Yazarımız son bir aydır yazı yazmadığından, eski bir yazısını yayınlıyorum. Yorum yazı ile ilintili değildir...
Geçen gün, IŞİD'in, İstiklal Caddesi'nde patlattığı bombadan kısa bir süre sonra PKK'nın yaptığı açıklamaya dikkatinizi çekmiştim. Sivil halka saldırılmasını kınıyordu örgüt(!)
İlk bakışta çok saçma, değil mi? Bugüne kadar birçok terör eylemiyle çok sayıda sivili öldürdü PKK. Üstelik terörist sol ile ittifak yaptığını daha yeni duyurdu. "Bu ne perhiz, bune lahana turşusu" demezler mi adama?
Ancak "düşmanın" strateji ve taktiklerini anlamak istiyorsak, sadece çelişkilere değil, bu tip açıklamaların anlamına da odaklanmak gerekir.
Böyle bakıldığında, o açıklamayı, "Biz sivillere değil güvenlik güçlerine saldıracağız" diye okumak mümkün. (Zaten ittifak yaptığı sol örgütler, sıradan vatandaştan ziyade, güçleri pek yetmese de, çoğunlukla polise ve askere karşı eylem düzenler.)
Biliyorsunuz, PKK baharla birlikte saldırıya geçeceğini ilan etti. Bazı yorumcular, örgütün blöf yaptığını, mağlup olduğu hendek savaşlarından sonra mecalinin kalmadığını söylüyor.
Haklı olabilirler, inşallah da haklıdırlar ama yine de çok dikkatli olmak gerek: Bence PKK ve onun şemsiyesi altına giren örgütler, büyük şehirlerde görevli güvenlik güçlerine saldırmaya hazırlanıyor.
Bir de hayatı zorlaştıracak eylemler yapabilirler: Ulaşım veya elektrik şebekesine sabotaj gibi...
Gamlı Baykuşluk değil amacım. Örgütün büyük şehirlere yönelik hesaplarını anlamaya çalışıyorum.
IŞİD'in zekâsı
Böyle geniş çaplı toplumsal olayları, doğa bilimlerinde olduğu gibi laboratuvara sokarak tekrarlama lüksümüz yok. Bu durumda bir yandan karşılaştırmalar yaparken, diğer yandan amaçları anlamaya çalışıyoruz.
Mesela 1984'ten beri ülkenin başına dert olan PKK'yı az-çok biliyoruz. Buna karşılık IŞİD bize "yabancı" bir örgüt.
Soracağım basit bir soruyla ne demek istediğimi hemen anlayacaksınız: Sultanahmet ve İstiklal saldırılarını yapan IŞİD'in, Türkiye'deki amacının ne olduğunu siz biliyor musunuz?
Ülkemize gelmiş turistleri öldürerek, başka bir deyişle Türkiye'nin ekonomisine zarar vererek ne kazanacak? Üstelik düşünün ki bu eylemleri üstlenmiyor bile...
Bir yoruma göre, IŞİD'in asıl hedefi ekonomi değil. Örgüt, geleneksel-muhafazakâr İslami akımı ve parti tipi örgütlenmeyi yetersiz bulan "aceleci-keskin- sert" gençleri safına çekmeye çalışıyor. Doğru olabilir mi? Olabilir de... Bu kadar mı?
Bence ekonomi üzerinden Ankara'nın bölgeye ilişkin politikalarını engellemeyi veya saptırmayı amaçlıyor IŞİD.
Avrupa'da bombalar patlattıkça, Batı'dan Türkiye'ye, "IŞİD'e karşı daha aktif olun" talebinin geleceğini tahmin ediyor... Ve buna karşı, "Onlara uyup üstüme gelirsen, ben de seni vururum... Bu yaptıklarım, yapacaklarıma örnektir" mesajı veriyor.
Ben IŞİD'in bilhassa İstanbul'daki eylemlerini bu şekilde yorumluyorum ama çok da emin değilim. Çünkü kafası çalışan birileri tarafından planlanan terör eylemleri, daima çok katmanlıdır. Tek bir hedefi vursa da, örgütün birden fazla öngörüsü vardır.
IŞİD ne kadar vahşi olursa olsun, ne kadar ilkel görünürse görünsün; asimetrik savaşı, terörizmi, kitle psikolojisini bilen kişiler tarafından yönetilen bir örgüt.
Ciddiye almak gerek.
Kutlu Doğum
Peygamberimize 1.000.000 salavat, yanında bir de mevlid. Oh oh oturduğun yerden cennet..!
Miladi yılbaşında Hz.İsa'nın doğum gününün kutlanıyor olması, Müslümanların da Hz.Muhammed'in doğum günü olan miladi 20 Nisan da haliyle özel olmuş oluyor. Aynı zamanda hicri rebiülevvel ayının 12'si de kandil.
Kutlu Doğum'un Kuran'daki yeri, Hz.Peygamberin yaşamında olmayışı ve İslam anlayışına tersliği haliyle önemsiz. Allah'ın 'Alemlere Rahmet, uyarıcı, kendi içinizden bir beşer ve müjdeleyici' gibi tanımlamalarıyla göndermiş olduğu elçisine tabiiyetimizi kendimize özgün hale getirmişiz.
Ne de güzel bid'atlerimiz var. Ne de güzel ve tam bir rabıta ile yaşıyormuşuz hurafelerimizi. Allah'ın dinine uzaklığımızı ne de güzel süslemişiz duvarda. Hem de hiç el sürmeden. Yıllarca duvardan indirmeden. Hiç de eskitmeden...!