Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü AKPErdoğan iktidarının sözcüleri ve tetikçileri tarafından saldırıya uğradıkça Türkiye’deki siyasetin çelişkileri daha da belirginleşiyor:
Eskiden, AKP-Erdoğan iktidarına, hakaret derecesinde eleştireler yöneltmiş olan bir İçişleri Bakanımız ve bir Başbakan Yardımcımız var...
Bunların, bir zamanlar Erdoğan ve AKP için söylediklerinin bir bölümünü burada tekrarlamak istemem; çünkü nezaketim, terbiyem ve yazı üslubum buna uygun değil...
Ayrıca belki bir bölümü suç unsuru olarak bile düşünülebilir.
***
Şimdi AKP militanları, adalet isteyen Türk, Kürt herkesten, adalet arayan dinci, laik her görüşten destek alan Adalet Yürüyüşü’ne koro halinde saldırırken:
Ne hikmetse, en çok sesleri çıkanlar...
1) Zamanında AKP/Erdoğan iktidarına en çok saldıran...
2) Şimdi “FETÖ” dedikleri Cemaat’e en çok destek veren, bağlılık bildiren, övgü düzen...
3) “Barış Süreci” denilen siyasal proje sırasında PKK militanlarının hendek kazmasına, güçlenmesine göz yuman, PKK lideri Öcalan’ı aklayan, öven, göklere çıkaran...
Muhterem(!) kişiler!
***
Elbette politikacılar en başta ama, asil ve necip medyamızın değerlerikendinden menkul, kültürden ve seviyeden yoksun, dalkavuk ve dönek mensupları da Adalet Yürüyüşü’ne saldıran, bu yürüyüşü karalamaya çalışan bu koro içinde bağırmaktan sesleri kısılanlar arasında.
AKP/Erdoğan iktidarı ve onun militanları, tetikçileri neden bu denli telaşlandılar ve kendilerini inkâr edercesine, geçmişleriyle bu denli çelişkili tutum ve davranışlar sergiliyorlar acaba?
Bu sorunun iki yanıtı var:
1) Çıkar ilişkileri.
2) Zayıflayan iktidar.
Geçmişleriyle ters düşenler, en sert ve en saldırgan tutum ve davranışlarıiki nedenle sergiliyorlar:
a) İktidardan sağladıkları, makamları, mansıpları, çıkarları hak etmeye çalışıyorlar.
b) Dönek oldukları için, şimdi ne kadar güvenilir, ne kadar sadık ve ne kadar yararlı olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar.
Geçmişte de AKP/Erdoğan çizgisinde olanların sertleşme nedeni ise yukarda belirttiğim tek gerçeğe bağlı:
İktidar zayıflıyor.
Bütün tarih, iktidarların zayıfladıkça, özellikle de gitmeye yaklaştıkça, zulümlerinin arttığını gösterir bize!
***
Adalet Yürüyüşü’nün iktidarda yol açtığı paniğin sebebini açıklamak için iki “mecaz” (iki “metafor”, iki “benzetme”) yapacağım:
1) Atılan her adım, muhalefetin kazandığı bir oyu daha simgeliyor!
2) Atılan her adım, yürüyenleri iktidara bir adım daha yaklaştırıyor!
DİREN ADALET...
DİREN DEMOKRASİ!
Ne Günlere Kaldık
Farz edelim Sayın Kongar haklı –ki mümkün değil- Adalet umduğu zatın farkında mı bu?
Türkiye Cumhuriyeti’nin muhalefet boşluğu maalesef yıllardır doldurulamıyor. Bu yüzden Sayın Erdoğan muhalefetin ivmesinden iktidarı boyunca faydalanamadı. Binaenaleyh Sayın Kongar samimi olsaydı adaletin tesisi için Kılıçdaroğlu’ndan medet ummazdı. Başında bulunduğu parti vasat, temsil kabiliyeti yok ve ülke için geliştirilmiş ciddi bir proje üretilmiş değil.
Yani adalet dediğiniz şey yürümekle gelmiyor. Kombindir adalet. İnançtır, vicdandır, hukuktur ve haktır adalet.
Kısacası atılan adımlar eğer oyları simgeliyorsa yol çok kısa, yok eğer adımlar iktidara doğru atılıyorsa Sayın Kılıçdaroğlu gidici…