ruhuyla...
Eşyanın hakikatini keşfetme çabasıyla...
Eşyanın hakikatini keşfetme çabasını diri tutan kanatlandırıcı bir ruhla ve bu ruhu canlı kılan büyük rüyalarla...
Unutmayalım: İddianız yoksa rüya göremezsiniz. Rüyasını göremediğiniz bir iddiayı hayata geçiremezsiniz.
ÜÇ TARZ-I FETİH
....................................
YUNUS VE SİNAN, FATİH VE ALP ARSLAN MASAL MI?
Masal mı bütün bunlar?
Yunus masal mıydı?
Elbette ki, değildi: İnsanı, hayatı, Yaratıcı’yı, dünyayı sade bir dille ama derinlemesine kavradı; hâlâ taze, hâlâ diri, hâlâ hayat bahşedici tohumlar ekti bu topraklara; keşfedildikçe insanı çağlar ötesine taşıyan, tadıldıkça lezzetine doyum olmayan.
Sinan, masal mıydı?
Sinan, bu topraklardan çıktı ve hakikat medeniyetinin diriltici ruhunu üç kıtada taşa nakşetti. Sinan’ın mimaride gerçeğe dönüştürdüğü fetih ruhu, fetih rüyasının hayatın her alanında yankılanmasını, hayatın her alanını aydınlatmasını, beslemesini mümkün kılacak çapta, kıratta bir fetih ruhuydu.
Fatih, masal mıydı?
Fatih, daha çocuk denecek yaşlardayken, fetih ruhuyla nefes alıp veriyor, Kostantinopol’ü fethetme rüyaları görüyordu -neredeyse Allah’ın her günü...
Elinde kalem, defter; önünde yerküre; zihninde İstanbul’un fetih haritasıyla yatıp kalkıyordu...
Uykuları kaçıyordu!
Rüyaları sınır tanımıyordu!
Hop oturup hop kalkıyordu! Yerinde duramıyordu!
Çocukken!
Çocuk denecek yaştayken!
Fetih ruhuyla yetiştiriliyor, fetih ruhuyla nefes alıp veriyor, fetih rüyaları görüyordu her dem Fatih.
Bir yerde fetih ruhu çocuk denecek yaşta sizi yakalamışsa, rüyalarınız olup çıkardı, rüyalarınız fetihlerle dolup taşar, fetihlerle renklenir, canlanırdı.
Fatih’in fetih ruhu, nizam-ı âlem rüyasının Osmanlı gökkubbesi altında herkesin kendi hayatını yaşamasını, rüyasını gerçekleştirmesini mümkün kılan tek evrensel ve aşılamamış, benzersiz bir fetih ruhuydu.
Yunus’taki, Sinan’daki, Fatih’teki fetih ruhu ve rüyası, Alp Arslan’ı Alp Arslan yapan, Anadolu’yu, Balkanlar’ı, Afrika’nın içlerine kadar üç kıtayı İslâm’a açan tevazunun kanatlarında yükselen Müslüman olma coşkusuydu.
Alp Arslan’a “Biz, temiz müslümanlarız. Bid’at nedir bilmeyiz. Bu sebepledir ki, Allah hâlis Türkleri aziz kıldı” dedirten bu diriltici ruhtu.
İşte dünya bu ruha gebe.
Biz de.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/fetih-ruhu-ve-ruyasi-2050551
YORUM;
KURAN'DAKİ ÜÇÜNCÜ FETİH ADİL DÜZENİN KURULMASIDIR.
Yazarımız İstanbul'un fethinden hareketle 3 tarz fetihten bahsetmiş ve
ana fikir olarak hala fetihler yapacak has aydınlarımız ve ön açacak,ön alacak
çilekeş öncü kuşağımızın olmadığıyla yazısını bağlamış.
Demek ki az gittik uz gittik, İslamcılık dedik,Milli görüş dedik ,İmam hatip Asımın
nesli dedik ama hala olması gereken asıl kadroları oluşturamadık.
Ah kahrolası Siyonizim ve dış güçler bizim içimize bile karışıyorlar.
Benim yorumlarımın ana teması tedavinin anlatılmasının daha öncelikli
olmasıdır, iki büyük hocam merhum Erbakan ve Süleyman Karagülle'de bu
konuda farklı düşünmüşler, Erbakan teşhise, Karagülle tedaviye önem vermiştir.
Bu aslında çok da iyi olmuş birbirlerini tamamlayan iki öncü olmuşlardır.
Erbakan'ın teşhisle ilgili çalışmaları genelde konuşarak anlatma şeklinde olmuş
kitapları ise daha az olmuştur,Karagülle ise, 1969' lardan beri kitap,makale ve
tefsirlerle eserlerini oluşturmuştur.
Allah'a şükür ki; www.akevler.org -sitemizde, Süleyman Karagülle başta olmak üzere
Akevler ekolü mensuplarının yüzlerce sayfalık çalışmaları kaydedilmiştir.
Yusuf Kaplan her ne kadar öncü kuşağın olmadığını söylese de, bence
siyaset ve ekonomiden önce ilimde derinleşmeyi önceleyen Akevler
çalışanları, bu işin hem ilim hem de ameli yönünü, 53 yıllık Akevler kooperatifleri
ve kurdukları işletme ve girişimleriyle yerine getirmişlerdir.
Burada bir alıntıyla devam edelim; "İşte burada bahsedilen fetih yalnız Mekke’nin fethi değil, İslâm’ın Arabistan’da zafer kazanmasıdır. Mekke’den önce Arap kabileleri Mekke’nin zafer kazanmasını bekliyorlardı. Mekke fethedilince fevc fevc İslâm’a geldiler.
O halde burada bahsedilen bir kentin fethedilmesi değildir, İslâm’ın zaferidir.
İkinci fetih de İstanbul’un fethidir.
İstanbul’un fethine kadar İslâmiyet’in dünyaya hâkim bir din olacağına inananlar azdı. Ama İstanbul fethedilince, dünya artık Müslümanların süper güç olduğunu tasdik etmiştir.
İstanbul’un fethi beş yüz sene sürmüştür. Osmanlılar ancak Birinci Cihan Savaşı sonunda tahttan indirilebildi.
Şimdi yeni fetih beklenmektedir...
Bu yeni fetih ne olacaktır?
Türkiye devleti İsrail’e girdiği ve İsrail halkını orada barışa kavuşturduğu zaman “Adil Düzen”in fethi olacaktır. Yeryüzünde altın para, demir para, toprak para, buğday para yaygınlaştığı zaman Yahudilerin sermaye saltanatı sona erecektir. Yahudiler ancak İslâm’ın vikayesinde hayatlarını sürdüreceklerini anlayacaklardır.
Fetih olacaktır.
Fetih kanla değil uzlaşma ile olacaktır.
Kur’an’da bu fetih vaat edilmiştir; biz bunu daha önce defalarca yazdık."SÜLEYMAN KARAGÜLLE- MAİDE52.AYET TEFSİRİ-http://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/582/Tum/1/Kuran-Seminerleri-627?seoContent_ASPxGridView1=page4
Gelin YUSUF KAPLAN hocam bu öncü kuşağın yaptığı ve merhum
Erbakan hocamızın çerçevesini çizip ,vasiyet ettiği ve miras bıraktığı Adil Düzeni,
birinci gündem yapalım, arkadaşlarımıza da görevler verip uygulanmasını
çabuklaştıralım inşaallah...