İHH'yı vurmak, mazlumları, kimsesiz çocukları vurmaktır!
Yusuf Kaplan
17 Haziran 2016
Türkmendağı'nda yangın var!
Dün gece Halep'te hastaneyi vurdular ruhsuzlar! Hem defosforlu silahlarla! Vurulan mazlum Halep halkı değil, biziz, bütün dünyalı yabancılar, dünyaya kör sağır dilsiz bakan biz bütün duyargalarını ve duyarlıklarını yitirmiş tuhaf insanlar!
Türkiye'nin dışı ve etrafı değil yalnızca, içi de kaynıyor Ramazan'ın ilk gününden itibaren art arda yaşanan terör saldırıları nedeniyle. Ve liselerin sokağa dökülmesi, isyana kışkırtılması, karıştırılmasıyla...
Bu arada birileri de fitne-fesat kazanını kaynattıkça kaynatıyor! Teker teker vuruyorlar bu ülkenin yüz akı kurumlarını, öncü insanlarını!
Anlaşılan o ki, linç sırasında İHH (İnsanî Yardımlaşma Vakfı) var. Şimdi de İHH'ya “taktılar”! Küresel şer güçlerin “oyuncağı”, kuklacı'ların kuklaları düzenbazlar!
Allah'tan korkmaz, kuldan utanmazlar! Ruhsuz, vicdansız, insafsız bunlar!
Ülkelerinin altını oymaktan, ülkelerini şer güçlere şikâyet etmekten bile çekinmeyecek kadar izzetlerini yitirmiş zavallılar!
……………………
ÇARPILIRSINIZ!
Bülent Yıldırım'ı gemiyi terketmekle, suçlarsanız, kayaya çarparsınız! Zira Bülent Yıldırım, gemi'yi terkedecek en son adam!
İnsanı çıldırtan, Gemi'nin altını oyanların kimsesizlerin “babası”na iftira atması! Kimsesizlerin, yetimlerin “babası”na iftira atanlar, önce Gemi'nin altını nasıl oyduklarına, mazlumların ve Müslümanların umudu olan Türkiye'nin altını neden oyduklarına baksınlar önce!
Aynaya baksınlar! İçerde ve dışarda bütün şer güçleriyle girdikleri şeytanî ittifakların, yaptıkları ihanetin bedelini bu dünyada da, öte dünyada da verebileceklerini aslâ sanmasınlar!
Sözün özü: Kendisi için değil, mazlumların yüzünü güldürmek için kıtalar ve kıtalar dolaşan bir adama ve yüz akımız çeyrek asırlık bir kuruma iftira atarken Allah'tan korkan adam!
Şunu zihninize iyi kazıyın: Bülent Yıldırım'ı da, İHH'yı da isteseniz de yıldıramazsınız!
"İnadına İHH, İnadına Yardım!" haykırışları her yeri kaplar!Kimsesizlerin, yetimlerin duaları, yıldırım gibi çarpar sizi, hepinizi!
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ihhyi-vurmak-mazlumlari-kimsesiz-cocuklari-vurmaktir-2029789
yorum;
Sadakalı değil, Zekatlı sistemi kurmak!
Yardım kuruluşları hep olmuştur ve olacaktır da.
Ancak önce farz, sonra nafile prensibine sahip İslam dininin
mensupları nafileleri farzlar yerine oturtup asli vazifelerinden
kaçar olmuşlardır.
Tıpkı Kur’an’ı bir hidayet ve kurtuluş,çözüm kitabı olarak anlamak yerine
mezarlıklarda ölülerine okuma kitabı yaptıkları gibi.
Halbuki ;bakın nasıldı işin aslı .
“Kuran ise bir dua kitabı haline getirilmiş, hatta daha da ileri gidilmiş onu okumak bir ibadet kabul edilerek hatimler indirilmiş ve hala indirilmektedir. Bin hatimler ve milyon hatimler… Oysa büyük âlim Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın da “ancak sana ibadet ederiz”[8] ayetini yorumlarken dediği gibi, namazın dışında Kuran okumak bir ibadet değildi.[9]
Prof.dr.Osman Eskicioğlu
[8] Fatiha 1/ 5
[9] Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, I, 96”
Müslümanlığımız acilen imdat çağrısı yapıyor.
Yoksa mahşer günü yeniden diriltildiğimizde Allah’a(CC) vereceğimiz hiçbir
cevabımız olamayacaktır.
Tam bir genel seferberlik başlatma zamanı geldi de geçiyor bile.
Hani kırlangıçlar bir çatı altına yuva kurarken bir yer belirler ve oraya ilk çamuru
yapıştırırlar ya.
İşimiz aslında o kadar basit ama bunu yapacak hiç kimse de çıkmıyor maalesef.
Vakti saati gelmemiş, eksiklik ve hata bizde diyor ve yine çalışıyoruz.
50 yıllık Akevler Adil Düzen çalışanlarından birinin bu çamuru-bir nevi
Adem(AS)’in ilk çamurunu-yapıştırmasını bekliyor ve bunun için çalışıyoruz.
Olunacak, dolunacak ve ilk damla olarak taşılacak inşallah.
“Helal damla damla gelir,haramsa sel gibi gelir”dermiş, rahmetli hasan dedem
Rahmetli Annemin babasından rivayetiyle.
Allahım helal damlalarını arttırmamızı ve bir rahmet sağanağına çevirip insanlığın muhtaç olduğu gözyaşı medeniyetini kurmamızı nasip et.
İşte yine geldik işin başına Akevler Adil düzen çalışanları bir çok adımlar attılar aslında.
Yeri de “çamurun yapıştırılacağı yeri”belirlediler ve ilk hamleyi de yaptılar geçen sene
Ramazan ayında.
Rahmetli Mehmet Hikmetumut ağabeyimiz işin başına geçmek için Yalova-Çınarcık-Teşvikiye beldesinde ortaklık olarak anlaşılan yerde 100 dönümlük dinlenme, devremülk evleri
yapmak için ahşap makineleriyle oraya gittiler ve fakat ömrü vefa etmeyip vefat ettiler.
Allahtan kendisine ve tüm ölmüşlerimize rahmet diliyorum.
İnşallah ikinci bir hamleyi yapacak Allah erini Allah gönderecek ve nöbet kaldığı
yerden devam edecek.
Geçen yazımda çözümün sözlerde ve konuşup, yazmalarda değil,
Sözleşip; işte ve yerde yapmalarda olduğunu yazmıştım.
Biz sözleşmemizi(S.S.Akevler İstanbul Hizmet ve Dayanışma kooperatifimizi)yaptık.
İşi(yüz dönüme, yüz evlik devremülk dinlenme evleri)belirledik.
Yeri(Yalova-Çınarcık-Teşvikiye beldesi-Zeki Altuboğa oraya yerleşti)de
seçtik.
Şimdi Allaha dua ediyoruz; Allahım bu işi tamamlamak için bize güç kuvvet ve yeni çalışanlar nasip eyle.
Amin,amin amiiin…