Terörizmin yarattığı korku nefrete dönüşrken
863 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

Terörizmin yarattığı korku nefrete dönüşrken

23.12.2016

Teröristlerin dünyada yarattıkları korku ortamının nefrete dönüşmesine hemen her gün ve dünyanın her köşesinde tanık oluyoruz. Buna son bir örnek Amerikan Delta Havayolları'nın Arapça konuşan iki yolcuyu çarşamba gecesi Londra-New York uçuşundan önce uçaktan indirmesidir.
Bu yolculardan Adem Salih olayı bir video çekimi ile sosyal medyaya taşımış. Annesiyle yaptığı Arapça telefon görüşmesinin ardından bazı beyaz yolcuların kendisini şikâyet ettiğini savunan Salih, "Farklı bir dil kullandığımız için bizi uçaktan atıyorlar. 2016 yılındayız. Gözlerime inanamıyorum. Bu ırkçılık" ifadelerini kullanıyor.

Arapça yasak mı?
Salih, Amerikan CBS kanalına yaptığı açıklamada da, annesiyle uçakta Arapça konuşurken yolculardan birisinin kendisini "İngilizce konuş" diye uyardığını anlattı. Salih, "Ben de kadına istediğim dilde konuşabileceğim şeklinde karşılık verince, uyarıda bulunan kadının kocası bana bağırmaya başladı" ifadelerini kullandı.

Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2016/12/23/terorizmin-yarattigi-korku-nefrete-donusurken

Yorum:

Kötü malın reklamı ancak bu kadar iyi olabilir

Hollywood effect bunlar.

Yıllardır filmlerle insan beynine hep şu fikri yerleştirmeye çalıştılar:

Tüm kötülüklerin ve cehaletin kaynağı doğudur, tüm iyiliklerin ve bilginin kaynağı batıdır.

Bunun için binlerce örnek sıralanabilir. Ben aklıma gelen birkaç tanesini paylaşmak istiyorum. Olympus has fallen ve London has fallen adlarında seri olarak çekilen iki tane Hollywood yapımı film var. Bu iki filmde de doğu ülkeleri terör ile ortalığı kana bularlar, nükleer tehditler savururlar, dünya şoktadır ve çaresizdir ancak bir, yanlış okumuyorsunuz sadece bir tek Amerikan ajanı çıkar ve üstün zekası ve çevikliği ile bu organize teröristleri alt eder. Tüm bu olup bitenler sırasında Amerikan Başkanı soğukkanlılığını hiç kaybetmez ve dik duruşundan ödün vermez çünkü o başkandır ve her şeyden önce ülkesini düşünmektedir, cesurdur, onurludur vs. vs. vs.

Tüm film büyük bir aksiyon ve heyecan içinde geçerken verdiği tek ama tek bir mesaj vardır: Tanrı Amerika’yı korusun!

Sebep?

Çünkü o olmazsa geri kalmışlığın ve terörün yuvası olan doğu dünyaya hakim olur ve insanlık için hiç umut kalmaz. Terörü durdurabilecek tek süper güç ise ABD’dir. Yersen!

Bir o kadar tiksinç mesajlar içeren Rambo vari filmlerde ise, sırf kastan oluşan Amerikan askerleri Afganistan, Irak gibi ülkelerde kahramanlık destanları yazarlar. Bu baş döndürücü karizmalarıyla da gittikleri her yerde bir sevgili yapmayı ihmal etmezler. Bu sevgili de mümkünse düşmanın bacısı veya karısı olur. Tabii, aşağısı kurtarmaz. Daha açık nasıl hakaret edeceğini kestiremediğinden olsa gerek bu kadar ucuz senaryolara başvurmaktan da hiç çekinmez.

 

Ha, unutmadan ekleyelim, bir de Rusya’yı dünya için en büyük tehlike olarak gösterir. Kendilerince iri yarı, soğuk, duygusuz buldukları ve öyle servis ettikleri Rusları, kıvrak zekaları ile kolayca alt edebilen ve bu arada espriler yapmaktan geri kalmayan ajanları da anmadan geçmeyelim. Bay-sempatiklerin dikkat çeken diğer bir özellikleri de ütüsü dahi bozulmayan pantolonları ve yaz kış gözlerinden inmeyen güneş gözlükleridir.

 

Yahu, bu nasıl bir saçmalık? Bu nasıl bir ego ve şımarıklık?

Tüm dünyayı sömürerek fitneyi her zaman diri tutan ABD nasıl olur da dünyayı savunacak, yönetecek tek ve rakipsiz güç olarak lanse edilebilir? Mide bulandırıcı.

Algı bu, ne yaparsan yap. Herhalde 50 yıllık bir anti-propaganda prodüksiyonu ile ancak yıkılır. Yoksa bu düşmanlığın pek bitesi yok.

 

 

Tayibet Erzen