Bir şehidin son nefesinde yanında olmak!..
15 Şubat 2018
Uğur DÜNDAR
Siz, yıllardır terörle mücadele edilen bu ülkede, kolu bacağı kopmuş, bedeninin her yanı bomba parçalarıyla dolmuş ağır yaralı bir askere sağlık hizmeti sunmanın, hele hele eski adıyla GATA'da (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) doktor, hemşire veya personel olarak görev yapmanın ne anlama geldiğini bilir misiniz?..
Son bir umutla GATA'ya yetiştirilen ağır yaralı bir Mehmetçiğin ya da gencecik bir subay, astsubay veya uzman çavuşun son nefeslerini o askeri hemşirelerin kucaklarında verdiklerinden haberdar mısınız?..
* * *
Bir şehidin göz kapaklarını titreyen ellerle indirmenin, bir insanın ruhunda ne gibi depremler yaratacağını, rüyalarına girecek kadar acı izler bırakacağını, acaba hiç düşündünüz mü?..
* * *
Yatağa zor sığan heybetli Mehmetçiğin birazdan hayata veda edeceğini bilmenin kahredici ruh haline rağmen, gözlerinin içine bakıp gülümseyerek “İyileşeceksin arslanım” demenin… Ya da gözyaşlarını saklayıp bir daha hiç yürüyemeyecek kahramana “Yürüyeceksin yiğidim yürüyeceksin, hatta birlikte koşacağız, yeter ki dayan ve iyileşeceğine inan” diyerek direnme gücü ve moral vermenin…
Kurtarılamayarak şehit olan silah arkadaşının durumunu sorduğunda “Yaşıyor, o da seni soruyor” deyip, yaşama tutunmasını sağlayabilmenin…
Maaşla, parayla pulla izah edilemeyecek görevler olduğunu hiç aklınızdan geçirdiniz mi?..
* * *
Göğsünü vatana siper eden kahraman bir subayın eşi doğum kliniğinde ilk çocuklarını dünyaya getirirken, kendisinin o sırada aynı hastanenin acil servisinde insanüstü çabalara karşın şehit düşmesinin, nöbetteki tüm sağlık personelinde onarılmaz travmalar yaratacağını birileri size hiç anlattı mı?..
* * *
Ağır yaralı bir Mehmetçiğe verilen kan torbaları tükendiğinde, saatlerdir çırpınmaktan bitap düşmüş olmasına karşın “Benim aynı gruptaki kanım bu yiğide son damlasına kadar helal olsun” diyerek, kolunu uzatan doktor, hemşire veya hastabakıcıdaki vatan ve insan sevgisinin göz yaşartan boyutlarını hiç hayal ettiniz mi?..
* * *
Siz, günlerce uykusuz kaldıktan sonra nihayet derin bir uykuya dalmış bir doktor veya hemşirenin acil çağrıyla yatağından fırlayıp, yolda giyinmeye çalışarak, sanki huzur içinde deliksiz bir uyku çekmişçesine müthiş bir enerji ve azimle can kurtarmaya koşmasının, sözcüklerle ifade edilemeyecek kadar yüce bir davranış olduğu konusunda hiç kafa yordunuz mu?..
* * *
Mayın patlaması sonucunda ayağı bileğinden kopmuş bir Mehmetçiğe ilk müdahaleyi yapmanın, helikopterle getirildiği askeri hastanede bazen 10, bazen de 15 saat süren mikrocerrahi ameliyatlarıyla kopuk ayağı yerine yerleştirmenin ve ardından sabırla sürdürülen rehabilitasyon sürecinin sonunda onu eskisi gibi yürütebilmenin, çok özel uzmanlık gerektirdiği konusunda acaba bilgi sahibi olabildiniz mi?..
* * *
Ey Türkiye'yi yönetenler!
Savaşan bir ülkede “Sağlık personelinin askeri sivili olmaz” diyerek askeri hastaneleri ve oralarda çalışmayı yaşam biçimi edinmiş uzman personeli sivilleştirmenin nasıl büyük bir yanlış olduğunu…
Bu vahim yanlıştan hemen dönmeniz gerektiğini -başarıyla sonuçlanmasını yürekten dilediğimiz Zeytindalı Harekatı sırasında- acaba anladınız mı
Yorum
Sayın Dündar: Demek ki ne imiş, bu milletin mayasını bozmaya gücünüz yetmemiş, cihad şuurunu kaybettiremediğinizi görünce, böyle acıtasyonlu, duygu sömürüsü içeren yazılarınız ile, bu milleti cihaddan geri çeviremezsiniz. Yukarıda kaleme aldığınız cümlelerin tamamında, okuyucularınızın bilinç altına işlemeye gayret ettiğiniz ana fikir, savaşmayalım, savaş kötüdür, bakın, el ayak kopmuş, yeni evli, daha hayata doyamamış gençler ölmesin demek istiyorsunuz,
Uğur bey: Bu ülkede, bugün rahat yaşıyorsanız, hep beraber,rahat yaşıyor sak, geçmişte bizler için, canlarını feda eden, şehitler sayesinede yaşıyoruz.
Gelecekte de bu minnettarlık, şimdi verdiğimiz şehitlere duyulacak.
Beni rahatsız eden konu, bu vatan da bedel ödemeden, hainler ile iş birliği içinde yaşayabilenlerin, haaala hayatta olmaları.
Yıllarca pkk; binlerce evladımızı şehit eder iken, hiç bu kadar acitasyonlu yazınıza rastlayan olmadı, 1 tane var ise, özür dileyeceğim sizden.
Çok açık ve net anlıyorum ki, sizin bu feryadınız, Türk askeri için olsaydı, zeytindalı harekatı olmadan evve böyle acılı bir yazı yazardınız,, ama olamadı. Sizin bu feryadınızın sebebi, bu yazınız ile emin oldum ki, kalben muhabbet duyduğunuz, direk dile getiremediğiniz, pkk ve pyd lilerin, vatan haini, İslam düşmanlarının,parçalanmış cesetlerinden duyduğunuz üzüntü olabilir mi ?
Yakında, pyd pkk abd nin, kün fe yekün olduklarını gördüğünüz zaman,ki yavaş yavaş görmeye başladınız, onlarda insan, onların da çoluk çocuğu var, yapmayın, etmeyin, savaşın da bir kuralı var demeye başlarsınız.
Herkes; Reis Tayyib Erdoğanı habur da verilen imtiyazlardan dolayı yerden yere vuruken, ben dedim ki, pkk ya bütün imkanları tanıyacak, dağdan insinler, terörden vaz geçsinler diye, neden bukadar imkan tanıdı peki ? Reis çok iyi biliyordu ki, nekadar imkan verirsek verelim, onlar terörden vazgeçemezlerdi, çünkü? Dış güçlere verdikleri sözler var idi, ülkeyi bölüp teslim etme sözleri var idi.Saltanatları da yerinde, para, kadın gani. Affa sığınıp,gariban mı olsunlar. Reis in stratejisi 10 numara, vatan hainlerini bir bir bildiği halde yıllarca nasıl katlandı, nasıl sabretti, helal olsun. Okadar tavizler verirken, mergi mergi kolkola türkü söyleken, içimden dedim ki, reis bunların tamamını gömecek vede gömüyor. Aynı benim kafada.
Son günlerde k k bey in üslübünü iyice bozmasının sebebi,pyd nin pkk nın ağır kayıplar vermesi olabilirmi ? tamamen tesadüfmü dediniz.
Sayın Dündar, son olarak Size, şöyle cevap vereyim.
Siz hiç,Yeşilçam filimleri ile, Müslüman Türk milletinin, inançlarını tahrib edenler ile, aynı senaryoda rol almanın,aynı masa yı kahkahalar eşliğinde paylaşmanın ne anlama geldiğini bilir misiniz. ? Çok iyi bilirsiniz.