“Şoför” müyüz, “taşıt” mı?
03 Kas 2017, Cuma
Yusuf Kaplan
Türkiye, bağırsaklarını temizleme ve tam bağımsızlık mücadelesi veriyor...
İçerde yörüngesini bulma, dışarda istiklâl ve istikbalinin önündeki engelleri birer birer aşma, hep birlikte geleceğe kanat çırpma mücadelesi bu...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün, “yerli otomobil” projesini açıkladı.
Bu, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına ulaşma sürecinde önemli bir kilometre taşı. Ama bundan bile rahatsız olanlar var.
İnanılır gibi değil gerçekten!
Anlaşılan o ki, Türkiye’nin hem bağırsaklarını temizleme hem de istiklâl ve istikbal mücadelesini hayata geçirme sürecinde daha çok kat edeceği mesafe var...
TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ ENGELLENDİ HEP!
...........................
ŞOFÖR MÜYÜZ, TAŞIT MI?
Böyle gitmez!
Yerli otomobil önemli elbette; ama yozlaştırıcı, çözücü, mankurtlaştırıcı sığ pozitivist eğitim sistemini yıkmak, uzun vadede yeni Gazâlîler, Itrîler, Sinanlar, Yunuslar, Mevlânâlar yetiştirecek şekilde eğitim sistemini kendi medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda yeniden kurmak bu ülkenin en temel bağımsızlık meselesi, en hayatî istiklâl ve istikbal mücadelesidir...
Çağımızın en cins düşünürlerinden Wittgenstein’ın yaklaşık bir asır önce sorduğu basit ama önemli bir soru sanki bizim hâl-i pürmelâlimizi özetlemek için sorulmuş bir soru gibi.
“Şoför müsünüz, taşıt mı?” diye sormuştu Wittgenstein.
Bizim şimdi hepimizin kendimize teker teker sormamız ve izini sürmemiz gereken en temel soru bu!
Şoför müyüz, taşıt mı?
Bu sorunun cevabını verdiğimiz andan itibaren bağırsaklarımızı temizleyebileceğimizi, istiklâl ve istikbal mücadelemizi bihakkın sürdürebileceğimizi söylemeye başlayabiliriz ancak...
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/sofor-muyuz-tasit-mi-2040909
yorum;
Arabayla milli olunur mu?
Yazarımız Yusuf Kaplan yazısında ilk yerli ve milli araba teşebbüsümüzün
ekonomik bağımsızlığımız yolunda bir kilometre taşı olduğunu yazmış.
Ve devamla asıl bağımsızlığın milli kültür ve medeniyet üretmekle mümkün
olabileceğini vurgulayarak devam etmiş.
Teşhis ve temennileri tekrar etmekle bir yere varılamayacağını daha anlayamamış
Kendisi ve ümit bağladığı yöneticiler.
İslamiyet geldiği zaman o kadar gerçekçi bir anlayış vermiş ki ilk Müslümanlara
o zamanın mistik dünyasında yaşayan Hristiyanlar Müslümanlara maddeci-kafir
bunlar demişler.
Şimdiki bizim Müslümanların durumu da o zamanki Hristiyanlar gibi.
Hak din bizim dinimiz,biz haklıyız Allah(CC) bize yardım eder ve edecek
beklentisinden ömürleri hep dualarının çıkmasını beklemekle geçiyor.
İşte bugün en şuurlu şeriatçıyım diyenlerinin bile hali bu zillet ve meskenet
içinde dua etmekle ve karanlıklarda kaybettikleri anahtarları aramakla geçiyor.
Yeni bir peygamber ve kitap gelmeyeceğine göre , İslam anlayışlarını bozmakla
birer ehli kitap haline gelmiş bu Müslümanları kim uyaracak,uyandıracak?
Çok ümitsiz bir durum ve çözümsüz bir problemle karşı karşıyayız.
İşte yeni bir Kur’an mucizesi olarak Allah bir ulusu seçmiş ve 300 yıldır
onları yeni 3.binyıl, 2.kuran 5.islam medeniyetini kurmakla görevlendirmiştir.
Bu ulus Türk ulusudur.
Akevlerin iddiası budur ve 1967 yılından beri 50 yılı aşkındır bu tezin
nasıl gerçekleşeceğiyle ilgili çalışmaktadır.
Hem de ilk Müslümanlar gibi ilim ve amel ayaklarıyla birlikte.
Önce işin ilmini projesini yapıyor sonrada onu kurduğu kooperatifte
mikroda uyguluyor.50 yılda yüzlerce proje yüzlerce deneme.
Demek ki Yusuf Kaplan hocam; arabayla,teşhis, temenni ve kavli duaları devamlı
vird edinip tekrarlamak,yazmak ve konuşmakla milli olunmuyor.
Hatta ve hatta Türkiye’yi son 15 yılda yönetenlerin icraatlarıyla da bilfiil
görüldü ki anayasal çoğunlukla , %51 çoğunlukla bile milli olunamayabiliyor.
Tarih tekerrürdür derler bilemeyiz tekerrür edecek mi ama 30 yıl evvel
Merhum Erbakan hocamızın arayıp ta sadece Akevlerde bulduğu
İlk müslümanların anlayışını ve Adil Düzeni şimdi de arasalar ancak Akevlerde bulurlar.
Çünkü Akevler yola çıktıkları arkadaşları gibi siyasi ve ekonomik alana yönelerek
ülkeye Adil Düzenin gelemiyeceğini görmüş, bunun ancak düzeni değiştirerek
olacağını öngörmüş, ilimde derinleşmeye ve ilim-amel birlikteliğiyle
geleceğin feth olunacağına inanmış çalışmaya devam etmektedir.