02.11.2018
Ne dünyadaki tek ülkeyiz ne de tek sorunlu ülke bizimkidir
1960'lı yılların başında, bir üniversite öğrencisiyken dört ay süreyle İngiltere'nin Stroud kentindeki bir ağır sanayi tesisinde işçi olarak çalışıyordum. Ağır basınçlı valflar üretilen bu fabrikada 5000 işçi vardı.
Farklı değilmiş
İngiltere'de yaşamadan önce bu ülkeye giderken, İngilizlerin kraliçelerini çok sevdiklerini zannederdim... Ayrıca demokrasinin beşiği olan İngiltere'de siyasetin bizdekine benzemeyen bir zarafet içinde icra edildiğini düşünürdüm... Derken fabrikadaki haftanın sonunda işçilerin ücretlerini belirleyen paraların ve kesintilerinin listelendiği kâğıtların bulunduğu zarflar dağıtıldı.
Kraliçeye öfke
Benim çalıştığım torna tezgâhına bitişik tezgâhta çalışan işçi yanıma geldi... Elindeki zarfı açıp, vergi kesintilerini gösteren kâğıdı eline aldı ve salladı. Sonra "Yine benim ücretimden kesip Kraliçe'nin bebeğinin bezinin parasını benden almışlar" diye bağırdı.
Tamamı için https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2018/11/02/ne-dunyadaki-tek-ulkeyiz-ne-de-tek-sorunlu-ulke-bizimkidir
Yorum:
Ne ifrat ne de tefrit
Ortadoğu’da, Arap ülkelerinde Sayın Erdoğan’a olan sevginin sebebini biliyoruz. Erdoğan’ı bir dünya lideri olarak görmeleri, ki bu yerinde bir taktirdir ve İslam aleminin en etkili siyasi kimliği kabul etmeleri onları bu saygıya ve sevgiye yönlendirmiştir.
Ülke içinde ise bunun tam aksine Sayın Erdoğan’ın her yaptığını eleştiren ve kötüleyen bir kitle vardır. Ne ifrata gerek vardır ne de tefrite. Kendisi etkin birkaç dünya liderinden biridir, bu doğrudur lakin bu yaptığı her işin doğru olduğunu göstermez veya muhaliflerin iddia ettikleri gibi her icraatı zararlı değildir.
Kral olsun, Kraliçe olsun, Başkan olsun, vasıf önemli değildir. Beşer olan varlıklardan söz ediyoruz. Yani hatasının kaçınılmaz olduğu insanlardan bahsediyoruz. Dünyaya insan kadar zarar veren başka bir canlı türü yoktur. Her şeyi tüketiyoruz ve bozuyoruz. Yeryüzünde fesat çıkarıp savaşlarla kendi türümüzü yok ediyoruz. Allah’ın üzerimizdeki rahmeti olmasa kim bilir daha neler yapardık. Kendimizi bir şey zannedip övünmeyelim, dünyayı kendimizden koruyalım.