Kontrolsüz Darbe
927 Okunma, 0 Yorum
Uğur Dündar - Sözcü
Hüseyin Bağdatlı

“Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 2002 ile 2010 yılları arasında bize, bünyemizdeki FETÖ'cü yapılanmayla ilgili hiçbir bilgi vermedi. Bu konudaki girişimlerimiz cevapsız kaldı. Bazı subaylar hakkındaki ciddi ihbarları aktardığımızda da, beklediğimiz sonuç gelmedi. Diyeceksiniz ki siz niye takip etmediniz, gereken istihbaratı siz niçin yapmadınız? Bizim yasalardan aldığımız böyle bir yetkimiz ve imkanımız yoktu. Daha önce MİT'te belli sayıda Silahlı Kuvvetler mensubu görev yapıyor ve onlarla iletişim kurarak olumlu sonuçlar alıyorduk. Ben bunun devamından yanaydım. Ancak MİT, tamamen sivilleştirildi… ”
* * *
Bu iddiaları katıldığı her televizyon programında ve kendisiyle yapılan tüm röportajlarda dile getiren kişi, sıradan biri değil. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 26'ncı Genelkurmay Başkanı, FETÖ mağduru emekli Orgeneral İlker Başbuğ…
Başbuğ durumu ortaya koyarken, “Milli İstihbarat Teşkilatı'nın elinde FETÖ'cü subaylarla ilgili güçlü istihbarat bilgileri vardı ama bunları bizimle paylaşmıyordu” imasında da bulunmuyor.
Ve böylece “15 Temmuz'daki hain kalkışma öncesinde MİT'in elinde TSK'daki FETÖ'cü yapılanmaya dönük yeterli istihbarat mevcut muydu” sorusu her geçen gün önemini daha da artırıyor.
* * *
O halde cevabı biz arayalım.
Belki çok şaşıracaksınız ama, kanımca bırakın güçlüsünü, önemli sayılabilecek düzeyde bilgi bile MİT'te bulunmuyordu!
Bu tespite nasıl vardığıma gelince…
Gazete ve televizyonlara yansıyan haberlerden biliyoruz ki; AKP iktidara geldikten bir süre sonra, yurt içindeki bazı tarikat ve cemaatlerin “askeri vesayet” tarafından tehdit unsuru gibi gösterildiği, oysa gerçeğin böyle olmadığı, özellikle Fetullah Gülen ve cemaatinin tehlikeli sayılamayacağı gibi, Türkiye için zenginlik kabul edilmesi gerektiği söylenerek, MİT'in kapsama alanı dışına çıkarıldı. Aksini iddia edenler iftiralara ve linçlere uğratıldı, yetmedi, çeşitli kumpaslarla zindanlara atıldı.
Böylece FETÖ'cüler yerine dışarıdan Türkiye'ye tehdit oluşturabilecek El Kaide, IŞİD ve diğer bazı radikal dinci terör örgütlerine yönelik istihbarat çalışmaları
yoğunlaştırıldı.
Bununla da yetinilmeyip bir adım daha ileri gidildi.
Bilindiği gibi eski istihbaratçı Basri Aktepe, kurucusu olduğu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığını (TİB) yönetiyordu. TİB'in 17-25 Aralık operasyonlarının ardından kapatılmasıyla Aktepe, MİT'e geçti ve Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı'ndaki (GES) sistemin başına getirildi.
Artık MİT'te çalışıyor ve Hakan Fidan'ın sağ kolu olarak anılıyordu.
Ancak gelin görün ki 17-25 Aralık'tan sonra pasif göreve alınan aynı Basri Aktepe, bugün FETÖ'cülük suçlamasıyla ve 15 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu olarak yargılanıyor!..
* * *
Demem o ki FETÖ ile AKP'nin aynı menzilin yolcusu oldukları, her alanda işbirliği yaptıkları ve FETÖ'nün adeta ahtapotun kolları gibi devletin tüm kritik kurumlarını sardığı yıllarda bu örgüt, MİT'in tehlikeyi gösteren takip radarında yer almıyordu!..
* * *
Ta ki, 15 Temmuz gününe, Binbaşı O.K.'nın MİT'e gelip, Hakan Fidan'ın, FETÖ'cüler tarafından derdest edilerek helikopterle götürüleceğini ihbar etmesi ve Fidan'ın apar topar Genelkurmay'a gitmesine kadar…
* * *
Hain darbe girişiminin niçin öne çekildiğine gelince…
İzmir Başsavcı Vekili Okan Bato, FETÖ soruşturmasını başlatan değerli savcılardan biridir.
Darbe tarih ve saatinin öne çekilmesinin nedeni ise, Savcı Bato'nun, 18 Temmuz Pazartesi günü FETÖ'cü oldukları iddiasıyla bazı komutanları gözaltına almak için Genelkurmay'a gönderdiği fezlekedir.
Sonradan FETÖ'cülüğü ortaya çıkan Adli Müşavir'e ulaşan bu fezleke, TSK'daki örgüt mensuplarında büyük paniğe sebep olmuştur.
O nedenle 3 Kasım'da yapılması planlanan darbe girişimi 15 Temmuz'a çekilmiş, Hakan Fidan'ın Genelkurmay'a gelip kendisini hedef alan suikast ihbarını bildirmesiyle de, alelacele erken saatlerde başlatılmıştır.
Buna karşın kamuoyuna yansıyan bilgi ve ifadeler, o gece belirli bir saate kadar, gerek Genelkurmay Karargahı'nda, gerekse MİT'te, durumun vahametinin yeterince anlaşılamadığını ortaya çıkarmıştır.
* * *
Demem o ki,
15 Temmuz, kontrolsüz bir darbe girişimidir.
Hedefi de iktidarı ele geçirmek değil, askeri askerle, askeri polisle ve her ikisini de halkla çatıştırıp oluşacak kaos ortamında emperyalizmin ülkemize işgaline zemin hazırlamaktır. (Bu bakımdan CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un “Emperyalist güçleri ve onların maşası FETÖ'yü denize dökeriz” sözleri, eleştirilmesi değil, alkışlanması gereken çok yerinde ve yurtsever duygularla dile getirilmiş bir tespittir.)
Ancak bu hain girişim yurtsever, Cumhuriyet ve demokrasiye gönülden bağlı Atatürkçü TSK mensupları, emniyet teşkilatı, halkımız ve iktidarın yanında yer alan muhalefetin demokrasi inancı doğrultusunda yekvücut olmalarıyla bertaraf edilmiştir.
Bunda dürüst ve cesur Savcı Okan Bato ve mesai arkadaşlarının büyük payı vardır. 

 

Cevap

Yıllarca gazetecilik, televizyonculuk, habercilik yaparak belli bir kitlenin sempatisini kazanmış, duayen gazeteci ünvanı ile anılan tecrübeli bir insanın  [ lise ] düzeyinde fikirler üretmesi, kurduğu cümleler ile, işin aslını bilmiyormuş gibi yaparak  kitleleri uyutma çabasına girmiş olduğunu hissettiğin den olacak, kendimi cevap yazmak mecburiyetinde gördüm.

Birçok yazarı okudum inceledim ve milletimize yön verme gayretinde olan 2 yazara kadar eleme yaptım. Fatih Altaylı ve uğur Dündar arasında uzun uzun düşündüm, sonra dedim ki, uğur Dündar bilinçli bilgi çarpıtma gayretinde, fatih Altaylı ise planlı programlı, 2 boyutlu mesajlar içeren, bi yerlere kripto mesaj yollama gayretinde bir yazar,  ondan vaz geçtim.

Gelelim asıl konumuza, uğur beyin kontrölsüz darbe diye adlandırdığı 15 temmuz hain darbe girişimi ile alakalı, işin aslını bilmemesine imkan dahi vermediğim, lise mezunu bu fakirin dahi bildiklerini milletimizden gizlemeye çalışması gayretine, açıklık getirelim istedim.

 

SAYIN DÜNDAR; 15 TEMMUZ KONTRÖLSÜZ DARBE Mİ ?

15 Temmuz, CHP liderinin dediği manada kontrollü darbe değil fakat, Recep Tayyib ERDOĞAN IN ,milli istihbaratın ve derin milletin sayesinde kalkışmadan sonra kontrol edilmiş, bu manada kontröllü darbedir.

Feto konusunda birkaçı harıç, her zihniyetten duayen yazarların yazdıklarını okudukça, kendimi pröf gibi hissetmeye başladım. Yıllarca haber yaptınız, gazetelerin sütünlarını  doldurdunuz, millete doğruları ok gibi dos doğru aktarmadınız. Kiminiz solcu, kiminiz sağcı, kiminiz liberal veya demokrat göründünüz, hepiniz aynı merkezin, Yahudi fellerin veya chiller sermayesinin kurduğu santrançın piyonları olduğunuz şüphesi hasıl oldu bende,, danışıklı dövüş sergilediniz. Devletin ve milletin başına gelen belanın asıl müsebbibinin adını dahi telafuz edemediniz etmediniz.

Feto feto feto, yahu onların ben ciğerini bilirim, onlar adam bile tokatlayacak cesarete ve birikime sahip değiller. Duygu sömürüsü yaparak topladıkları paralar  ile, çalışmadan yaşama kolaylığını bulmuş, mesleksiz, beceriksiz, cesaretsiz, teslimiyetçi,aynı zamanda akıllı ve kurnaz, çıkarına binaen itaatkar tiplerin dersaneler vasıtası ile çeşitli geziler ve planlı programlar ile testten geçirildikten sonra tespit edilerek, çalınan sorular ile üniversite kazandırılmış,makamlara getirilmiş kişilerden oluşan belki de okunmuş maklube ile uyuşturulmuş kişilerin geçim kaynağı bir yapı.

BU YAPI NEZAMANDAN İTİBAREN CİA NIN VE YAHUDİ SERMAYESİNİN KONTRÖLÜNE GEÇTİ ?

 Fetullah Gülen ABD ye verildikten, karşılığında APO alındıktan sonra, cia cemaatın içine sızmaya başladı, ben o yıllarda cemaatın evlerinin, okullarının mobilyalarını yapmakta idim, insanlar, ya yolculukta, yada alışveriş ile birbirlerini tanır, haklarında karar verirler.. Ben taa ozaman cemaatı yönetenlerin davranışlarının kur ana uymadığını fark ettim, bazılarının hırıstiyan veya Yahudi olabilecekleri şüphesine bile kapıldığım oldu. Bunun yanında evliyaullah seviyesinde içlerinde öğretmenlerde tanıdım, o öğretmenlerin o yapının içindeki varlığı onların işlerini yapmama vesile oldu. Burs ta verdim, gazeteye abone de buldum ancak 2006 da yurt dışına gittiğimde gördüm ki, istanbulda toplanan himmetler ile lüx içinde yaşıyorlar, caiz olmadığı halde bayan hizmetkarlarıda var, kendilerinden başka Müslüman da tanımıyorlar. Üst düzey yöneticilerin burunları beş karış havada. Verdiğim sözü tuttum inşaatlarını bitirdim,  yıl 2007 kavgalı ayrıldım onlardan. O yıllarda çoğunluğun  hocaefendisi idi, taaaki 2012 Aralık sayısı sızıntı dergisindeki fetonun başyazısı yayınlanıncaya kadar. İlk ben tespit ettim dananın kuyruğunun kopacağını. Ben o yazının Arapça Farsça Osmanlıca kelimelerini  tercume ederek, kripto mesajlarıda hissederek, o hafta BBP genel başkanı Mustafa DESTİCİYE  ilettim ve uyardım, o dönem BBP de mkyk üyesi idim.  onlardan artık uzak durmak gerek dedim, kendiside teşekkür ederek dikkate alacağım dedi.. 

piyasada yıllarca çivi çakacak iş bulamadım, her yeri sarmışlar meğer, herkes benden kaçıyor, kimseler iş vermiyor. İflas ettim soğan ekmeğe muhtaç oldum, günü birlik tadilat işlerine yöneldim, beni tanımayanlar vesilesi ile ailemi geçidirdim. Onların en üst düzeyleri ile o yıllarda iş yapmış olmamdan ve itaat etmediğim için hain ilan edilmiş olduğumu bilmediğim için sıkıntılara düştüm. Rabbim beni bu günler için korumuş meğer elhamdulillah.   DARBEYİ CİA DESTEKLİ YAHUDİ SERMAYESİ YAPTI Bana göre. Kimleri kullanarak yaptı, feto yapılanmasının içine taaa öğrenci evlerinden ,yani ortaokul yaşlarında sızdırılıp içlerinde yetişen, hani katlettiğimiz iddia edilen 15000 ermeni varya, soyadı kanununu fırsat bilerek kamufle olup, Müslüman olmadıkları deşifre olmasın diye kendilerini ülkemizde alevi olarak lanse edip, kıtlık dönemlerinde dahi ahırdaki tosunu satıp askeriyeye çocuklarını sokmayı başaran, kayıp ermeni ve Yahudi neslinin devamı, intikam hırsı ile büyümüş çanakkaledeki yenilginin intikamını almak için çekirdekten yetişen nesil yaptı diyorum. Fetullah gülenin başına gelen musibetin sebebi ise, kur an ayetlerini en iyi bilenlerden olup, birçok işine gelmediği ayetleri gizlemesi ve belam saflarında yerini almasıdır, işler sarpa sardıkça asabileşmiş,hırçınlaşmış, kin ve nefrete yenik düşmüş, darbeye sessiz kalarak darbeyi meşru görmüş o şekilde darbeye vesile olmuştur. Sonuçta vesile olan yapan gibidir.  Fetullah Gülen i ABD vermiyor değil, onunla yüzleşmeye cesareti olmayanlar getirmek istemiyor. Kim onlar ?  onuda mı benden öğreneceksiniz ? Reisi cumhurumuz ERDOĞANIN dışındaki şu ankı yöneticilerin çoğundan şüphe ederim. Reisi cumhurumuz 15 temmuz gecesi tescillenmiş milli ve kahraman liderdir. Sayın DÜNDAR; Mış gibi yaparak, muş gibi yazarak, muhalefet yapıyormuş gibi görünerek milleti uyutmayı bırakın lütfen. Ben bu kapasitem ile bile chp ye genel başkan olsam, birtane kripto feto ve gayri milli siyasetçi o mecliste barınamaz. Hepinizi sermaye bir yerinizden esir almış anlaşılan. 

 

 

Hüseyin Bağdatlı






Sayı: 438 | Tarih: 5.11.2017
Ergün Diler
Ankara’nın yolu
Bahar yağmuru yağmak üzere
1017 Okunma
Süleyman Karagülle
Uğur Dündar
Kontrolsüz Darbe
Cevap
927 Okunma
Hüseyin Bağdatlı
Mehmet Barlas
Özeleştiri yerine komplo teorilerine kaçmak çözüm müdür
Çözüm arayışı yok
921 Okunma
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
“Şoför” müyüz, “taşıt” mı?
Arabayla milli olunur mu?
811 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Fakıbaba’ya övgü
Vatandaş acı çekmesin artık
763 Okunma
Lütfi Hocaoğlu


© 2024 - Akevler