14.04.2016
Neler yaşamadık ki?
- Yargıda haksızlığa uğradığımız zaman, kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hakkımızı mı arayabilirdik? Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkımız mı vardı? Farklı düşündüğümüz veya ana dilimiz farklı olduğu için susturulduğumuzda, bunu kime duyurabilirdik ki? Şimdi kutsadığımız, kendilerine övgüler düzdüğümüz şairlerin, yazarların, düşünürlerin hayatlarının kaç yılını adliye ile cezaevi arasında geçirdiklerini unuttuk mu?
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2016/04/14/ezik-olmak-beyinsel-korlugu-de-beraberinde-mi-getirir
Yorum:
Hipotez-Kanun İlişkisi
Bir iddianız vardır. Öncelikle bunu ortaya koyar ama elle tutulur hiçbir veriyle bunu ispatlayamayabilirsiniz. Bu iddiasız iddiayı desteklemek için deneyler, çalışmalar yapar ve sonuçlarla hipotezinizi kuvvetlendirirsiniz. Geçen zamana rağmen yerinizde duruyorsanız artık sarsılmaz bir gerçeğe ulaşmışsınız demektir.
Tabii bu her zaman böyle kolay olmayabilir. Çalışmalarınız baştaki savınızı sarsabilir hatta temelden değişikliğe bile yöneltebilir. O zaman da yapılacak iş çalışmayan, hatalı olan kısmı değiştirip yeni bir hipotezle yola devam etmektir.
Yana yakıla şikayetlendiğimiz anayasa için şimdiye kadar ne yaptık? Dönemsel ihtiyaçlar için anlık kanun değişiklikleri dışında, hangi tuğlaya dokunduk? Hiç.
Çalışmadığı baştan belli olan, devamlı hata veren bir sistemi süsleyerek yaşatmaya çalışmak ne kadar akla uygun? Hiç.
Avrupa İnsan Hakları’nın tüm insanlığı kucaklayan, adil ve evrensel değerlere sahip olduğunu gösteren hangi davasına şahit oldunuz? Hiç.
‘Yeni bir anayasa’ derken bile, önceden belli kesimlerce, üstünkörü hazırlanmış taslaklar dışında hangi ciddi ve ilmi çalışmanın hükümetçe onay gördüğünü ve en azından anayasa çalışmaları komisyonuna dahil edildiğini gördünüz? Hiç.
Bu kadar ‘hiç’in olduğu bir ülkede mevcut yasalar üzerinde tadilat yapma şansımız var mı, varsa bile bunun bir anlamı var mı? Hiç.