Ergenekon’un “tezgâh” olduğunu yazmıştım 8 yıl önce!
1161 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Ergenekon’un “tezgâh” olduğunu yazmıştım 8 yıl önce!

Yusuf kaplan

22 Nisan  2016

Ergenekon Davası, Yargıtay tarafından bozuldu. Hem esastan hem de usulden üstelik!

Ergenekon Davası, neydi, ne'yi hedefliyordu, davanın zuhûr ettirildiği günlerde hiç anlaşılamadı.

O vakitler, bu davanın, tezgâh olduğunu yazmıştım! Tabii, aforoz edilmiştim; özellikle de PÇete tarafından!

Bu davayla Türkiye'nin kimyası bozulmaya çalışılıyordu: Küllerinden doğarak yeniden medeniyet iddialarına sahip çıkan bir Türkiye'nin önü kesilmek, Türkiye bir kez daha içeriden teslim alınmak isteniyordu!

ERGENEKON'LA, PARALEL-DİN İCAT EDİLMESİ HEDEFLENİYORDU!

Yakın hedef: Küresel sisteme itiraz etmeyecek bir elitokrasi ve bürokrasi icat etmekti.

Asıl hedef ise, İslâm'ı dönüştürecek, protestanlaştıracak, ruhunu boşaltacak küre ölçekli yansımaları olacak büyük bir operasyona imza atmaktı: “Paralel bir din” icat edilmek isteniyordu!

Türkiye'nin İslâmî kadrosu, yine İslâmî görünümlü bir çete tarafından teslim alınıp tasfiye edilecekti. Böylelikle Türkiye'nin, küresel sisteme itiraz edecek taze bir medeniyet yürüyüşüne soyunması önlenmiş olacaktı!

Sadece Türkiye'ye değil İslâm'ın bizatihî kendisine ihanetti bu: Ve bu
ihanet, İslâmî kılıklı ve kılıflı bir çete eliyle gerçekleştirilecekti! Yani, bin yıl önceki senaryo bir kez daha sahnelenecekti!

Ama bütün hesaplar suya düştü: 
Erdoğan, kararlı liderliğiyleTürkiye'nin ekonomisini, stratejik hedeflerini büyüttü: Böylelikle korunaklı bir duvar ördü: Dışardan ve içerden yapılan saldırıların hepsi püskürtüldü!

8 YIL ÖNCE UYARMIŞTIM!

Burada 8 yıl önce yazdığım iki yazıdan ilgili pasajları sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum: 
Gelen tehlikeyi ve tezgâhlanan oyunu, aforoz edilmeyi göze alarak hasbelkader nasıl gördüğümüzü ve yetkilileri nasıl uyardığımızı gösteriyor bu yazılar.

Bu yazıları, bugünlere ve yarın olabileceklere ''ışık tuttuğu'' için okuyucuların ısrarı üzerine yeniden yayımlıyorum.

***

18 Temmuz 2008 tarihli birinci Ergenekon yazım şöyle:

…………………..
Ergenekon operasyonu konusunda yine ipin ucunu kaçırdığımız görülüyor.

Bazıları, Ergenekon operasyonunun bir milat olacağını bile söyleyebiliyorlar.

ERGENEKON, YERLİ BİR İRADENİN ÜRÜNÜ MÜ?

Her şeyden önce, Ergenekon operasyonu, acaba bütünüyle yerli bir iradenin ürünü mü?

Ergenekon operasyonunun bir milat olup olmadığına karar verebilmek için bu operasyonun gerisindeki gerçek iradenin, gücün ve sâikin ne olduğunu çok iyi bilmemiz veya görebiliyor olmamız gerekiyor.

Ben şahsen, 
bu operasyonun bütünüyle yerli bir iradenin ürünü olduğuna dair ciddî kuşkular taşıyorum.

ABD'nin özellikle istihbarat aşamasında çok belirleyici rol oynadığını düşünüyorum.

Burada kafa karıştıran sorun tam da bundan sonra devreye giriyor:
Türkiye'deki laikçi “derin çete» yapılanması, NATO-ürünü bir yapılanma değil miydi zaten?

O hâlde, burada ortaya çıkan 
çelişkiyi nasıl açıklayacağız öyleyse?

"LAİKÇİ ŞEBEKE“NİN YERİNE" YENİ BİR ŞEBEKE“

Elbette ki şöyle açıklayacağız: ABD, şimdiye kadar ABD'ye çalışan bilumum laikçi tipleri tasfiye ediyor. Yeni bir şebekeyle çalışmak istiyor. Sözüm  ona bazı «İslâmî kesimlerle” çalışmak istiyor.

Ancak bu şekilde 
İslâmcıları kontrol altına alabileceğini ve önlerini kesebileceğini düşünüyor.

Niçin peki? Başka seçeneği kalmadığı için.

YAĞMURDAN KAÇARKEN DOLUYA TUTULMAYALIM SAKIN!

Ergenekon operasyonu, yeni küresel süreçte hem Türkiye'nin Asya seçeneğini hem de 
İslâmî bir yörünge oluşturma seçeneğini iptal etmeyi amaçlıyor olabilir.

Bu nedenle ne yapıp edip bu operasyonun yerli bir iradenin hâkim olacağı bir operasyona; köklü bir temizlik harekâtına dönüştürülmesinin yollarını araştırmamız gerekiyor.

Aksi takdirde 
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir açmazla ve trajediyle karşılaşmaktan kurtulamayabiliriz.

***

28 Temmuz 2008 tarihli ikinci Ergenekon yazım ise şöyle:

“ERGENEKON''LA ''DOLMUŞA BİNDİRİLMEDİĞİMİZDEN'' EMİN MİYİZ?"

Türkiye'yi tam ortadan ikiye bölen Ergenekon söylemlerine, operasyonların yürütülüş ve medyada yansıtılış biçimlerine ciddî itirazlarım var.

Aptal yerine konulduğumuz ve fenâ hâlde «dolmuşa bindirildiğimiz” hissi var içimde.

''LAİKÇİ ŞEBEKE''NİN TASFİYESİ VE "BAŞKA BİR ŞEBEKE''NİN İKAMESİ

Ergenekon davası, neyin ve kimin davası?

Türkiye'nin hakîkaten düzlüğe çıkmasını sağlayacak, ülkemizin önünü tıkayan urların, virüslerin gerçekten temizlenmesi hikâyesi mi bu operasyon?

Yoksa ABD'nin yaklaşık 50 yıldır kullandığı, ABD'nin çıkarlarını korumak için ''çalışan'' ama artık ''işi bittiğine'' karar verilen, adına ulusalcı denmesine rağmen bu milletin temel değerleriyle, tarih yapmamızı mümkün kılan 
İslâmî ruhuyla kavgalı ‹›laikçi şebeke''nin tasfiye edilerek ABD için küresel ölçekte daha kullanışlı başka bir “şebeke”nin ikamesi “operasyon”u mu?

İslâm'ın ehlileştirilmesi, sekülerleştirilmesi, bizzat kalenin içerden teslim alınarak Türkiye'nin ruhunun, bu kez bu ruhu temsil ettiği düşünülen aktörlere “elmaşekerleri verilerek” yok edilmesi çabası mı bütün olup bitenler?

Eğer böyleyse, yazıklar olsun!

SAHİBİ AYNI OLAN BİR DOLMUŞTAN İNDİRİLİP BAŞKA BİR DOLMUŞA BİNDİRİLİYORUZ!

Bir asırdır Türkiye'nin başına belâ olan, laikçi şebekenin çökertilmesi, elbette ki, takdirle karşılanacak bir cesaret örneğidir.

Ancak her şeye rağmen eğer yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye'ye de orada yeni bir 
Truva atı rolü biçiliyorsa, fena hâlde dolmuşa bindirildiğimizi ve ayartıcı bir şekilde dolduruşa getirildiğimizi nasıl olur da göremeyiz, göremiyoruz, anlayamıyorum doğrusu.

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ergenekonun-tezgah-oldugunu-yazmistim-8-yil-once-2028469

yorum;

Akevleri parti kurmaya zorlamak!

Eğer siz merhum Erbakan hocamızla EKİP OLARAK 5-6 yıl Adil Düzen

üzerinde çalışmışsanız.

Merhum Erbakan hocamız ve saadet partisi Adil Düzenden

vazgeçtiğinde hala Adil Düzen çalışmaları yaptıysanız.

Erbakan hocamız daha sonra tekrar Adil Düzenden bahsetmeye başladığı  ve

Saadet partisi kongre ve genel başkan arayışlarına girdiğinde

kendilerine Adil Düzene göre çözümler sunmaya devam etmişseniz.

17 yıldır yaptığınız Kur’an tefsirlerinde Adil Düzenle ilgili anayasal

hükümleri istihraç etmeye devam etmişseniz.

Kusura bakmayın ama Allah-u teala’da bu yükü sizin sırtınıza

yükler ve zaten  yüklemiştir de.

Allah(cc)bütün kapıları-işletme kurmak dahil-size kapatmışsa

ve sadece ADİL DÜZEN PARTİSİ kapısı açık kalmışsa

Allah-u teala Akevleri parti kurmaya zorlamıyor demezsek

başka ne diyebiliriz.

2019 yılında eğer rejim değişmezse 3 seçim(cumhurbaşkanlığı-milletvekili

Ve belediye başkanlığı)birden yapılacaksa, ben de derim ki vazifemizi

bihakkın yerine getirmek için bugünden tezi yok partiyi kuralım.

İnanın Türk Halklarında bunu bekleyen on binlerce yiğit insan

var ve sözlerini yerine getirmekte yeminli ve azimlidirler.

O zaman buyurun 3.bin yılın medeniyetini kurmaya dememiz

ve bilfiil bunu gerçekleştirmemiz daha da  kolay olacak.

Yazarımız Yusuf Kaplan’ı  nereye çağıracağımız daha da netleşecek

diğer refiklerini de.

Her şey hazır un,yağ,şeker, su ve ocak sadece helvayı yapacak kadro net değil.

Böylece o da netleşecek bi-iznillahi teala vesselam…

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 358 | Tarih: 24.04.2016
Ergün Diler
Kirli plan
Dolar Oyunu
1527 Okunma
Süleyman Karagülle
Emre Aköz
Naçizane Uyarılar
Kutlu Doğum
1363 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Barlas
Siyasetçilik kolay bir meslek değildir
TDK uyuyor mu ne!
1206 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Meraklısına: Örneklerle nasıl muhalif yazar olunur
Sermayenin basını ve akevler.org
1185 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Ergenekon’un “tezgâh” olduğunu yazmıştım 8 yıl önce!
Akevleri parti kurmaya zorlamak!
1161 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler