Macron’un “laiklik uyarısı” ne demek oluyor şimdi?
31 Ağustos 2018, Cuma
YUSUF KAPLAN
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “ortada fol yok, yumurta yokken”, pattadanak, “Türkiye laiklikten İslâmî bir yöne doğru kayıyor. Bundan endişe duyuyoruz” dedi.
Küresel kaos AB ülkelerini de vururken, Trump, Fransa ve Almanya gibi önde gelen AB ülkelerine de ekonomik tehditler savururken, Macron, niçin böyle bir açıklama yaptı şimdi?
Kim adına, ne adına, niçin konuşuyor Macron?
İyi de, Macron, kim?
AB’nin patronu Almanya mı konuşturuyor Macron’u; yoksa küresel sistemin patronu, Macron’un destekçisi ABD’deki küresel Yahudi gücü, şebekesi mi?
Türkiye’nin seküler / laik kesimleri, Macron’un bu konuşması hakkında ne düşünüyorlar acaba? Macron’un Türkiye’yi düşündüğünü mü düşünüyor yoksa bu insanlar?
Yok canım, bu kadar fransızlaşmış olamazlar!
***
..............................
Sonunda, Macron çıkıyor, “Türkiye laiklikten İslâmî bir yöne doğru kayıyor. Bundan endişe duyuyoruz,” diye bir açıklama yapıyor.
İslâmî terörden dem vuruyor...
Dahası “İslâmî terör destekçisi Erdoğan” filan diyor, Erdoğan’ı da hedef tahtasına yatırıyor.
***
Şunu özellikle hatırlatmak isterim: Türkiye, güçlendikçe ve medeniyet iddialarına sahip çıktıkça, “Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir”, “Türkiye Türkiye’den daha fazla bir yerdir”, dedikçe, Batılı liderler, Türkiye’ye “laiklik uyarılarını” artırarak sürdürecekler...
Macron’un, ne dediğini bilmeden konuştuğunu, düşünemiyorum.
Birileri adına konuşuyor bu adam!
Paranoyakça gibi gelebilir ama bu ülkenin geleceği açısından şunu söylüyorum: Bir yandan ABD, öte yandan da AB, -üstelik yüzümüze gülerek!- Türkiye’ye karşı büyük bir oyun mu tezgâhlama peşindeler acaba?
Macron’a gereken cevap verilmedi.
Neden acaba?
ABD’nin ekonomik saldırısına karşı AB ile ilişkilerin belli bir noktaya ulaşması gerektiği için mi?
Fakat her şeye rağmen Macron’un iğrenç açıklaması, kabul edilemez.
Türkiye’ye karşı -dediğim gibi- bir tezgâh mı kuruluyor acaba?
Türkiye’yi köşeye sıkıştırıp boğmak mı istiyorlar?
Çok dikkatli, basiretli olmamız gereken bir süreçten geçiyoruz.
Dik duracağız, bu haydutlara aslâ boyun eğmeyeceğiz ama basireti ve feraseti de elden bırakmayacağız. Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/macronun-laiklik-uyarisi-ne-demek-oluyor-simdi-2047089
yorum;
LAİKLİKTEN İSLAMİ YÖNE KAYMAK!
Yazarımız Fransa cumhurbaşkanı Macron'un Türkiye'ye laiklik uyarısı yaptığından,
İslami terör destekçisi Erdoğan dediğinden ve buna cevap verilmediğinden
bahisle "acaba Abd ve Ab Türkiye'ye büyük bir oyun mu tezgahlamaktadırlar ?"
diye soruyor.
Burada asıl üzerinde durulması gereken kavram laiklik kavramıdır.
Asıl yapılması gereken Batı'da ve Türkiye'de laiklik denilince ne anlaşıldığının ve
İslam'ın laikliğe nasıl baktığının gözden geçirilmesidir.
Eğer biz bu kavramı doğru anlayıp uygulamakta isek batılıların ne dediğinin
ve yaptığının fazla bir önemi olmaması gerekir.
Gelin şimdi bu kavramı bir alıntıyla tahlil edelim; “KUR’AN DÜZENİ”NDE “kanun sistemi” yoktur. Kurallar “içtihatlarla, sözleşmelerle, ortak vekillerle ve hakemlerle” belirlenir. Herkes kendisinin veya vekilinin aldığı kararlara uymakla yükümlüdür. Kimse başkası için karar alamaz. Bunun sağlanması için on ailelik ocaklar ile bin ailelik bucaklar oluşturulur. Herkes kendi ocağında yaşar, kendi bucağında çalışıp üretir. Ocağını ve bucağını beğenmeyen, istediği ocağa ve bucağa göç eder (HİCRET). Göç edenin taşınmazları devlet tarafından cari değerleri ile satın alınır. Yeter sayıda ortak bulursa ocağını ve bucağını kendisi kurar.
Demek ki İslâmiyet’te demokrasi vardır ama “ekseriyet demokrasisi” değil, “HİCRET DEMOKRASİSİ” vardır. İslâmiyet’te laiklik vardır ama düzen içinde laiklik vardır; başkasının da laik olduğunu o bilmek şart ile vardır. Laiklik ancak “içtihat sistemi” içinde olabilir ama “hâkimlerin ve savcıların içtihadı” değil, “kişilerin ve hakemlerin” içtihadı.-SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/2785/CokYor/10053/Suleyman-Karagulle/Islam-ve-Laiklik
Buna göre bakıldığında hem Batılıların hem de bizim bu kavrama
bakışımız problemlidir ve düzeltilmeye muhtaçtır.
Doğrusu bu laiklik kavramına bir düzen içersinde bakılması ve bize göre de
ADİL DÜZEN içinde bakılmasıdır.
Adil Düzen'de tepeden inme gelemeyeceğine göre tabanda aşiret,ocak,semt
şeklinde kooperatiflerle organize olacak Türk halkı her şeyi yerli yerine
oturtarak Adil Düzeni getirecektir.
Türkiye 200 yıldır bunun için hazırlanmaktadır.
Bu işin başlangıcının biz Akevler Adil Düzen çalışanları tarafından
gerçekleşeceğine inanarak çalışmaktayız.
Gelin Yusuf Hocam arkadaşlarınızla beraber yankı bulmayan dağlara
ve tepelere sesleneceğinize, 50 yıllık Akevler çalışmalarının meyvesi olan
Adil Düzeni tartışıp , olgunlaştırıp, uygulayalım hem milletimiz hem de
insanlığın çile ve ıstıraplarının son bulmasına vesile olalım vesselam...