Türkiye’nin “cinsiyet”le imtihanı
25 Ocak 2019, Cuma
YUSUF KAPLAN
Türkiye, dünyada ailenin ve toplum dokusunun en güçlü olduğu ülkelerin başında geliyor. Ailenin bir ruhu var bu ülkede. Toplumun da.
Daha doğrusu, vardı!
Şimdi İstanbul Sözleşmesi’yle ve cinsiyet eşitliği projeleriyle aile yapımız, sosyal dokumuz büyük bir saldırıyla karşı karşıya!
BATI’DA AİLE DE, TOPLUM DA ÇÖKTÜ!
...............
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE CİNSİYET EŞİTLİĞİ PROJESİ DERHAL TERK EDİLMELİ!
Batılıların AB uyum yasaları çerçevesinde bize dayattıkları projelerin başında, aileyi, toplum yapımızı ve dokumuzu çökertecek İstanbul Sözleşmesi ile bu ülkenin bazı illerinde, okullarında pilot olarak uygulanma aymazlığı gösterilen “cinsiyet eşitliği” gibi yıkıcı projeler geliyor!
Başlarına çalmamız lazım, bütün bu tür sinsi, yıkıcı projeleri!
Yine kadın hakları konusunda da, temelde, Batılılardan alacağımız hiç bir şey yok aslında.
Batı’da insan yok ki! Kadın da yok, aslına bakarsanız! Kadın, tüketimin kölesi, kapitalizmin tüketim nesnesi. Klişe değil bu, ürpertici bir gerçek!
Bir yanda güya kadın hakları söylemleri zirve yaparken, öte yanda bütün bir kültür endüstrisi, kadını, insan olarak bile kabul etmiyor; aksine, her alanda, her yerde, her fırsatta kadını cinsel olarak, bedenen aşağılayan, ayartıcı bir tüketim nesnesine dönüştüren cinsellik endüstrisi tavan yapıyor.
Bırakınız kadını koruyabilmeyi insan türünü bile koruyamayacak kadar acıklı durumda Batılı toplumlar!
Bu ülkede kadının aşağılanması, şiddet ve tecavüz olaylarının artması elbette ki bir vakıa ama bunların seküler, hedonist kültürün yaygınlaşmasıyla tavan yaptığını, burada zıvanadan çıkan çarpık kadın-erkek ilişkilerini, cinsellik sömürüsü, kadın bedeni sömürüsü yapan televizyon programlarının ve dizilerinin rolünü neden kimse konuşmuyor, anlamakta zorlanıyorum!
Toplumu, aileyi ve insan türünü yerle bir eden, insan türünün geleceğini bile tehlikeye sokan sefih seküler-hedonist-insanaltı insan tipinin bu ülkeye dayatılması, bu ülkede toplumun çözülmesi ve ailenin çökmesiyle sonuçlanacaktır.
Dünyada en sağlam, en güçlü aile ve toplum yapısına sahip bir ülkeyi çökertmenin, genç nesillerini körleştirmenin, hedonist, nihilist, ruhsuz insanaltı varlıklara dönüştürerek köleleştirmenin, içerden teslim almanın en sinsi yolu bu!
O yüzden Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden derhal çıkmalı ve “cinsiyet eşitliği” gibi sinsi projeleri akit geç olmadan kaldırmalıdır!
Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/turkiyenin-cinsiyetle-imtihani-2049038
YORUM;
İstanbul sözleşmesinden değil, derhal Avrupa Birliğinden çıkılmalı!
Yazarımız Avrupa Birliğinin dayatmasıyla imzaladığımız ve aile ve neslimizi
dejenere etmek için hazırlanan sözleşmeyi derhal feshetmemiz mealinde
yazdığı yazısını , yoksa Türkiye çökecek diye de feryat ederek bağlamış.
Maalesef Türkiye'de 16 yıldır, bazen anayasal çoğunlukla, tek başına hükmeden
Ak parti hükümetlerinin geldiği nokta bir açıdan değil bir çok açıdan tam bir
fiyasko ve iflasla sonuçlanmıştır.
Şimdi de bu durumdan nasıl kurtuluruz diye çareler aranmakta yine de yüce
Kur'an'a başvurulması düşünülmemektedir.
Oysa Kur'an pek çok ayette müslümanların kendileri için Kur'an'dan başka tutunacak
bir ip veya dal bulunmadığından bahsetmektedir.
Akevler Adil düzen çalışanlarının 2.Kur'an uygarlığı nasıl olmalıdır? başlıklı 50 yıllık
çalışmaları son 30 yılında da merhum Erbakan hocamızla da yapılan teşriki mesai
sonrası Adil Düzen adıyla çerçevelenmiş Türkiye ve dünyaya açıklanmış, anlatılmıştır.
Acaba bu açıklamaları ve anlatımları beraber yürüdükleri Refah Partili yıllarda
Ak Partili kardeşlerimiz duymamışlar mıdır? duymuşlarsa da niye unutmuşlardır?.
MerhumErbakan hocamızın açıkladıklarının kayıtları ortadadır ve dahası on binlerce
sayfalık Akevler Adil düzen ekibinin eserlerinde tafsilatlı olarak bulunmaktadır.
Şimdi bekleycek ve göreceğiz, Ak Partili kardeşlerimiz nasıl bir tavıralacaklardır,
ve İslam-Kur'an düzenine dönerek mi yoksa avryupa müktesebatıyla ve beddualarla
devam ederek mi?
Burada kısa bir alıntı yapalım;" Türkiye ilimde de muasır medeniyetin fevkine çıkmıştır. Osmanlılar Avrupalıları yenmek için Avrupalılaşmaya çalışmışlar. Demokrat Parti geleneği ise Avrupa içinde eriyip gitmeyi hedeflemiştir. Nitekim bugün de Avrupa Birliği’ne girmek için yırtınmaları bundandır. Allah’a şükürler olsun ki partileri siyaset mezarlığına gömülmüştür. AKP de bu gaflete devam ederse aynı akıbete mahkum olacaktır. 1967 yılında İzmir’de kurduğumuz Akevler Kooperatifi’ndeki çalışmalarımız sayesinde, Avrupa Uygarlığı ile İslâm Uygarlığı’nı sentez ederek III. bin yılların İslâm Uygarlığı’nı kurma yoluna girdik. Bu çalışmalarımıza başlangıçta Fethullah Gülen de katıldı. Bu çalışmalarımıza Necmettin Erbakan da katıldı. Bunların katkıları ile Türkiye’de Kur’an modern müsbet ilimlerle anlaşılmaya çalışılmış ve “Adil Düzen” olarak yeni sistem ortaya konmuştur. Batı sosyalizm ve kapitalizmin dışında bir şey bilmemektedir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin müsbet ilme ve ilâhi vahye dayanan ileri dünya görüşü vardır, sistemi vardır. Dünya Türkiye’nin bu üstünlüğünü hissetmiştir. Bu sayede İslâmiyet’e başka türlü bakmaya başlamıştır. AK Partililerin çoğu yöneticileri, hattâ tamamına yakını “Akevler” ve “Adil Düzen”in etkisinde kalmışlardır. Nitekim bugünkü başarılarını da “Adil Düzen”e borçludurlar.
Hâsılı; Mustafa Kemal’in 1933’de söylediği, “Muasır medeniyetin fevkine çıkacağız. Elimizde tuttuğumuz meşale müsbet ilimdir.” müjdesi gerçekleşmektedir. Bu asırda bu üstünlüğün kuvveden fiile geçmesi beklenmektedir."SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/350/Tum/1/MAIDE-SURESI-64AYET-TEFSIRI
Dua ve isteğimiz Kur'an düzeniyle devam etmeleridir.
Burada yazarımız Yusuf Kaplan'a ve arkadaşlarına da seslenelim gelin Yusuf hocam Adil Düzen çalışmalarına katılın ve katılmaları sağlayın kötü akibet sizler içinde mukadder olmasın vesselam...