Türkiye’nin iki beka sorunu
08 Mart 2019, Cuma
YUSUF KAPLAN
Türkiye’nin beka sorunu yok diyen kişi, baştan, zokayı yutmuş, iki asırdır Türkiye’nin başına ne geldiğini bilmiyor demektir.
Şunu bilelim: Türkiye, Tanzimat’la birlikte yönünü, Cumhuriyet’le birlikte yörüngesini yitirdi. Tarihi yapan, tarihi sürükleyen bir aktörden, Batılıların yaptığı tarihin önünde sürüklenen bir figürana dönüştü.
Yönünü ve yörüngesini yitiren bir toplumun, “özgür” olduğunu, kendi kaderini kendisinin belirlediğini söylemek absürd bir şeydir.
TÜRKİYE’Yİ İNGİLTERE VE ALMANYA İLE KARŞILAŞTIRIRSAK...
...............................
İKİ BEKA SORUNU
Türkiye, iki tür beka sorunuyla karşı kaşıya. Birinci beka sorunu dışardan gelen açık ve örtük tehditler.
Batılılar, Türkiye güya Batı ittifakının (NATO, OECD gibi Batılı kurumların) bir üyesi olmasına rağmen 15 Temmuz işgal ve darbe girişiminde de açıkça görüldüğü üzere açık tehdit olarak konumlandırıldı Batılı emperyalist ülkeler tarafından.
Şunu bilelim: Türkiye, biz Batılı bir ülkeyiz diye yırtınsa bile, Batılılar, buna aslâ inanmayacaklar ve bizim bir gün medeniyet iddiamızı kuşanarak kendi yönümüz ve yörüngemiz ekseninde yeniden tarihin yapılmasında kilit rol oynayacak bir aktör olma iddiamızı hayata geçirme mücadelesi vereceğimizi çok iyi biliyorlar.
İkinci beka sorunu, ülke içinden gelen epistemik köleleşme tehdidi: Batılılar tarafından dışardan fiilen sömürgeleştirilemeyen bu ülkenin içerden zihnen köleleştirilmesi, celladına âşık edilmesi...
Eğitim, kültür ve medya hayatında tavan yapan epistemik kölelik, bu ülkenin yönünü ve yörüngesini kendi elleriyle yok etmesine, kültürel intihara sürüklenmesine yol açıyor...
Türkiye’nin asıl beka sorunu burada gizlidir: Eğer bu kültürel ve zihinsel beka sorununu halledemezsek, bu ülkenin dışardan işgal edilmesine gerek kalmadan içerden ele geçirilmesini, yok edilmesini aslâ önleyemeyiz.
Eğer kültürel ve zihinsel olarak özgürlüğüne kavuşmuş, epistemik köleliği yenmiş bir eğitim, kültür ve medya dünyası inşa edebilirsek, bu ülke dışardan işgal edilse bile istiklal ve istikbalini aslâ yitirmeyecektir. Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/turkiyenin-iki-beka-sorunu-2049560
YORUM;
ZİHNİ KÖLELİĞİN ÇÖZÜMÜ ;ADİL DÜZEN EĞİTİMİ
Yazarımız yazısının sonunda, ikinci beka sorunu olarak zihni kölelikten
bahsederek, bundan kurtulmuş bir eğitim,kültür ve medya dünyası
oluşturamazsak, istikbalimizi sağlayamayacağımızı ifade etmiş.
1987' li yıllarda Refah Partisi Bakırköy ilçe idare amiri ve yönetim kurulu
üyesiyken, mahalle temsilcisi ve üyelerimizi eğitelim diyen ilçe yöneticilerimize,
hayır ilkönce sizin eğitilmeniz lazım dedim ve kabul ettirdim.
Şimdi de yazarımız Yusuf Kaplan da müslümanların kendi eğitim sistemimize
göre eğitilmesinden bahsederken, kendisi ve ülkemizin fikir önderlerinin de
daha önce ve neye göre eğitileceğinin sisteminden bihaber.
Halbuki daha yakın zamanda Yusuf Kaplan'ın da yakından takip ettiği gibi ,
1987-88 yıllarında merhum Erbakan hocamız Akevler ekibiyle yaptığı 6 yıla yakın
yoğun bir çalışmadan sonra bu sorunun cevabını ismini de Adil Düzen diye
koyarak Türkiye ve dünyaya ilan etti.( http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1351/74/4-TENKITE-ESAS-ADILILMI-SIYASI-DINIAHLAKIADILDUZEN-Hayrettin-Karamanin-ADIL-DUZEN-DEGERLENDIRMELERI-VE-CEVAPLARIMIZ)
Ve yaklaşık 20 -25 yıl boyunca her mekanda ve fırsat doğduğunda anlattı
vasiyet ve emanet ederek dünyasını değiştirdi.
Burada ilgili bir çözüm projesi konusunda alıntı yapalım;" O HALDE İNSANLIK BUGÜN NE YAPMALIDIR?
Önce Kur’an’ın Allah sözü olup olmadığını müsbet ilim metotları ile incelemelidir.
Bu kitap Hazreti Muhammed’in sözleri ise onu ortaya koymalıdır.
Bu kitap gerçekten Allah’ın sözleri ise onu müsbet ilimle ortaya koymalıdır.
Ben şahsen kendim için bu araştırmayı yaptım ve Kur’an’ın Allah sözü olduğunu ilmen ispat ettim ve o sebeple ben ona inanıyorum. 250 sahifelik KUR’AN MUCİZELERİ kitabını tamamladım. Reşat Nuri Erol kitabı redakte etti. Bazı matematik kısımlar henüz redakte edilmediği için kitap şimdilik basılamıyor.
İnsanlık şimdi ilim adamlarını çıkarıp KUR’AN MUCİZELERİ kitabını iddia kitabı kabul ederek kararını vermelidir. Sonunda bir başhakem seçilmelidir. O şehadet edecektir. Evet, Kur’an’ın Allah’ın kitabı olduğu müsbet ilimle ortaya konmalı, deliller tartışılmalıdır.
Ondan sonra insanlığın yapacağı iş Kur’an’ın Allah kelamı olduğu belirlendikten sonra onun getirdiği şeriatın uygulama örnekleri verilmelidir. Bunun için ondan hükümler çıkarmak ve çağımızın sorunlarını çözecek çözümler üretmek gerekmektedir.
İşte…
Bizim “MÜÇTEHİT YETİŞME MERKEZİ” dediğimiz şey Kur’an’a göre üretimi maksimize edecek işletmeleri kuracak insanları yetiştirmektir.
İlâhi kitaplara inanan herkese düşen görev budur. Bugün bunlar beş gruptur; Tevrat ehli, İncil ehli, Kur’an ehli, doğu dinleri Budizm ve Hindi dinleri ehli. Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğu sabit olunca bu kitapların da ilâhi olduğu sabit olur. Çünkü Kur’an bunları tasdik etmekte ve teyit etmektedir.
Kur’an’ın Allah kitabı olduğuna inananların ise bir gün bile kaybetmeden o kitabın bize ne dediklerini araştıracak “MÜÇTEHİT YETİŞME MERKEZİ”ne katılmaları gerekmektedir. Bu onlara farzdır.
Tebşir ediyoruz, çünkü başaracağız.
İnzar ediyoruz, çünkü katılmayanlar helak olacaklar."SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/1090/CokOk/10053/Suleyman-Karagulle/Kuran-mucizesi-ve-Muctehit-Yetisme-Merkezi
Bizde bu vesileyle Yusuf Kaplan'ın şahsında ,tüm ülkemiz yazar, çizer ve
kanaat önderleriyle ,okuyucularımıza seslenelim; gelin 53 yıllık
Akevler Adil Düzen çalışmalarına katılın, bunu tartışıp olgunlaştırıp uygulayalım
da önce kendi istikbalimizi, ve gençliğimizi de bu gerçek beka
sorunumuz olan, zihinsel kölelikten kurtarma çabasını süratlendirelim inşaallah...