Müslüman’ın üç mesele’si: Ribat, irtibat, rabıta
Yusuf kaplan
14 Ağustos 2015
Hakikat, Mekke'de hayat buldu; Medine'de hayat oldu; Medeniyet sürecinde hayat sundu.
Şu an, Mekke de, Medine de, medeniyet de yok oldu.
Hakikat yolculuğunun yeniden gerçekleştirilmesi, üç meselenin mesele edinilmesi ve hayata geçirilmesiyle mümkün.
Bu yazıda bu üç meseleyi mercek altına alacağım.
ÜMMET: SELÂM/ET YURDU
Ümmet fikri konusunda tastamam zihnî bir körleşmeyle malul Türk entelijansiyası.
“Ümmet”, “her şeyin anası” demektir: Yegâne hakikat, adalet ve selâm/et yurdudur ümmet.
Ümmet bilinci, kişinin, bütün dünyevî yüklerden arınmasını ve sadece hakikatin izini sürmesini mümkün kılan bir başlangıç noktası ve kilometre taşıdır.
Kişi, ümmet bilincine sahip olduktan sonradır ki, mesele sahibi olabilir ve meselesinin hayata geçirilmesi için gerekli mesuliyet'lerle donanabilir. Mesuliyet, kişinin sual sorma kabiliyetlerini geliştirir.
………………………
MERKEZ ÜMMET: GÜNEŞ ÜMMET
Müslümanlar, kitabımızda, işte bu nedenle “ümmeten vasatan” olarak tarif edilir. “Ümmeten vasatan”, “vasat ümmet” demek değildir, “merkez ümmet” demektir.
Merkez ümmet, mülk âlemine hükmeden ümmet değil, melekût âleminden süt emen, melekût âleminin hakikat, adalet, hakkaniyet ışıklarıyla insanlığı ve varlığı aydınlatan, rahmet, bereket ve hayat kaynağı Güneş Ümmet demektir.
O yüzden, hakikat medeniyeti, insanlığın ufkunda doğan, bütün varlığı ve tabiatı hakikat şuuruyla aydınlatan, hakikat şiiriyle meyveye durduran bir güneş medeniyetidir.
Bil ki, ey insan! Rubûbiyet ribatını, ubûdiyet irtibatına ve hilâfet râbıtasına dönüştürme yolculuğuna soyunabildiğin (her) zaman, hakikat medeniyetinin güneşi yeniden doğacak, bütün varlığa hayat sunacak ve rûh üfleyecektir her dem yeni, her dem tâze bir nefesle ve hakikat şarkısını besteleyen ve herkesi sarıp sarmalayan derûnî bir sesle...
O hâlde, ey insan!
Meseleni bil ki, Rubûbiyet ribatının çağrısına pür dikkat kulak kesilmen mümkün olabilsin!
Mesuliyetinle bihakkın donan ki, ubûdiyet irtibatının sütunlarını dikeceği hakikat sarayına doğru yol alabilmen imkân dâhiline girebilsin!
Ve sual sorma melekelerini geliştir ki, hakikat medeniyetinin güneşinin şafağı hakikat sarayının gökkubbesinin üzerinde çakabilsin!
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/muslumanin-uc-meselesi-ribat-irtibat-rabita-2018668
yorum;
ÜMMET VE VASAT!
Şu andaki problemimiz vasat ve ümmet
kelimelerine yüklediğimiz anlam gibi.
Alacalı.
Durumumuz da malum binlerce gurup ve binlerce çatışma.
Müslümanların durumuna dışarıdan bakan bir din
mensubu ne düşünür acaba.
Çağdışı vahşiler.
Daha kendi iç meselelerini bile
oturup, konuşup, anlaşarak halledemiyorlar.
Bizde bize içeriden baktığımızda şunu görüyoruz.
La ilahe illallah muhammeden rasullallah dedin mi
ne kadar günahın ve zulmün olsa da
birbirimizi de öldürsek
cennete gideceğiz.
Diğer din mensupları ne yaparlarsa yapsınlar
cehennemden kurtuluşları yok.
İkinci şıkka diyelim amenna ama birinci şıkta biraz
düşünmemiz lazım bence.
Çünkü öyle veya böyle ne ümmet olabilmişiz bence ne vasat…
“ÜMMET VE VASAT OLMAYI TARTIŞMAYA” gelin buradan başlayalım;
Benim daimi başlığım artık bu;
“Türkiye içerisinden çıkmış her ne şartta olursa olsun Kuran'a ait siyasi, ekonomik, hukuki prensiplerin hayatımızın her alanında uygulanabilirliğini ortaya koymuş olan günümüz şartlarına hitap eden tek islami sistem Adil Düzen'dir. İslamcılık hakkında yazarken, konuşurken, eleştiri yaparken Adil Düzen'i dikkate almamak tüm yapılanların eksik kalması demektir. Adil Düzen olmadan İslamcılık olmayacağını düşünüyorum. Adil Düzeni göz ardı ederek yapılan tüm İslamcılık tartışmaları konudan uzaklaşmaktan başka sonuç vermez.”ZAFER KAFKAS