28.01.2016
"CHP'de Atatürk posteri indirildi" diye bir tatava var.
Ben hayatımda çok tatava gördüm ama bu kadar boş, bu kadar tutarsız, bu kadar ahmakça, bu kadar sefil, bu kadar gereksiz, bu kadar saçma, bu kadar şapşal bir tatava görmedim.
*
Olayın aslı faslı şu:
*
CHP’li Aylin Nazlıaka, 10 milletvekilinin bulunduğu bir ortamda “Arkadaşlar, bugün ilginç bir olay yaşadım” demiş ve eklemiş: “Atatürk’ün resmini duvardan indirdim.”
Ortamdakiler, “Nasıl yani” falan demiş.
Bunun üzerine Aylin Hanım, “Bir CHP milletvekili arkadaşımın Meclis’teki odasını ziyaret ettim. Çay içerken gözüme Atatürk’ün büyük bir fotoğrafı çarptı. Gidip onu yere indirdim.”
Yine ortamdakiler, yine şaşkın bir şekilde “Neden böyle yaptın” diye sormuşlar.
O da cevap vermiş:
“Yeni şeyler söylemek lazım.”
*
Sonra ne olmuş?
Şu olmuş:
Mevzu gündeme gelip tepkiler ortaya çıkınca...
Aylin Nazlıaka, “Olay doğru ama Atatürk’ün fotoğrafını duvardan ben indirmedim. Başka bir CHP milletvekili indirdi. Ben de onu ikaz ettim” demiş.
*
Büyük gürültü koparan olayın başı, sonu, aslı, faslı işte bu!
Ve şimdi CHP’de herkes “Kim bu CHP’de Atatürk posterini indiren milletvekili?” sorusunun cevabının peşinde...
*
Oysa cevabı bulmak için yapılması gereken tek şey var:
Kuyuya atılan taşın tek sahibi olan Aylin Nazlıaka’ya şu üç adet soruyu sormak:
-BİR: Sen indirmediysen... Niye ben indirdim dedin?
-İKİ: Başkası indirdiyse... Niye kim olduğunu söylemiyorsun?
-ÜÇ: Hiç kimse indirmediyse... Niye bu boşboğazlığı yaptın?
*
Fakat ne hikmetse!
Bırakın bu üç sorunun sorulmasını...
Aylin Hanım tek bir soruya bile muhatap olmadan Parti Meclisi’ne seçiliverdi.
*
Koca CHP’de...
Bu boşboğazlık, bu lakaytlık, bu gayriciddilik, bu tutarsızlık, bu saçma sapanlık, bu lüzumsuzluk, bu tuhaflık olduğu müddetçe...
Bırakın başkanlık sistemini, padişahlık sisteminin bile gelmemesi çok büyük sürpriz olur.
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
Çağdaş, aydın, ilerici, demokrat (!) putçular
Yıllarca SSK Sivas Bölge Müdür Yardımcılığı yapan babam anlatıyor:
“12 Eylül öncesinde resmi bayramlarda Sivas’ın dışında bir arabaya Atatürk büstü koyarlardı. O araba yavaş yavaş şehre doğru bir kortej eşliğinde gelirdi. Bütün müdürler, resmi adamlar o arabadaki büstü karşısında selam durarak karşılarlardı. 12 Eylül sonrasında bu uygulamayı Kenan Evren kaldırdı.”
Putçuluk sınır tanımaz. Birisini ilahlaştırmaya başladığınızda bunun dozu yoktur. Cahiliye Araplarının putların karşısında eğilmelerini, secde etmelerini son derece ilkel bir davranış olarak gören günümüz çağdaş, ilerici, aydın demokratları (!) büyük adamların (!) heykelinin karşısında saygı duruşunu demokrasinin, Cumhuriyetin, çağdaşlığın ön şartı olarak görürler. Putlaştırdıkları insanın resminin duvardan inmesi bile dinlerinde o kadar büyük günahtır ki ortalık ayağa kalkar.
Allah kimseyi çağdaş, aydın, ilerici, demokrat (!) putçulardan etmesin.