08.01.2016
Gerçekler
Yeni Anayasa için Başbakan Davutoğlu'nun iki muhalefet lideriyle yaptığı görüşmeden bir uzlaşma işareti çıkmadı. Özellikle "Başkanlık Sistemi" arayışlarına karşı tavır koyduklarını haberlerden öğrendik. Gelelim siyasetin güncel gerçeklerine... Cumhurbaşkanı Erdoğan halkın oyları ile seçilmiş mi? 1982 Anayasası da Cumhurbaşkanını, olağanüstü yetkilerle donatıyor mu? Ayrıca 1 Kasım seçimleri sonunda Erdoğan'ın kurucusu olduğu AK Parti TBMM'de ezici çoğunluğa sahip mi? Erdoğan'ın Başbakanlığa ve AK Parti Genel Başkanlığı'na elleriyle getirdiği Davutoğlu'nun, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'yle ittifak kurup Erdoğan'a karşı bir konumda yer alması mümkün mü?
Zaten başkandan daha güçlü
Bu durumda Erdoğan'ın "Cumhurbaşkanı" veya "Başkan" olması neyi değiştirir ki? Yani "Başkanlık" arayışını karmaşık bir sistemin düzeltilmesi için değil de sırf Erdoğan takıntısı ile ele alanlara ve "Bu konuyu görüşmeyiz" diyenlere karşı Erdoğan "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Çünkü şu anda bir Başkan'dan daha güçlü ve üstelik dokunulamaz -denetlenemez konumdayım" deseydi yanlış mı olurdu? Ama bunlar için "Erdoğan'dan sonra ne olacak" diye bir soru söz konusu değil.
Tamamı http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2016/01/08/erdogan-baskan-olsaydi-onun-icin-ne-degisirdi-ki
Yorum:
Evdeki hesap
Tüm bu manzaradan anlaşılan o ki kimsenin işe yarar bir anayasa ile devletin yönetilmesi gibi bir derdi yok. Bir taraf siyasi düşmanlıklar sebebiyle gelmesi planlanan sistemi dinlemiyor bile, diğer taraf ise ne getirdiğini tam olarak bilmeden ‘ben istedim, yaparım’ edasıyla otoritesini koruma derdinde.
Sayın Barlas mükemmel bir tespitte bulunmuş. Erdoğan’ın yapmak istediklerini hayata geçirmek için muhalefet veya meclis desteğine ihtiyacı yok ki. O zaten şu anda oldukça etkin. Tek gecede kanun da değiştiriyor, arka planda her istediğini de yaptırıyor, başbakandan çok gündemde olmayı da pekala başarıyor. Bunun adının bir önemi yok, biri “diktatörlük” der, diğeri “otorite”. Kimse “bütün bu yapılanlar bir işe yarıyor mu?” diye sormaz. Ülke savaşa sürükleniyor, haa bu arada iç savaşı geçiyorum o zaten Allah’ın emri, kamburumuz oldu, onunla yaşıyoruz. Yarın bugün İran ile bir savaş durumu olursa ne olacak?
Türkiye dengeleri nasıl kuracağını bilmiyor, hala duygusal, hala fevri. Biz Türkmenleri koruyalım, Suriyelileri koruyalım derken oyuna geliyoruz, kendimizi bile koruyamayacak duruma düşüyoruz. İşimiz yine Allah’a kaldı. Tüm krizlerden Türkiye’yi nasıl galip çıkardıysa planlanan bu savaşlardan da korur inşallah.