Avrupa'nın önemli müzelerinden Prado'yu (Madrid) gördükten sonra, İstanbul'da sürmekte olan 14'üncü Bienal'de çağdaş sanatla karşılaşmak...
Hayır, "Şok etkisi yaratıyor" diye devam etmeyeceğim.
Çünkü sanatın güzel ile ilişkisi 20'nci yüzyılın başında koptu. Bunu bilmek ve dolayısıyla şoka hazır olmak için sanat tarihi okumak şart değil.
Prado'dan birkaç yüz metre ötede bulunan Kraliçe Sofia Müzesi'nde, Picasso'nun 'Guernica'sını (1937) gördüğünüzde zaten değişimi anlıyorsunuz.
Sanatta güzelliğin yerini çağını sorgulayan zeka, tablonun ve mermerin yerini videodan led ışıklara envaiçeşit malzeme aldı.
Bienal'in İstanbul Modern Müzesi'ndeki bölümünü gezmek için binaya girer girmez karşıma çıkan büyük masanın üzerindeki iple, telle yapılmış eciş bücüş şeyleri önce önemsemedim.
Kim yapmış? Richard Ibghy ile Marilou Lemmens. Adı ne? 'The Prophets' (Peygamberler). Ne ki bunlar? Ekonomik grafiklermiş.
Geçtim gittim. Diğer eserlere baktım. Ama aklım masada kalmıştı. Birden uyandım: Vay canına! Bu Ibghy ile Lemmens önemli bir iş yapmıştı. Anlatmaya çalışayım:
Genel anlamıyla ekonomi, Taş Devri'nde bile önemliydi. Ancak din ve ideoloji onu baskılıyor, öne çıkmasını engelliyordu. (Yağma, üretimi döver mi?)
Bugün ise ekonomi her şey: Ondan yer kaldığında, diğerleri aklımıza geliyor... Olay o kadar ayrıntıya indi ki Ekonomi Nobel'i alan bir iktisatçının, neyi başardığını anlamak için düz bir eğitim yetmiyor.
Üç boyutlu hiçliğimiz
İşte bu ortamda, ekonomi haberlerine bakın: Hemen hepsi grafiklerle bezenmiş durumda. Doların nasıl yükseldiğinden, ihracatın nasıl azaldığına, haberler grafiklerle anlatılıyor.
İşsizlik eğrisi yükselirken, tüketim eğrisi düşüyor... Faiz eğrisi aynı kalırken, döviz eğrisi alıp başını gidiyor.
Ekonomik grafiklerde belli belirsiz bir noktadan ibaretiz... Milyonlarca insanın, milyonlarca saat çalışarak elde ettiği parayı harcamasını, sadece kısa bir çizgi gösteriyor.
Ibghy ile Lemmens işte bu grafikleri kitap ve raporların dışına çıkarmış... Sonra da tel, sicim, zamk, asetat gibi malzemeler kullanarak yeniden oluşturmuş.
Böylece hayatımızı çizgilere indirgeyen grafikler, sadece üç boyut kazanmakla kalmamış... Bütün o bir karışlık, kargacık burgacık halleriyle, "insanı işte bu hale getiriyorlar" mesajını iletir olmuşlar.
Olaya böyle bakınca 2013'ten beri yapımı devam eden bu esere niye 'Peygamberler' adı verildiği de anlaşılıyor.
Grafiklerin amacı, cüzdanımızda neler olduğunu ve böyle giderse neler olacağını anlatmak, yani, tabiri caizse, "ekonomi dininin" mesajlarını iletmek değil mi?
Neyse... Çağdaş sanat ve tasarım bienalleri hakkında yazdığımda hep aynı noktayı vurgularım: Bunlar bize olaylara farklı açılardan bakmayı öğreten etkinlikler. Bu nedenle bilhassa gençlerin gezmesinde fayda var. (Üstelik başta Koç Grubu olmak üzere, sponsorlar sayesinde ücretsiz.)
Not: Eski bienallere kıyasla, çok daha fazla türbanlı kızın sergiyi gezdiğini gözlemledim. Tutucu muhafazakarların telaşlanması boşuna değil: Başka türlü düşünen bir kuşak kapıyı tıklatmakta...
İlluminati
Adam Weishaupt, İlluminati topluluğunun kurucusu.
İlluminati çoğul bir sözcük olup tekili (Latince: illuminatus, Türkçe: aydınlanmışlar) tarihteki adıyla «Bavyeralı İlluminati», batı inanca, ön yargıya, dinin sosyal hayat üzerindeki etkisine, iktidarın kötüye kullanımına karşı Aydınlanma Çağı döneminde 1 Mayıs 1776'da kurulmuş bir topluluk olup modern illuminati; zihin kontrolü uygulayarak, hükümetleri ve kuruluşları ele geçirerek Yeni Dünya Düzeni'ni sağlamak amacıyla hareket ettiği iddia edilen, monarşileri yıkmayı, dini inançları yok etmeyi, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak sosyal düzeni alt üst etmeyi planladığı öne sürülen; ancak faaliyeti ve varlığı kanıtlanamamış bir yapılanmadır. Bazı komplo teorisyenleri, İlluminati üyelerini ışığın insanları ya da aydınlanmışlar olarak addetmektedirlerdir.
Tarihi
Hareket 1 Mayıs 1776 yılında Ingolstad'ta (Yukarı Bavyera), Ingolstadt Üniversitesi kilise hukuku profesörlerinden biri olan filozof Adam Weishaupt tarafından beş kişiyle kuruldu. Aydınlanma Çağı'nın bir kolu olarak özgür düşünceyi temel edinmiş üyelerden oluşan topluluk masonluğu model aldı. İlluminati üyeleri gizli bir yemin ettiler ve üstlerine itaat edeceklerine dair ant içtiler. Üyeler her biri farklı derecelere sahip olmak üzere üç ana sınıfa ayrıldı ve pek çok İlluminati grubu var olan Masonik loca üyeliklerini iptal etti.
Weishaupt başlangıçta topluluğun isminin "Perfectibilists (Mükemmelleştiriciler)" olmasını planladı. Grup ayrıca «Baveryan İlluminati» diye de adlandırıldı ve ideolojisine "İlluminizm" dendi. Brunswick dükü Ferdinand ve diplomat Franz Xaver von Zwack gibi pek çok önemli isim, entelektüel ve politikacı kendilerini grup üyesi saydı. Topluluğun pek çok Avrupa ülkesinde şubesi açıldı ve on yıl içerisinde 2000'e yakın üyesi oldu. Topluluk edebiyat dünyasından da Johann Wolfgang von Goethe, Johann Gottfried Herder ve Gotha ile Weimar düklerinin de ilgisini çekti.
1777 yılında Karl Theodor Bavyera'nın yöneticisi oldu. Theodor aydınlanmacı mutlakiyet taraftarıydı ve döneminde İlluminati dahil bütün gizli toplulukları yasakladı. Baveryan hükümeti tarafından 1785'te yayınlanan bildiri grubun dağılmasına neden oldu. Weishaupt kaçtı. Topluluğun yazışmaları, döküman ve belgeleri toplatılıp daha sonra hükümet tarafından yayınlandı.
Komplo teorileri
«Baveryan İlluminati» Mark Dice, David Icke, Texe Marrs, Ryan Burke, Jüri Lina ve Morgan Gricar gibi yazarlarında belirttiğine göre halen faal olan bir örgüttür. Pek çok teori dünyadaki birçok siyasi, askeri ve ekonomik olayın sorumlusunu gizli bir örgüt olan İlluminati olarak gösterir. Komplo teorisyenlerine göre birçok ABD Başkanı, bu örgüte doğrudan veya dolaylı olarak hizmet etmektedir. Ayrıca birçok tanınmış çocuk çizgi filmlerinde bilinç altı mesajlarıyla beyin yıkama gerçekleştirildiği iddia edilmektedir.
Myron Fagan'a göre Waterloo Savaşı, Fransız İhtilali, John F. Kennedy suikasti bu örgütün işidir.
1797 ile 1798 yılları arasında yayınlanan Augustin Barruel'in Memoirs Illustrating the History of Jacobinism ve John Robison'un Proofs of a Conspiracy kitaplarında illuminatinin ayakta kaldığı ve Fransız İhtilali'nin mimarı olduğu gibi uluslararası komplo teorileri ortaya atıldı.
Popüler kültüre yansımaları
Günümüzde İlluminati ile ilişkilendirilen pek çok sembolün Hollywood sinemasında ve Amerikan müzik endüstrisinde kullanıldığı düşünülmektedir. Stanley Kubrick'in Eyes Wide Shut adlı filmi, bugüne kadar yapılmış en kapsamlı İlluminati deşifresi olarak kabul edilir. Filmde sadece örgütün ritüellerine ve semiyolojisine hakim insanların anlayabileceği pek çok göndermenin olduğu bilinmektedir.
Popüler müzikte ise Lady Gaga, Rihanna, Jay Z ve Kanye West gibi şarkıcılar kliplerinde İlluminati sembollerini kullanmıştır. En sık kullanılan semboller piramit, tek göz, üçgen ve güneştir.
Subliminal mesaj
Subliminal mesaj veya bilinçaltı mesaj, başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da mesajdır ve normal insan algısı limitlerinin altında kalmak, o anda fark edilmemek üzere tasarlanmıştır. Subliminal mesajlar insanın bilinçli dikkati tarafından fark edilemezler, ancak bu mesajların insanın bilinçaltını etkiledikleri ileri sürülmektedir. Subliminal teknikler reklamcılık ve propaganda alanlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Dizilerde veya filmlerde karakterlerin içtiği içecek markaları, kıyafetleri subliminal mesaj örneklerindendir. Bu tekniklerin amaçları, etkisi, kullanım sıklığı ve rekabet gibi konularda ahlaka uygunluğu konuları tartışmalıdır. Marka ve ürünlerin pazarlamasından toplumun ilgi, ihtiyaç ve algısını değiştirmeye kadar birçok konuda kullanılmaktadır. Bir kişiyi, kurumu ya da ürünü kötü göstermek için o şey ile kötü olan bir nesnenin aynı temada işlenmesi subliminal mesajın en yaygın kullanılma şeklidir. Şu ana kadar yapılan çalışmalar neticesinde en bilinçli ve defansif kişiler bile bu mesajları ilk bakışta %100 olarak çözememektedir. Bu da toplumlarımızı yönlendirmeli reklamlara karşı savunmasız bırakmaktadır. (bakınız, wikipedia)
Bienal festivallerinden biri Mardin’de yapıldı. Yukarıda anlatılan çoğunu burada gördük. Sivil Toplum Kuruluşlarından da ciddi bir tepki alan festivalde, cinsel objelerin sanat adı altında sergilendiğine şahit olduk. Dini istismar ve dinin pasifize edilme çabalarının alenen işlenmesi, toplumun dini ve kültürel yapısında oluşturacağı tahribatı anlamak pek de zor olmasa gerek. İnsan hafızasının iddia edildiği gibi 25. karesi mevcut ise, bu tür çalışmaların sonuç vermemesi düşünülemez.